Yüzükler media da *-*
***
"Evleneceksiniz." dedi Sung Min duygu barındırmayan yüzüyle. "Lise bittiği anda, altınızda evleneceksiniz. Aksi takdirde anneleriniz olarak hayatta izin vermiyoruz."
Şuan hunharca gergindim. Biz filmlerdeki gibi eğlenip coşacağımızı sanırken, daha bir kaç kilometre gitmeden etrafımız sarılmış ve yaka paça buraya geri getirilmiştik. Halbuki daha biralarımızı içip şarkılar söyleyerek gecelere akacaktık. Her şey koca bir yalanmış...
En kötüsü de, altımızın anneleride karşımızda dizilmiş bize şeytancıl bakışlar atıyordu. Benim annem ve Kyungsoo'nun annesi, bize kaş göz işareti yapıp ayakkabılarını okşuyordu. Luhan'ın annesi, azıcık olaydan bi haberdi. Luhan ne kadar cinse, annesi de o kadar saftı ama çok iyi kadındı. Bayan Oh ve Bayan Kim bize hoşnutsuz bakışlar atıyor, yerlerinde kıpırdanıp duruyordu. Sung Min, özellikle benim gözlerimin içine bakarak konuşuyordu ve bu gerginlikten yellenmek istememe sebep oluyordu. Gerginken yellenmem tamamen genlerimin suçu.
Ve evlenme meselesi... Ya evlenecektik, ya evlenecektik. Başka türlü birlikte olmamıza kimse izin vermiyordu. Chanyeol, Kai ve Sehun, hatta Luhan'da bile o konuda bir sıkıntı yoktu. Ama Kyungsoo ve benim gibi özgürlüğüne düşkün insanlar için bu biraz korkutucu geliyordu.
"Evlendikten sonra ne olacak?" Kyungsoo gergince sormuştu.
"Chanyeol, Kai ve Sehun şirketin başına geçecek. Küçüklüklerinden beri eğitilselerde, tekrar kısa bir öğrenme döneminden geçecekler. Ve siz üçünüz," dedi Sung Min uzun parmağıyla bizi işaret ederek. "Sizin işinizde kolay olmayacak. Sosyete dünyası hakkında her şeyi öğreneceksiniz, bir sürü kural ve bilgileri öğrenmek zorundasınız, nasıl konuşulacağı, davranılacağı, hatta dinleyeceğiniz hakkında dersler alacaksınız. Büyük bir şirketin sahibinin eşi olmak hiç de kolay değildir, çocuklar. Sıkı çalışmak ve kendinizden ödün vermek zorundasınız. Eğer tüm bu şartları kabul ediyorsanız... Eh, önünüzde kendinizden başka bir engel kalmamış demektir."
Tam anlamıyla dinlerken yorulmuştum. Sevdiğim kişiyle beraber olmanın bu kadar zor olacağını bilseydim, başta Chanyeol'un yüzünü görmez, kokusunu duymaz, hatta onun olduğu ortamda bile bulunmazdım böylece fakir hayatımda boğularak can verebilirdim. Yani, belki ucundan Chanyeol'u görme ödülünü kendime verirdim. Minicik, şöyle ufacık bir kare. Sonuçta her insanın hayatında bir kere görmesi gereken bir yüze ve bedene sahipti. O böyle ponçikse burada benim suçum neydi yahu?
Soo'nun beni dürtmesiyle irkilerek kendime gelmiştim. Şaşkınca suratına bakarken, o kafasıyla yan tarafını işaret ediyordu. Dudaklarımı ısırarak başımı yana doğru hafifçe eğdim ve Sehun, Kai ve Chanyeol'un sorgu dolu bakışlarıyla karşılaştım. Her şey çok stresliydi, üstümdeki baskının, omuzlarımdaki yükün ağırlığı nefesimi kesecek gibi hissediyordum. Göğsüm daralıyordu ve karar vermek hiç olmadığı kadar zor geliyordu. Aslında vereceğim tek bir cevap vardı, bunu bilmeme rağmen geleceği düşünmekten kendimi alamıyordum. Ya aramızdaki aşk biterse? Ya sevmezse beni? Katlandığım bütün şeyler boşa çıkarsa? Evlilik.... bizi bitirirse?
Odanın bir köşesinde durmuş, güven ve şefkat veren babannemin gözlerine baktım usulca. Konuşmuyordu, ama açık kahve gözleri her şeyi anlatıyordu aslında. Kararı bana vermiş, ne seçersem seçeyim sonuna kadar destekleyeceğini bağırıyordu sultanımın gözleri. Birden, aklımda bir görüntü çakıverdi. Küçükken, onun dizine yatıp aşkın ne olduğunu sormuştum. Ensemi kaplayan uzun saçlarımdan ellerini geçirerek, "Güvensizliktir." demişti. "Ne olacağını asla bilemezsin, ama buna rağmen aşkına güvenerek devam etmek istersin. Çünkü aşk, buna değer."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ball//baekyeol
Fanfiction"Hiç tahmin edemedim güzel gülümsemene bu denli aşık olacağımı." "Bu gülüşün sebebi sensin. Neden şaşırıyorsun ki?" #Tüm hakları saklıdır#