31|Bölüm

325 32 19
                                    

Genç çocuğun gözleri etrafı tarayıp duruyordu. Salondaki her erkek potansiyeldi onun için. Ah bir şeyler bilseydi onun hakkında nasıl da kolay olacaktı aslında.

Sahnedeki arkadaş grubuna baktı onlarla sahne almayı nasıl da özlemişti. Eski anıları gözü önüne geldi, başta sadece güzel anıları anımsasada kara bulut gibi geldi kötü anılar hemen ardından.

Sanırım hayatından tek pişmanlığı daima o sahne olacaktı ya da kapılıp gitmek de olabilirdi. Baterideki arkadaşı çubuklarını birbirine vurarak başlattı sahnedeki hareketliliği.

Pembelinin gözleri yeniden oturanlara döndü, Oktanları gördü bu kez. O bildiği arkadaş grubu ve yeni solistleri olan kız bir arada oturuyorlardı. Kız kafasını Pamir'e çevirdi ve dümdüz bir ifade ile konuştu. Ada Kutay ikilinin ne kadar birbirlerine benzediklerini düşündü; benzer boş bakışlar, küçümseyici tebessümler, renkli gözleri bile birbirine yakın tonlardı. Pamir kız olarak doğsa bu kız olurdu.

Kıvırcık bir anda kafasını çevirmesi için bir dürtü hissetti ve sağ arka çaprazına baktı. Gözleri sevdiği gözler ile çarpışınca içini bir heyecan kapladı. Onlardan tarafa bakma sebebini bilmiyordu ama bakıyor olması bile umut tohumları ekmişti.

Pembeli kısa süre bakıştıktan sonra yeniden kalabalığı taramak için gözlerini çekti yeşillerden. Tahmini bile yoktu büyücüsünün kim olduğuna yönelik.

"Selam!" Fısıldayarak oturdu Alkan, Pembeli ile konuşmayı seviyordu. "Nasılsın Pembiş?"

"Selam Alkan, iyiyim sen?" Pembeli de onunla konuşan birkaç kişiden biri olan bu çocuğa selam verdi. Alkan ile aralarındaki bağ garipti. Başta sadece sınıf arkadaşı oldukları için muhabbet başlamıştı ama sonrasında ara ara konuşur olmuşlardı.

"Ben de iyiyim güzelim, Asım'ı gördün mü diyecektim ya!" Kafasını iki yana sallayarak yeniden sahneye baktı Ada Kutay. Bu çocuğun Asım'a olan özel ilgisinin farkındaydı ve ona en başta baya garip gelmişti.

"Yok, görmedim bugün hiç." Alkan'da kafasını önüne çevirdi.

"Anlıyorum, teşekkürler." Ada Kutay önemsiz olduğu ile ilgili bir şeyler mırıldandı. "Sen sahne alıyor musun?" Alkan ufak bir merakla sordu, Ada Kutay'ın sahnedekilerin arkadaşı olduğunu, eskiden ekipte bulunduğunu duymuştu.

"Yok, sen?" Alkan güldü.

"Müzik ile dinlemek dışı bir alakam yoktur. Hiç anlamam, çok da kötüyümdür." İkisi de gülüştü, Alkan kendini övmeyi seven bir tipti ama yeri geldiğinde de dobra bir insandı.

"Olsun herkesin ilgi alanı farklı olur." Ada Kutay bunu teselli için söylemiyordu, Alkan'ın hiçbir zaman teselliye ihtiyacı yoktu. O her zaman yaptığı işte en iyilerdendi, başka bir işi yapamıyor olması onu ne üzerdi ne umurunda olurdu.

"Dinlediğiniz için teşekkürler, bu hafta içinde gruplarınızın kaydını açtırmayı unutmayın. Kalmak isteyen arkadaşlarla müzik dersliğinde pratiğe geçeceğiz." Sahnedeki Yusuf konuştu ve sonra arkadaşlarına dönerek onlara bir şeyler söylemeye başladı.

Ada Kutay yerinden kalktı sanırım onun gitme zamanıydı. Koltukların arasındaki koridor boyunca yürüyüp merdivenlere vardı. Çıkış kapısına yukarıya doğru dönecekken önü kesildi. Bu o kızdı, Pamir'in ikizi olsa anca bu kadar benzeyecek olan kız.

"Selam!" Pembeli bir anda muhabbet başlatmasına şaşırdı. Kızı uzaktan yakından tanımıyor hatta bundan önce okulda gördüğünü bile hatırlamıyordu. "Ben Oktanlar ile sahne alacağım, benden önce sana teklif getirmişler. Senin için sorun değil di mi arkadaşlarınla sahne almam?" Ada Kutay şaşkınca kafasını iki yana sallamıştı ama bu o kadar hafif bi sallamaydı ki kız bile tereddüdü sezmişti.

