Nefret söylemleri, ağır küfürler ve şiddet içerir. Lütfen rahatsızlık duyabilecekler ⨝ sembolü arasındaki yerleri okumasın.
Karşımdaki dağılmış suratlara baktım. Dersin ortasında müdür tarafından çağırılıyorum denerek nöbetçi öğrenci ile çıkmış yaka paça kazan dairesine getirilmiştim. Koridorda diğer nöbetçinin Asım'ı da getirdiğini görünce müdürün durak civarındaki kavgadan haberi olabileceğini ve bundan çağırdığını sanmıştım ama hayır. Bizzat durakta dövülen insanlar tarafından yeniden dövülmek için çağırılmıştık. Dün olmuş yaralarımın ve bugün pansumanlı yüzümün yeniden dağılacağını fark etmek kötü olmuştu. İşin en ilginç yanı ise karşımdaki yüzlerin benden ve Asım'dan daha beter olması idi.
⨝
"Sikmez miyim ben şimdi sizi?" Mert üstüme doğru gelirken korku ile yüzümü kapadım. Omuzlarımdan yakalayıp sertçe duvara vurdu beni. "Gece altında yattığınız sikkolara beni anlatıp dövdürmek mi hoşunuza giden ha?" Karnıma dizini vurduğunda Asım'ın bağırdığını ve diğer ikilinin kolları arasında çırpındığını gördüm.
"Leşini çıkarmaz mıyım lan senin burdan orospu?" Kulaklarım deli gibi çınlarken gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Karnıma ardı arkasında yumruklar inerken tüm iç organlarımın ağrıdığını hissetmeye başladım. "Tüm her şeyin hıncını senden çıkacağım sonra yeniden kinlenip diğer ibneye saracağım bir turda. Yemin ediyorum sikilmekten genişlemiş göt deliklerinizi parçalayacağım." Karnıma bir tekme daha yerken nefesim kesildi, burnumdan bir sıvının aktığını hissettim. Bu sümük müydü, kan mı hiçbir fikrim yoktu. Yere yığıldığımda bu sefer ayakkabısının ucu karnıma inmişti. Sırt üstü döndüğümde topuğu ile çeneme bir tekme savurmuş ve kafam duvara doğru dönmüştü. Gözlerimden yaşlar ardı arkasına akıyordu. Bu sanırım izi kalacak bir dayak olacaktı.
⨝
Karnıma bir tekme daha yedim ve kazan dairesinin kapısı hiddetle açıldı. Başımdaki karartı çekilirken kafam hâlâ duvara dönüktü. Diğer yanıma birinin düştüğünü hissettim. Bir anda bağırışlar yükseldi. Tanıdık seslerdi bunlar. Kafamı çevirip ne olduğuna, neden artık dayak yemediğime bakmak istedim ancak halim yoktu. Tam bu esnada birisi kibarca kafamın iki yanından tuttu hafif ve nazikçe havalandırdı. Kafam daha yumuşak bir yere konduğunda zorla gözlerimi biraz araladım. Gözlerim tanıdık yeşillere değdiğinde mırıldandığını duydum.
"Geldim Prens'im burdayım, geç geldim özür dilerim." Gözlerim kapanırken bunlar son duyduğum cümleler olmuştu. Vücudumu büyük bir rahatlama, merak ve huzur kaplamıştı.
-
Pembe Prens gözlerini açtığında hastane tavanı ile bakıştığını henüz bilmiyordu. Birisi onun uyandığı ile ilgili bir şeyler söylemişti. Tam o esnada tavan ile gözleri arasındaki görüş mesafesine birkaç kafa uzandı. Bunlar annesi, ablası ve Asım'dan başkaları değildi. İlk şoku atlatabildiğinde kafasını çevirmeye çalıştı. Boynu o kadar ağrıyordu ki boyunluk olduğunu fark etmesi birkaç saniyesini almıştı.
"Doktora ve polislere uyandığını söyleyeceğim." Ablası odadan acele ile çıkmıştı. Annesi elini oğlunun pembe saçlarına atıp ağlarken okşadı. Bebeğinin her zaman zorluk çektiğini ara sıra kavga çıktığını ve hırpalandığını biliyordu ancak bunlar hep birkaç sırt morluğu, dudak veya kaş patlaması ile sınırlı kalmış Ada Kutay'ın 'Anne şikayet etmeyelim!' demeleri ile havada asılı kalmış olaylardı. Bu seferki ise o kadar ciddiydi ki kadın oğlunu ilk gördüğünde gözünün önü kararmış tansiyonu düşmüştü.
"Annem, biriciğim." Eğilip alnından öptü oğlunu Asım bu tabloya minik bi tebessümle baktı. Onun da annesi böyleydi. O zarar görse ne hale gelirdi bilmiyordu ancak Asım keşke bugün vurduklarının yarısı da bana olsaydı tarzı şeyler düşünüyordu. Ada Kutay dayak yerken onu tutan kollardan kurtulmak için çırpınıp küfür savurmak dışında bir şey yapamamıştı.
"Anne," Pembeli saatlerdir su içmemenin kuruluğunu hissetti konuşunca. "Su." Annesi hızla başı ucundaki komodinde duran suyu bardağa koydu. Oğlunu yavaş ve dikkatlice doğrulttu. Doktor ve polisler odaya girerken kadın oğluna küçük yudumlarla su içirmeye çalışıyordu.
Gelen doktor ve hemşireler birkaç ufak kontrolde bulunmuş, Ada Kutay'a çatlaklarını söyleyip neye dikkat etmeleri gerektiğini anlatmış ve polise onu çok zorlamamalarını söyleyerek ailesinin diğer üyeleri ve Asım ile odadan çıkmışlardı.
"Her şeyi diğer arkadaşından dinledik, bir de en baştan senden dinleyebilir miyiz?"
Ada Kutay ara ara onların kendilerine sataştığını, yine ufak çaplı dayaklar yediğini. Bir önceki gün yine yediği dayağı anlattı en başta. Sonra ise bu sabahı anlatmaya başladı. Nöbetçi öğrencinin onu kazan dairesine götürdüğünü fark edince başka bir arkadaşını arayıp telefonu açık bıraktığını arkadaşının gürültüleri duyduğunda geldiğini söyledi. Arkadaşının ya da daha doğrusu kendi bildiği aşığının yeşil gözlü çocuk olduğuna o kadar şaşırmıştı ki. Sahiden o neredeydi?
"Pamir nerede?" Bildiği her şeyi anlattığında sorduğu ilk şey bu olmuştu. Yatağın ayak ucunda dakikalardır ona soru soran polis yine konuştu, daha arkadaki anlatılanları kayıt etmekle meşguldü.
"Olaydaki diğer tüm şahıslar karakolda şu an." Pembelinin kaşları çatıldı.
"Onlar bizi korumak ist-" Polis kaba bir şekilde lafını kesti.
"Her iki tarafın da büyük yaraları var. İş savcılığa kadar gidebilir." Ada Kutay zorla yutkundu. Her şey Mertlerin suçu idi. Onlar yok yere kavga başlatmıştı. Polisler odadan çıkıp Asım içeri girdiğinde annesinin ve ablasının yemek yemeye gittiğini öğrenmişti. Saatlerdir bir şey yemeyip beklediklerini öğrendi.
"Pamirler geldiğinde ne oldu?" Asım saatlerdir merak ettiği konu açılınca derin bir nefes aldı.
"Daldıkları gibi Pamir, Mert'e saldırdı bir iki vurup senin yanına geldi zaten. Sonra diğer üçlü kavgayı devam ettirdi. Ben koşa koşa müdüreye gidip kavga var dedim. Döndüğümde Mertlerin haşatı çıkmış, Pamir ceketini senin kafanın altına koymuş Mert'in üstüne çıkmış onu yumruklayıp duruyordu. Müdüre o vahşete şahit olduğunda bağırmaya başladı ve direkt polisi aradı." Derin bir nefes aldı Pembe Prens, hayalindeki Büyücü'sünü düşündü asla Pamir değildi ama şimdi çıkıp gelen kişi o olmuştu. Aslında Pamir'in Kötü Büyücü değil de Gözüpek Şövalye olduğunu düşündü Pembeli. Nasıl onu sevmişti Pamir bilmiyordu, neden onu sevmişti, ne zaman sevmeye başlamıştı?
Ada Kutay'ın gözleri dolmaya başladı, onun yüzünden sevdiği kişinin başı belaya girmişti. Sevdiği kişinin aslında çok korktuğu bir kişi olduğunu bile unutmuştu endişeden.
Elini üstündeki pikeye atıp onu üstünden çekti, Pamir'e gitmeliydi. Evine geçmiş olmalıydı şu an. Kolundaki serumları tutmaya yeltendiğinde Asım onu engelledi.
"Ada ne oluyor? Hiçbir yere gidemezsin!" Sesi endişeli ve hiddetli çıkmıştı Asım'ın. Bu kadar dayaktan sonra çabucak uyanabilmesi bile mucizeyken nereye gitmeye çalışıyordu ki?
Ada Kutay bir süre çırpındı, bugün tüm gün herkesin elleri arasında çırpınmıştı ama bir yandan da bugün hiçbir şey yapmaya gücü yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Prens|BxB
Teen FictionKötü Büyücü, Pembe Prens'e tamamen aşık olduğunu ve onsuz yapamayacağını anladığında ona mesaj atmaya karar verdi. 053+: Pişt Pembe Prens Baksana bi Pembe Prens: Kimsiniz? Pembe Prens mi? 053+: Ben Kötü Büyücüyüm ∴Yazışma (texting) ve metin karmasıd...