Leyla Erbil / Mektup Aşkları

21 3 0
                                    

Tür: Aşk, edebiyat, roman, mektupSayfa sayısı : 229

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tür: Aşk, edebiyat, roman, mektup
Sayfa sayısı : 229

Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e mektuplar kitabının önsözünde Leyla Erbil şöyle der. "Tezer ile iki konuda birbirimize söz vermiştik.
İlki evlilik kurumunu, kocaları, daha çok eşlerimizi anlatacak birer roman yazmaktı. Ben bu sözü mektup aşklarıyla yerine getirmeye çalıştım." Kitap, kadın erkek ilişkileri üzerinden ilerleyerek, bizlere evlilik kavramını sorgulatan bir eser.

Leyla Erbil okumak bir seneden beri aklımdaydı ancak sürekli erteleyerek önceliğimi hep başka kitaplarla doldurdum. Neden bu kadar erteledim, elim neden bir türlü varmadı onun kitaplarına bilemiyorum ama ne derler herşeyin bir vakti zamanı vardır. Leyla Erbil'den okuduğum ilk kitap olmasına karşın dimağımı oldukça etkileyerek bende müthiş bir haz bıraktı. Uzun zamandır bu kadar güzel bir roman okumamıştım. Diğer kitaplarını da en yakın zamanda okumak istiyorum.

Mektup türü okumayı çok severim bu kitabı da bu sebeple seçmiş olabilirim. Aslında kitabı okumadan önce mektupların gerçek mektuplardan oluştuğunu düşünüyordum fakat mektupların hepsi kurgulanmış. Leyla Erbil'e bu konuda hayranlık duydum. Tüm mektuplar birbiriyle bağlantılı ve mektuplar akıcılık, sürükleyicilik açısından öylesine güzel ve yerinde işlenmiş ki her karakterin bir sonraki mektubunda neler yazacağını merak ediyorsunuz.

Mektupların hepsi Jale'ye yazılmış. Jale'nin okuldan iki kız arkadaşı Ferhunde ve Sacide'nin mektupları.
Ve Jale'nin aşıkları Reha, İhsan, Ahmet, Zeki ve bir tane de Zeki'nin babasından gelen mektuplar.
Jale'nin bu mektuplara verdiği cevaplar kitapta yer almıyor ancak
kitabın sonunda Jale'nin Sacide'ye yazdığı iki mektupla kitap bomba bir şok etkisiyle sona eriyor.

Karakterlerin her birinin farklı farklı özellikleri var ve bunun mektuplara da yansıtılmak istendiği çok açık çünkü her bir karakter için ayrı bir yazı tipi oluşturulmuş. Zamanla bu yazı tiplerine alışıyor ve kimin yazdığını yazı tipinden anlıyorsunuz.

Karakterlerden bahsetmek istiyorum.

Sacide karakteri önüne gelen her erkekle yatmaktan çekinmeyen, arkadaşının sevgilisini bile ayartacak kadar çıkarlarına düşkün, erkeklerden maddi ve manevi olarak faydalanan, dindar kesime düşman cumhuriyetçi bir aydın olduğu için de yurt dışına yerleşip orada özgürlüğünü doyasıya yaşamak isteyen ve amaçlarına ulaşmak için de etrafındaki erkek ve kadınları kullanan bir karakter.

Ferhunde ve Jale karakteri ise tek başına yaşamak yerine, kendilerini güvende hissedebilecekleri bir erkeğin himayesine girmek isteyen, evliliğin bir kurtuluş yolu olduğuna inanmış insanlar. Ferhunde benim en çok sevdiğim karakterlerden biri oldu. İlişkilerinde daima yanılan, aldatılan, aşkta hep yaralanan, artık aşkın değil mantığın tarafını seçmek zorunda kalan ve sonunda kendinden 10-12 yaş kadar büyük bir insanla mantık evliliği yapmaya karar veren, mektuplarında hep dost, dürüst, şiirsel bir karakter ancak Jale onun son kararını sert bir şekilde eleştirdiği için de kitabın ortalarında Jale ile birbirlerine dargın olarak romandan çekilen biri.

Reha karakterinin mektuplarında oldukça yoruldum yazı tipi kendisi gibi öyle karışıktı ki noktalama işaretleri yerine çekilen tireler (-) onu anlamamı daha da zorlaştırdı. 

Zeki, dindar bir aileden gelen, sağ tarafı simgeleyen, sanatkar ruhlu bir karakter, aydın ve solcu kesimden olan Jale ile hiçbir şekilde bir araya gelemeyeceği, Ziya'nın tutucu babası tarafından yazılmış bir mektupla sert bir şekilde vurgulanmış, baba Jale'yi bu konuda uyarmıştır. Ziya bu sebeple trajikomik bir karaktere dönüşmüş, mektuplarında saçmalama noktasına gelmiş ve içinde bulunduğu ruh haliyle, varoluş sorunları ve kimlik bunalımları yaşayarak romana veda etmiştir.

İhsan erkek karakterlerin en yakışıklısı, fiziğe, güzelliğe ve bir kadına sahip çıkma iradesine sahip, romantik, erkek ve kadının arkadaş olmayacağını, evlenmeden önce aralarında hiçbir şey geçmemesi gerektiğini savunan siyasi açıdan sağ görüşlü, yine dindar, İslamcı bir karakter. 

Ve Ahmet şefkatli, duygulu, romantik, iyi piyano çalar, namıdiğer dilsiz meee (kaka bebek)
Mektupların çoğu neredeyse Ahmet'e aittir. Ahmet kendini acındırarak, romantik, naif, duyarlı biri gibi görünmüş, ağlak burjuvazi kişiliği ile Jale'yi ikna etmeyi başarmış ardından ikinci yüzüne bürünüp narsist, karaktersiz, ikiyüzlü, şerefsiz, ezik bir insan olduğunu göstermiştir.

Romanın sonunda Jale'nin aşkı, sevgiyi, ilişkileri derinlemesine sorgulayışı ve bocalamaları anlatılır.

Yine birkaç alıntı ile incelememi noktalamak istiyorum.

*..belki de sadece mektuplarda kalmaya mahkum bir aşk vardır; mektup aşkları!

*.. bir aşka, olup bittikten sonra, en sonundan baktığımda, geride aşk adıyla anılacak bir şey bulamıyorum; belki hoş bir duygucuk, kısa bir süre yaşanmış ama mutlaka sona ermiştir; geriye kalan buruk bir tebessüm, acılı bir anı, yitmiş bir aşk vehmi, görünmez olmuş! Oysa başlarken ne kadar inandırıcıdır her şey. İki insanın, bir örgü gibi, tülden, hafif bir dantel gibi sarınmışlıkları vardır aşkı. Etin ete, ısının ısıya geçişi; yitirdiği yarısını arayan insanoğlunun bulduğunu sandığı parçasına rastladığında geçirdiği bir baygınlıktır aşk. Sonu olmasa, sonu gelmese vardır, evet vardır. Bir düşünce olarak, nakşedilmiş bir bilgi olarak genlerimize, vardır; yoktur demeye dilimizin varmadığı; kıyamadığımız için yok olmasına, elbirliğiyle yalandan var ettiğimiz bir sözcük, olmasını hep istediğimiz ve isteyeceğimiz bir umuttur aşk..

*Ah dostum, kitaplar da olmasa ben ne yapardım! Bütün gecelerimde onlar var şimdi. Onlar benim dostum ve her şeyim.

*.. benim üzüntüm: bütün insanlığın, evet kadının ve erkeğin aşk varmışçasına kandırılarak büyüyüşleri.

*O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi
Çekilmiş ufk-i teselliye karşı perdeleri...

Kitapla kalın.

KİTAP İNCELEMELERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin