Günün üçüncü bölümü✨
**
Erdem : Lütfen konuşabilir miyiz (İletilmedi)
"Siktir ya, engellemiş beni." Sinirle ofladım, bir kere bir işim rast gitse dişimi kıracaktım zaten.
Derdimi mesajla anlatmak istemediğim için yüz yüze konuşmanın daha iyi olacağını düşünmüştüm ve bu yüzden mimarlık fakültesine onu bulma ümidiyle girmiştim. Sınıflar, amfiler ve tuvaletler haricinde bütün kalabalık ortamları gezmiştim ama hiçbir yerde yoktu. Bu saatlerde burda olduğundan emindim çünkü hem sabah, hem de öğlen dersi olduğu için öğle arasında da burda kaldığını biliyordum.
Buralarda bir yerlerde olduğundan adım gibi emindim ama bir türlü bulamamıştım.
En sonunda pes edip mesaj yazmıştım nerede olduğunu öğrenebilmek için, ama maalesef engellendiğim için bu ihtimal de çöp olmuştu.
Pes edip eve dönmeyi aklımdan geçirirken çok şükür ki hayat bana güldü ve onu sonunda görebildim.
Dışarıda, fakültenin hemen girişinde bir adamla sigara içiyordu. Cam duvarlar sayesinde onu görebilmiştim.
Onu birden görünce çok tuhaf oldum, sanki organlarımın içimde yer değiştirdiğini hissetmiştim. Hani olur ya, asansöre bindiğinizde bir başınız döner, kendinizi bir garip hissedersiniz.
Daha önce birçok kez gördüğüm adama ilk defa başka bir gözle baktığım için böyle olduğunu biliyordum.
Titrek bir nefes alarak ayağa kalktım ve fakültenin büyük giriş kapısına doğru ilerledim. Kaç saattir yana yana onu arıyordum, şimdi onu bulmuştum ama bu sefer de ayaklarım onun olduğu yöne doğru gitmek istemiyordu.
Tersleyeceğini bildiğim için korkuyordum.
Korkuyordum çünkü daha önce hiç değer verdiğim birisi beni terslememişti.
Boğazımı temizledim ve duruşumu dikleştirerek kapıyı açtım. Sırtını duvara yaslamış, arkadaşıyla sohbet ederken sakince sigarasını içiyordu.
Onun ters tarafında olduğum için şükrettim o an, ben onun yanına gidene kadar beni görmeyecekti bu yüzden kendimi hazırlamak için vaktim vardı.
Birkaç saniye soluklandıktan hemen sonra yanına doğru ilerledim. İlk önce arkadaşı fark etti beni, 'bu kim' bakışlarıyla beni baştan aşağı süzdü ama umursamadım.
Benim tüm dikkatim Serkan'daydı.
Biraz arkasında durup boğazımı temizlediğimde, ağzında biriktirdiği dumanı havaya doğru üfleyip yavaşça bana doğru döndü.
Keskin bakışlarıyla karşılaştığımda ürperdim, ama bozuntuya vermemek adına çok fazla çaba sarfediyordum.
"Konuşabilir miyiz?" diye sordum, kendimce masum çıkan sesimle.
Ama anlaşılan, onun için hiç de masum değildi. Eğer öyle olsaydı, yanındaki çöp kutusunun üzerinde sigarasını söndürdükten hemen sonra duygusuz bir sesle, "Hayır," diyerek arkasını dönüp gitmezdi.
"Ama.." Benim olduğum yerden hızla uzaklaştığını fark etmem ile susarak peşinden koşmaya başladım. Arkamızda bıraktığımız arkadaşı muhtemelen hiçbir şey anlamamıştı. "Serkan bekle!"
Durmadı, ve benim aksime koşmamasına rağmen onu yakalamam epey zaman almıştı. En sonunda kolundan tutarak durdurdum onu, kampüsten baya uzaklaşmıştım.
Etrafıma kısa bir bakış attığımda, kampüsün ücretli otoparkında olduğumuzu fark ettim.
"Kolumu bırak," dedi sakince. Yüzüne bakmaya yüzüm olmadığı için etrafı inceliyormuş gibi yapıyordum ama kolunu bırakmamakta da bir o kadar ısrarcıydım. "Erdem, sana diyorum. Kolumu bırak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İDDİA -BXB
Teen Fiction!Tamamlandı! Erdem : Kızın yanındaki gözlüklü artist kim Erdem : Sevgilisi değildir umarım Erdem : Anam valla bana ters ters bakıyor, kesin anladı manitasını dikizlediğimi Erdem : Alper senin ağzına sıçayım Alper Alper : Manitası değil kardeşim...