Bölüm Dört

3.9K 323 59
                                    

Beyaz çoraplı ayaklarıma bakıyor, karakolda olduğumu Kyungsoo'ya nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Chanyeol'ü kurtarmak içindi dersem ilk önce kıçımdan kızmış demir sokar, ardından neden dışarıda olduğumu sorduğunda Sehun'un durumunu anlatırsam ve biricik bambisinin yaban ellere atıldığını duyarsa, içimdeki kızmış demirle bana kadın kıyafetleri giydirip podyum yürüyüşü yaptırırdı. Yalan söylersem anlardı, cevap vermekten kaçınsam ırzıma bile geçer, yine de cevabı alırdı, kendimi öldürsem mezarımı kazıp beni geri diriltir ardından kendi deşip geri özenlice mezara geri koyardı. Ne yaparsam yapayım, her şekilde bana alttan üstten girecekti!

Sıkıntıyla öfledim. O sıradan kapı açılıp polis memuru, ardından da yüzü bandajlı ve eli alçıda Chanyeol odaya girdi. Polis memuru karşımdaki masaya oturdu, Chanyeol yüzüme bakmayarak yanımdaki sandalyeye yayıldı. Bacaklarını açmış, bakışları umursamazca oda da geziniyordu. İnsan bir döner, teşekkür eder dimi Allah'ın ayısı! Ben onun için o kadar uğraşmışken, hatta ilk öpücüğümü bile almasına izin vermişken, onun böyle davranması bam telime dokunmuştu. Madem o böyle sikikçe davranıyordu, o zaman benim de davranmam bir sorun teşkil etmezdi, değil mi?

Başımın etrafındaki cingil belsli terlikleriyle onlarca Kyungsoo dönüyorken, sinsice gülümsedim. Sandalyemi belli etmeden biraz onunkine yaklaştırdım, biraz bekledim, ve hemen sonra dirseğimi alçıdaki koluna geçirdim. Attığı çığlık, içimdeki kötü kadına kahkahalar attırmıştı. Kaç saatten bu anı kolluyordum mk, karakola geldiğimizden beri o kadar göt gibi davranıyordu ki, aklımda oluşan Kyungsoo asıllı işkence fikirlerinden en acısızını uygulamak için ortamı kolluyordum, kabul

"Neden vurdun?" dedi bana sinirlice dönerek.

"Sen sor diye." Umursamazca omuz silktim.

"Namussuzluğun bu kadarı-"

"Ulan gerizekalı, namussuz olsam seni orda bırakıp gebermeni seyrederdim, ama nasıl unuttum, beyefendinin götü arşa kadar çıkmış, kimse ona dokunmasın, kimse bir şey demesin, dağları ben yarattım pozisyonundaydın dimi sen-"

"Doğru konuş-"

"Konuşmazsam ne olur, yüzündeki bantları götüme mi yapıştırırsın-"

Tam ağzını açmış, konuşacaktı ki polis memurunun yüksek sesi ikimizinde yerimize sinmemize neden oldu.

"Yeter lan!" dedi kıpkırmızı kesilerek, "Geldiğinizden beri ortalığı birbirine kattığınız yetmiyormuş gibi, birde ergen kavganızı dinleyemem!"

İkimizde aynı anda birbirimizi gösterip 'O başlattı!' diye bağırdık. Polis memuru ellerini yukarı kaldırıp, "Beni mi sınıyorsun anlamadım ki ben, ya sabır..." diye mırıldandı.

Adam cidden tırlatmış görünüyordu, her an düğün arabalarının peşinden sırf paralı zarflar için öküzce koşan çocuklar gibi üstümüze atlayabilirdi, aslında atlasa belki daha karlı çıkabilirdim. Böylece Kyungsoo'nun azabını çekmemiş olarak, huzur içinde mefta olurdum. Ya da ben en iyisi bok kokulu tuvaletlere gidip, aynaya üç kere 'Bloody Mary' diyeyim, korkunçlu kadın gelince de azcık beni hırpalamasına izin verir, sonra da onu en boklu kabine kilitleyip kaçayım. Hem hastanede birkaç gün geçiririm, hem de birini o bok kokusuna hapsetmenin zevkini çıkarmış olurum.

Memur bana seslenirken içimdeki hesaplaşmayı sonradan gözden geçirilecekler kutuma attım ve dikkatimi hafif kelleşmeye başlamış, fakat hala yakışıklı olan orta yaşlı adama çevirdim.

"Yavrum, güzel çocuğum, eğer bana olayı anlatmazsan, sizi büyük bir zevkle eşcinsel kodeslere götürürüm, genç yaşınızda harcanırsız valla."

Ball//baekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin