Bölüm Yirmi Üç

2.1K 152 231
                                    

Medya: İç parçalayıcı bir adet Baekyeol. Emoji bile koyamıyorum o derece oldum şuan bi sn

****

Gelen sadece doktordu. Ama bu bir an için korkudan beynimle götümün yer değiştirmediği anlamına gelmiyordu.

Kyungsoo'nun tüfeği, platonik aşkımın annesinin taramalısı. Benim bu insanlardan çektiğim neydi anasını satayım? Hep bir göt korkusu, hep bir gölgemden bile tırsmam. Etrafıma bu kadar silahlı insan yerleştirerek, yukarıdaki niyetini gayet iyi belli ediyordu.

'İyi bak silahlara yaprağam.' diyordu. 'Bunlar tarafından kollarıma geleceksin.'

Ya da sadece benim yüksek derecede manyak ve sosyapat hayal gücüm bana oyun oynuyordu. Evet.

Gelen doktor gördüğü şeyle kısa bir şok yaşamıştı. Çünkü o sırada Kyungsoo Jongin'i yere yapıştırmış, sırtına çıkmış ve ona türlü uzak doğu hareketleri yapıyordu. Sehun Luhan'ın tişörtünü çıkarmak üzereydi. Ben korkudan Chanyeol'un arkasına saklanmış, annesini bana önceden söylemediği için poposuna pandik atıyordum. Haliyle doktor bu odanın can sağlığına yönetilen büyük tehlikesini fark etmiş, hızlıca girdiği odadan geri çıkıyordu ki zor durdurmuştuk adamı. Eğer benim çenemden dolayı şoka girip otomatiğe bağlamasaydı, muhtemelen Chanyeol'u kontrol etmeyecekti. Böyle de iyi bir sevgiliydim işte.

Hiçbirimiz Chanyeol'ün mızırdanmalarına dayanamadığımızda, gece on iki de onu taburcu ettirip yollara düşmüştük. Jongin ve Sehun, Chanyeol'u evine götürmek üzere bizden ayrılmışlardı. Biz de, gecenin bilmem kaçı, yollarda malca gülüşüp saçma sapan espriler yaparak ve arada mutluluğumuz içimizden dolup taştığında bunu birbirimizi döverek göstermiş ve sonra da hepimiz evlerimize dağılmıştık.

Herkesin uyuduğu evime vardığımda, ninja sessizliğinde odama varmıştım. Tabii merdivenden çıkarken serçe parmağımı vurup, yuvarlanarak aşağı düştükten sonra elimin tersiyle annemin en sevdiği vazoyu kırmamı saymazsak, ninja sessizliği konusunda müthiş bir yeteneğim vardı. Asıl ilginci, kimse uyanmamıştı. Kimse. Bir mübarek insan bile.

Genlerim böyle insanlardan gelmişken, kendimden hiçbir şey beklemiyordum.

Yatığa başımı koyduğumda Tao hyung odama girmişti. Yanıma gelmemişti, ama uzun bir süre kapının pervazında bana bakmıştı. Sırtım ona dönük olsa da, nefes alışverişlerini ve holden odama sızan ışığın farkındaydım.

Bir süre sonra, "Dikkatli ol Baek." diye fısıldamış ve kapıyı kapatıp çıkmıştı.

***Bir Hafta Sonra*** [Geçen yine muhteşemim B)]

Sanal ilişki denilen şey, cidden boktandı. Hemde en has boktan. Bokun da boku yani. Boklu boklu, iğrenç, tam nefret edilmelikti. Evlat olsa, cebine ekmek koyar, tuvalette çarpılmasını beklerdim. Ya da Soo'nun pompalısını icraata geçirirdim. Böylesi daha kesin bir çözüm olurdu.

Chanyeol'un gelmediği, benim ay başım gelmiş gibi geçirdiğim bir hafta boyunca, telefonla iletişim kurmuş ve bazı anlar da dayanamayınca kameraya başvurmakla geçmişti. Chanyeol hasta olsa da, asıl okula gelmeme sebebi bu değildi. Bana her şeyi anlatmıştı. Şu sıralar nişan konusundan dolayı anne ve babasına karşı isyan bayrağı çekmekle meşguldü.

Şirkette ve aile içinde neler yaşadığını bilmiyordum, ki sorunca cevapta alamıyordum, ama ne zaman kameranın bozuk görüntüsünün ardından yüzünü görsem, yorgun, bitkin ve çökmüş oluyordu. Parmaklarımın arasına alıp hunharca sıkıştırmak istememe sebep olan tombul yanakları, onu her görüşümde biraz daha zayıflamış görünüyordu. En kötüsü de, yorgunluğunu bana asla belli etmek istemeyerek, görüntülü konuşmamız boyunca beni güldürmeye çalışıp, gevezelik ediyordu. En çok canımı yakanda, buydu.

Ball//baekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin