Bölüm On Dört

2.1K 214 161
                                    

Geçen ki bölüm beklemediğim kadar hızlı bir şekilde 65 oldu. Bunun için teşekkür ederim ama üşengeçliğim bundan hiç hoşnut değil asgasdjfsfkfj Bu bölümde +70 olsun, yiyosa bu sefer 4 günde yapın lan ajshgdjshfj


****


Bir yandan hızlıca öğrenci topluluğundan sıyrılmaya çalışarak yemekhaneye doğru yürürken, bir yandan da telaşla gömleğimi okul pantolonumun içine sokup, kravatımı düzeltiyor ve ellerimle dağılmış saçlarımı tarıyordum. Ama ne kadar üstümü başımı düzeltirsem düzelteyim, bana büyük gelen gömlek tekrar çıkarak bağımsızlığını ilan ediyor, pantolonum kıçımdan düşüyor, ellerim bol ceketin içinde kayboluyordu. Ve bütün bunlar yetmezmiş gibi de her nefes alışımda burnuma dolan nefis çikolata kokusu, beni deli ediyor ve dün geceyi vurgulayarak hatırlatıyordu. Chanyeol'ün varlığı da kıyafetleride beni deli etmekte üstün bir yeteneğe sahiptiler.


Bok gibi hissediyordum, muhtemelen bok gibi de görünüyordum. Yine de kendime gelmek zorundaydım yoksa Kyungsoo ve Luhan'ın FBI ajanlarına taş çıkartacak sorgularına maruz kalırdım. Herifler sırf bu sorgular için üşenmeyip yanlarında terminatör gözlükleri taşıyorlardı. Bu kadar ciddiydiler ve sabaha kadar tecavüz ettiğim beynim böyle bir şeyi kaldıramazdı. Kalbi vardı onun. Kalp krizi geçirip geberirdi mazallah. O da nasıl olacaksa artık -_-


Yemekhanenin kapısını açtım ve etrafa baktım. Aynı anda yemekhanenin diğer iki kapısıda açılmış, iki adet Luhan ve Kyungsoo dışarıya çıkıvermişti. Garip bir şekilde gözlerimiz direk birbirimizi buldu, ama ondan daha garibi şuydu ki, aynı anda üçümüzde endişeli bir şekilde sırıtmaya ve göz kırpmaya başladık. Baya garip bir durumdu; çünkü biz sadece suçlu olduğumuzu düşündüğümüzde bunu yapardık. Hadi ben sik kadar ayvayı yedimde, bunlara ne oluyordu pardon?


Galiba dün, sadece benim için beklemediğim şekilde geçmemişti...


Hareket yetimin olduğunu hatırlayıp ilerlemeye başladım. Boş bulduğum masaya çökerken, az sonra Kyungsoo ve Luhan'da sandalyelerde yerlerini almışlardı. Uzun bir sessizlik oldu. Ben ellerimle masada ritim tutturdum, Luhan tırnaklarını yemeye başladı, Kyungsoo sol dizini oynattı.


"Nasılsınız benim güzeller güzeli, biricik tontişlerim?!" dedim sonunda, yapmacık bir neşeyle. Bu sessizliğe son vermem gerekiyordu. "Ah, ben o kadar iyiyim ki sevincimden senin o içine kafayı-bulmuş-inek-sürüsü kaçan hallerini bile yiyebilirim Luhan!"


"Yemediğin bir tek o kalmıştı zaten, Baek." dedi Luhan gözlerini devirerek.


"Yah! Sen bana şişman mı demeye çalışıyorsun?"


"Yoo, direk şişmansın diyorum."


"Seni hyunguna saygısız, edepsiz pis çocuk!" Kaşlarımı çatıp sinirle söyledim.


Kyungsoo eliyle enseme şaplak atarak, "Doğru konuş, yoksa ebeni severim Baek!" dedi. "Ki sevmekle kastımın ne olduğunu anlamışsındır."


Ağlamaklı bir sesle, "Bu çocuğu hep sen bu hale getirdin!" diye hayıflandım. "Çok şımartıyorsun onu!"


Ball//baekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin