Bölüm şarkısı —> DLMLU - Stray Kidsİyi okumalarr!!
•••
Ruh hallerim çok sık değişiyordu. Bir an çok mutlu olup kahkaha atarken, diğer an kriz geçirip ağlıyordum. Bu iki hafta içinde hastaneden çıkmış evde tedavi görüyordum. Daha iyi olduğumu söyleyip, söyleyemeyeceğimi bilemiyorum çünkü bende nasıl olduğumu bilmiyordum. Kaybolmuş hissediyordum ama aynı zamanda olmam gereken yerdeymiş gibi hissediyordum. Sanırım bu iki histe aslında bir yandan kaybolmuşluk hissini barındırıyordu. Çok ince bir detayda saklıydı ve bu duyguyu anlayabilmek için en az bir kere yaşamış olmamız gerekiyordu.
Yaralarım iyileşmeye başladığı için arada kaşıntı tutuyordu. Bende dayanamayıp, sinirden deli gibi kaşıdığım için bu süreç olduğundan uzun sürüyordu.
Her gün yatağımda yatma rutini içimi uzun zamandır karartmaya başlamıştı. Bir şeyde yapamıyordum çünkü her an başımda biri vardı. Benzer bir şey yapmamdan korkuyorlardı. Kendime zarar vereceğimden değil, sadece hoşuma gitmiyordu. Her an yorgundum. Hiçbir şey yapmadığım halde çok çok yorgundum. Mental açıdan mı, bedensel açıdan mı bilmiyorum. Sadece yorgundum. Beynim çalışmak istemiyor, en küçük şeye bile tepki veresim yoktu. İsteklerim sömürülmüştü. Arada sadece camı açıyor, dışarıdan gelen esintiyi karşılıyordum. Odam her daim karanlıktı. İçimdeki boşluk gibi.
Diğer günlerim gibi geçen cumartesi akşamı tekrar bu yatakta yatıyor, deniz yıldızı pozisyonu alan bedenim, tavana yansıyan ay ışığını izliyordu. Derin bir nefes alıp yavaşça verdim. Ağır ağır giden nefesim karın boşluğumda uzun süreli bir göçme bırakmıştı. Tekrar ağır ağır aldığım nefesle gözlerimi kapatıp, nefesi geri verdiğimde açtım. Yavaş yavaş birbirine karışan kirpiklerim, ağır ağır uykumu getiriyordu ama uyumak istemiyordum. Yaptığım tek şey buydu ve o çok sevdiğim uyku bile beni bıktırmıştı.
Hızla verdiğim sinirli nefesle pozisyonumu değiştirmiş, yatakta cenin pozisyonu almıştım. Yumruk yaptığım elimi yavaşça yatağa geçirip, ofluyordum. Dudaklarımdan çıkan kısık inlemelerim, can sıkıntımın diğer bir belirtisiydi. Aynı zamanda oflarken, elimi saçıma atıp karıştırmıştım. Yatakta aniden doğrularak, karşımda duran Namjoona bakıp, sıkıntıyla ofladım.
- Çok sıkıldım hyung. Günlerdir sadece bana kırdığın kemik sayılarını her saat başı tekrarlayarak anlattın. Aklımda olması gerekenler dışında, senin kırdığın binden fazla kemikler var.
Oflayarak salladığım ayaklarımla sıkıntılı bir ses çıkarmıştım. Karşımda bana gülmemek için kendini zor tutuyordu. Görüyordum. Hafifçe boğazını temizledi.
- 3678.
Anlamayarak, soru soran bir ses çıkarmıştım.
- Kırdığım kemik sayısı.
Söylediği şeyle çığlık atarak, ağlamaklı ses çıkarmıştım. Hafif gülüşünü odada duyduğumda kalkmış, banyoya ilerliyordum.
- Duş alacağım.
Yere attığım paytak adımlara sesi karıştı.
- Hop hop yasak olduğunu biliyorsun.
Hafifçe bedenimi döndürerek konuştum.
- Yardımcı olacaksan gir.
Uyarıcı bir tonda boğazını temizledi. Kapıya ilerleyerek cevap verdim.
- Bir şey yapmayacağım hyung söz.
Arkamı dönüp, serçe parmağımı kaldırarak sırıttım.
- Şeref sözü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLLJOY | taekook
FanficÖlenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir. #semetae #ukekook [ Hayran kurgu, gerilim, gizem]