"O bizim arkadaşımız değil, dert etmeyecektir." Barın, Ada Kutay'ın yanından geçerken Cansel'e bakarak konuşmuştu. Barın'ın umurunda olan son şey Ada Kutay ile sahne almak falandı, o eğlencesine bakar arkadaşları ile takılırdı ama onun zıttına Pamir'in umurundaydı. O hâlâ bir umut bekliyordu ama her geçen gün daha da geç kalınıyor ve bu umudu gidiyordu.

"Dediği gibi." Pembeli kendinden çok emin bi ses ile konuştu. "Ben onların arkadaşı değilim, uzaktan yakından alakam olamaz onlarla." Oktar'ın kaşları çatıldı. Kabalaşıyordu ve bu hiçbirinin hoşuna gitmemişti.

"Köpek gibi peşinde dolaştık bi ödül maması vermediğin kaldı dediğine bak." Oktar'ı ilk kez bu kadar kinli gördü Prens. Umursamamaya çalışsa da okulun tamamına pamuk olan çocuğun ona böyle yapması ruh halini düşürmüştü. Hiçbir şey dememeye karar verip Cansel'in yanından geçip gitti.

Salondan çıktığında anca rahat bir nefes alabilmişti. Cidden o arkadaş grubu sorunluydu ve iyi ki onlarla bu yola kalkışmamıştı. Sırtındaki çantasının kulpunu tutarken okul çıkışına yöneldi. Ne çalışma ne başkalarının provası hiç umurunda değildi. O arkadaşlarını biraz dinlemek için kalmıştı okul çıkışında.

Okuldan çıkıp otobüs durağına vardığında kulaklıklarını taktı. Herhangi bir çalma listesini açıp kafasını kaldırdığında otobüs durağındaki teyzenin garipsercesine saçlarına baktığını gördü. Artık insanların bakışlarına çok alışmıştı. Durağın diğer köşesine gözü kaydığında yüzü dağılmış Asım'ı gördü. O da kendisi gibi kulaklık takıp kendini dünyadan soyutlamıştı. Anlık bi karar ile ona adımladı. Yanında durduğunda Asım anca onu fark etmiş ve kulaklığını çıkarmıştı. İkisi de kulaklıklarını çıkardığında ilk konuşan Pembeli olmuştu.

"Kim yaptı?" Asım oflayarak gözlerini devirdi. İkisi de o kadar aynı kişilerden dayak yiyorlardı ki düşmanlarını ezberler olmuşlardı.

"Mert yaptı!" O kadar kinli çıkmıştı ki bu cümle ağzından. "Almış birkaç arkadaşını da, siz salondayken saldırdılar Alkan yanlarında değildi ya tabii gelip saldıracaklar."

"Seni sormuştu Alkan, bilmediğimi söyledim." Asım'ın kaşları çatıldı. Şu çocuk bir yakasından düşmüyordu.

"Baksana o kadar yakışıklıyım ki hetero çocuk bile bana aşık." Bu dediğine ikisi de gülüşürken önüne döndü Ada Kutay ve o sırada Mertleri gördü, Alkan yine yanlarında değildi. Asım onun baktığı yere baktığında küfür etti. Karşıdaki üçlü sağlarını sollarını kontrol edip yola indiler. Tam önlerine geldiklerinde Asım'ın da Ada Kutay'ın da bindiği ve buralardan nadiren geçen otobüslerden biri olan araç gelmişti. Duraktaki kadın otobüse binerken Ada Kutay yanlarından geçip otobüse yeltendi ancak onu omzundan yakalayan Mert ve aynı zamanda Alkan'ın arkadaş olan Kerim olmuştu.

"Nereye ya?" Ada Kutay bu otobüsün onun olduğunu binmesi gerektiğini söyledi ancak omzundaki el sıkılaşıp canını yakmaktan başka bir şey yapmamıştı. Otobüsün kapıları kapandı ve şoför seferine kaldığı yerden devam etti.

"Acele etmeyin ya gelin şöyle bir konuşalım." Mert, Asım'ı kolundan tutup çekiştirdiğinde Ada Kutay omzundaki elden kurtulmaya çalışıyordu. Hemen yanlarındaki ara sokağa itiştirile kakıla sokulduklarında ikisi de güzelce dayak yiyeceklerinden emindi.

"İki ibneyi bir arada nasıl bulacağım başka zaman?" Mert sırıtarak Asım'ı ardındaki duvara doğru itti ve sırtının sert şekilde çarpmasına sebep oldu.

"İbne tutulması!" Kerim kendi çirkin esprisine gülmüş ve Ada Kutay'ın yüzüne ilk yumruğu patlatmıştı. Ada Kutay'da arkasındaki duvara çarptı ve çarpmanın şiddeti ile nefesi kesildi bir an için. Dizleri üstüne düştüğünde yanındaki Asım'ın bir umut savaştığını fark etti o ise kalkmaya tenezzül bile etmedi. Çırpındıkça ve direndikçe daha da döveceklerinden o kadar emindi ki.

Pembe Prens|BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin