Kıvırcık çocuk yumruğunu karşısındaki adama geçirdi. Olay nasıl çıkmıştı anlamamıştı ama içerken yan masadakiler aşağılar bir şeyler deyince arkadaş grubu ile adamlara direkt girişmişlerdi.
"Onun bunun çocuğu!" Bir yumruk daha geçirdi ondan yaşça büyük olan adamın yüzüne, adamın sarı saçları dağılmış ve yorularak karşılık veremez olmuştu. Adamın masasındaki herkes böyleydi aslında. Uzun bir süredir de kavga sürüyordu kimse ayıramamıştı ve işletme personeli alelacele polisi aramıştı.
Barın da karşısındaki adama kafasını geçirmişti tam bu esnalarda. İkizler ise bir adamla uğraşıyordu, adam sarhoş olduğu için çift gördüğünü sanıp nereye vuracağına emin olamıyor bir ona bir buna dönüyor bu halinden faydalanan ikizler ise ara ara vurup eğleniyordu.
Polisin siren sesleri duyuldu. Pamir bir küfür mırıldandı, dördü de reşit değildi. Neden anın gazına gelip kavgayı başlatmıştı ki?
Polisler içeri girerken olmuşla ölmüşe çare bulunmayacağını bilen Pamir adamı yere bırakarak uzaklaştı sarışından. Sarışın eller üstünden çekildiği gibi bayılmıştı. Polisler genç arkadaş grubuna baktı ve can alıcı cümleyi söyledi.
"Beyler sizi dışarı alalım, kimlikleri de verin bakayım."
-
"Eh be annecim!" Sultan Hanım, oğlu Pamir'e sinirle bakıyordu. Onu öyle şımarık yetiştirmişti ki oğlu sürekli kavga çıkarıyor ve kavgadan başka bir şey bilmiyordu. Ancak Sultan Hanım asla oğluna kıyamazdı çünkü Pamir onun biricik çocuğu idi.
Hanımlar ve oğulları karakoldan çıktığında gerçekten sinirli tek kişi Nazife Hanım'dı. Barın'ı öyle bir güzel azarlamıştı ki Barın artık her konuda söylendiğini düşünüyorken yeni bir nokta bulunca şaşırıyordu, konu bu geceki kavgadan çıkalı çok olmuştu.
"Ben araba ile geldim. Siz nasıl geldiniz, bırakalım mı sizi?" İkizlerin annesi Hande Hanım gülümseyerek arkadaşı Sultan'a baktı.
"Kerim bizi almaya gelecek Sultan'cım, sağ olasın." Babalarının geleceğini duyan Oktan gözlerini devirdi, eve kadar söylenecekti de söylenecekti şimdi. Sanki bilmiyorlardı babalarının onları yaşındayken nasıl serseri bir genç olduğunu.
Nazife Hanım ise Sultan'ın bu teklifini kabul etmiş birlikte arabaya binmişlerdi. Gençliklerinden arkadaş olan iki hanımla çocukluk arkadaşı olan iki oğulları arabada sessiz sedasız yol alıyordu. Barın'ın aklına gelen şeye kadar sessizlik uzun süre devam etmişti.
"Yarın antrenman var." Dedi Barın, Pamir'e başını döndürürken. Sultan Hanım gözlerini birkaç saniye yoldan çekip dikiz aynasından oğlanlara baktı.
"Pamir'cim, takıma mı girdin?" Sultan Hanım çok isterdi oğlu böyle bir şeyler ile ilgilensin de kafasını dağıtsın diye ama Pamir pek topla oynanan sporlarla ilgilenmezdi. Küçüklüğünden beri onun ilgi alanı olabilecek birçok şey denemişti. Pamir bir ara elektro gitara sarmış, başarılı olmuş 12-15 yaş aralığında çalıp hevesini alınca bırakmıştı. Buna benzer birçok hobiye başlamış yapmış biraz başarılı olunca daima vazgeçmişti. Vazgeçmediği tek şey ise çizim yapmaktı. Sultan Hanım oğlunun çizdiklerine değer verir onun odasında çöpe attıklarını bile kirlenmeden toplar saklardı ama başka hobileri de olsun çok istiyordu.
"Yok anne, bir şey yapacağız da onun için." Sultan Hanım'ın kaşları çatıldı, oğlu kim bilir yine ne haltlar peşinde idi. Nazife Hanım yeniden söylenmeye başladı, zaten hep bir şeyler yaparken başlarını belaya sokarlarmış da başlarına iş açmadan bir gün geçirmezlermiş de...
Barınların evine geldiklerinde Barın inmeden önce Pamir'e Mert'i yarın bir şekilde ikna edeceğini söylemişti. Pamir, bir teşekkürle cevap vererek arabadan inmişti arkadaşı ve annesi ile. Onlara iyi akşamlar dileyip öne, az önce Nazife Hanım'ın oturduğu koltuğa oturmuştu.
Annesi arabayı çalıştırıp birkaç sokak uzaktaki kendi evlerine sürmeye başladığında konuyu da açmıştı.
"Mert kim?" Pamir kaşlarını çattı, keskin kulaklı annesi o fısıltıyı bile duymuş muydu? "Şu çizip durduğun çocuk mu?" Pamir'in gözleri dehşetle açıldı. Mert puştu onun Prens'i sanılamazdı ve sanılmamalıydı.
"Yok." Pamir cevap verirken Sultan Hanım solundan gelen olup olmadığına bakarak ana caddeye çıkmıştı.
"Çizdiğin çocuk kim o zaman?" Pamir ofladı, Ada Kutay'ı çizdiği tüm kağıtları saklardı annesi nasıl bulmuştu onları?
"Anne ya." Sultan Hanım ofladı, oğlunun biseksüel olduğunu biliyordu. İlk başta tamamı ile bu konuya nötr yaklaşmıştı daha sonra ise başka LGBT bireylerinin aileleri ile konuşup, tanıştıkça ve araştırıp, okudukça tamamı ile normal karşılamaya sonra ise desteklemeye başlamıştı. Pamir bu yüzden çok şanslı olduğunu düşünüyordu. Annesinin aksine babası pek hoş karşılamamıştı ama. Ayrıldıklarında ise bayramdan bayrama veya özel günlerde arar olmuştu.
"İyi tamam sormadım." Pamir dudak büzerek yandan yandan baktı annesine.
"Damadın." Ufak bir mırıldanmaydı bu ama annesinin yüzünde güller açtırtmıştı. Damat mamat gibi kelimeleri pek sevmezdi aslında Sultan Hanım ama oğlunun uzun zaman sonra birini sevmesinden mesut olduğu için bu kezlik ses çıkarmadı.
"Hadi ya baya da yakışıklı." Pamir hızla vücudunu annesine çevirdi.
"Değil mi ya?" Çok heyecanlı bir şekilde konuştuğu için Sultan Hanım kıkırdadı, oğlu sevince ufak bir çocuk gibi oluyordu.
"Ne zaman tanıştıracaksın?" Evlerinin olduğu sokağa dönerken sordu bunu Sultan Hanım, oğlu dudak büzdü.
"Hele bir açılayım sevgilim olsun bakarız." Sultan Hanım kaşlarını çattı, hem çıkmıyorlardı hem 'damadın' mı diyordu? Bu konuda biraz söylenmiş ancak pek uzatmamışlardı. Park edip binaya girerken konuşmaları bitmişti. Daireye varıp da içeri girdiklerinde Pamir direkt kendini odasına atmış ve telefonunu kontrol etmişti ama Prens'inden hiç mesaj yoktu. Zaten Prens'i o yazmadıkça da yazmazdı.
"Acaba onu rahatsız mı ediyorum?" Pamir mırıldanarak yatağa uzandı. Kötü Büyücü iken yeterince kibardı ve sık sık yazmazdı bu yüzden rahatsız etmediğinden emindi ama Pamir'ken... İşler orada karmakarışık oluyordu. Pamir onunla mesajlaşmaya başlamadan önce onu uzaklardan izlerken kendinden ürkeceğini hiç düşünmezdi. Evet daima gülen ve pozitiflik saçan biri değildi ama en nihayetinde Ada Kutay'a da bir şey yapmışlığı yoktu.
Derin birkaç nefes aldı ve yeniden son yazışmalarına girdi. Birkaç saat önce ne kadar iyi biri olduğunu söylediği bir mesaj atmıştı, Pamir olduğunu bilse ne yapardı acaba? Yine de iyi der miydi? Demezdi, daha az önce kavga çıkarıp karakolluk olan kendiydi nede olsa... Ada Kutay onu asla sevmeyecekti...
Okuyan yok ama ben atayım kalmasın taslakta kafasındayım :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Prens|BxB
Novela JuvenilKötü Büyücü, Pembe Prens'e tamamen aşık olduğunu ve onsuz yapamayacağını anladığında ona mesaj atmaya karar verdi. 053+: Pişt Pembe Prens Baksana bi Pembe Prens: Kimsiniz? Pembe Prens mi? 053+: Ben Kötü Büyücüyüm ∴Yazışma (texting) ve metin karmasıd...