22|Bölüm

385 26 1
                                    

Pamir derin bir soluk aldı. O ve arkadaşları okul bahçesini tamamı ile gören bir banka oturmuşlardı. Daha ilk dersin başlamasına zaman vardı. Barın esnerken son üç gündür erken gelme sebeplerine mırıldanarak sokrandı, Pamir duysa ağzı ile burnu yer değişirdi.

Okul kapısının önünde bir motor durunca hepsinin dikkati oraya döndü. Okula araba ile gelen birkaç reşit vardı, motor ile gelen birkaç daha küçük genç vardı ama bu motoru ilk kez görüyorlardı. Pamir motor sevdasından dolayı bu motorun gayet iyi ve pahalı bir marka olduğunu biliyordu, üstü ise sade renkti ama birkaç ince desen var gibi duruyordu. Dedik ya tüm bahçeyi görmek için konumlanmışlardı, bu yüzden de kapıya çok uzaklardı.

Motoru kullanan kişinin arkasındaki daha zayıf olan vücut indiğinde öndeki de inip kaskını çıkarmaya başlamıştı zayıf olanın.

"Aa valla ship, ne kadar tatlılar!" Pamir, Oktar'ın dediklerine gülerken gülüşünü solduran şey daha kısa boylu çocuğun kaskının çıkmış olmasıydı. Pembe saçlar özgür kaldığı gibi hafif rüzgarda biraz dalgalanmış sonra dingince iki yana dökülmüştü. Uzun ve yapılı çocuk bu kez kendi kaskını çıkarmaya durdu ve o kaskı çıkarınca mavi saçlar ortaya çıktı.

Pamir hızla banktan kalkarken çocuk okul kapısının sağına yönelmişti. Az sonra sırtında bir elektro gitar kılıfı ile yeniden dönmüş yanında ise iki çocuk daha vardı. Pembe Prens'inin yanına geldiler, mavi saçlı çocuk kolunu omzuna attığında Pamir'in yumrukları sıkıldı. Gülüşerek okul kapısına doğru yürürlerken mavili çocuğun Ada Kutay'ın kriterlerine uyan biri olması sebebi ile gergindi yeşil gözlü çocuk.

"Oha, bu karizmaya fokus abi de kim?" Barın bunu dediği gibi Pamir onun kafasına bir güzel vurmuştu ve okula giren dörtlünün peşinden yürümeye başlamıştı. Kendi arkadaşları da onu takip ediyordu. Basamakları çıkıp girişten ilk adım attıklarında Ada Kutay ve diğerlerinin sola döndüğünün gördü. Hızla ilerleyip yavaşladı ve normalce okula giriyor gibi yapıp soluna baktı. Dörtlü müdirenin odasının önündeydi.

"Beyler, dağılın oturun." Pamir en yakındaki bekleme oturağına oturdu, yanında telefonu ile ilgilenen bir kız vardı. Yaklaşık beş dakika boyunca öylece müdirenin kapısına dikti gözlerini, sanki yeterince odaklanırsa içeriyi görebilirmiş ve olup biteni öğrenebilirmiş gibi. Beş dakikanın sonunda kapı açıldığında Pamir hızla yanındaki kıza döndü.

"Ee, senin dersler nasıl gidiyor güzelim?" Henüz dokuzuncu sınıf olan ve okula ayak uyduramamış küçük kız şaşkınca kıvırcığa döndü. Olanlara anlam veremezken sessizce mırıldandı.

"Yani, idare ediyorum. Fizikçi biraz ters ama." Pamir kızı dinlemiyor ama başı ile onaylıyordu. Gözleri kızın gözünde bile olsa yanından geçip giden pembeli ve diğerlerine bakıyordu yan gözle. Kız da kıvırcığın onu dinlemediğinin farkındaydı, zaten o da az sonra mavi saçlı çocuğa dikkat kesilmişti. "Yusuf Can'ın ne işi var ya burada?" Pamir kızın baktığı yere baktı, Ada Kutay ve diğerleri bir panonun önünde durmuş afişe bakıyorlardı. Pembeli çocuk heyecanla bir şeyleri söyleyip afişi gösterirken mavi saçlı alık alık gülerek dinliyordu onu.

"Yusuf hangisi?" Pamir kıza yeniden döndüğünde kız onun varlığını hatırlamış gibi silkinip kendine gelerek baktı kıvırcığa.

"Mavi saçlı olan işte. Yanındaki kıvırcık Gediz, mavi gözlü olan ise Antosha." Pamir gülümsedi kıza.

"Onları biliyorsun yani." Kız kıkırdadı.

"Birçok kız onları bilir ve sever. Müzik grubular. Çok güzel coverları var. Üçünün de sesleri çok güzel, bir de kız solistleri var ama burada değil demek." Pamir yeniden panonun tarafına dönünce orada olmadıklarını gördü. Endişe ile ayaklandığında ikizler ve Barın'da ayaklanmıştı. Oktan başı ile merdivenleri gösterdi. Pamir kızla konuşurken pür dikkat diğer dörtlüyü izlemişti Oktan.

Pembe Prens|BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin