Bölüm On Beş

2.1K 201 173
                                    

+70 olmasını kimse zaten beklemiyordu ajdgsjhd Ben de eğer yazamazsam '+70 Olmadı kiiii!!' diye gerçek bir neden sunmak için öyle bir sınır koymuştum ama şaşırtıcı bir şekilde yazdım. Yine de beğenin lan, yazma isteğime iyi geliyor ona göre *kaşlarını kaldırır ve sırıtır* :DDD


***


Okulun çatısında, altımız bir daire oluşturmuş, ustaca birbirimizden gözlerimizi kaçırıyorduk. Kyungsoo şu ana kadar çoktan patlar diye düşünsemde, suçlu olduğunu bildiğinden olsa gerek, en çok o yerinde büzülüyordu. Luhan beton taşlardaki çıkıntıları eliyle çiziyor, kafasını kaldırmamakta inat ediyordu. Bense mal gibiydim, iki saattir balkonun betonuna konan güvercinle bakışıyorduk. Yollu olan güvercindi, beni gördüğü anda kıçını betona yaymış, ifadesiz gözlerini gözlerimden çekmemekte direnmişti. Hayvanın anormali bile bana denk geliyordu işte. Mükemmel.


Velhasıl kelam, hepimizin ortak noktası şuydu: Her beş saniyede bir şuan burada olmamızın sebeplerine 'Sen bittin olom, çıkışa gel oç!' bakışları atıp, Kyungsoo büzüşmesine, Luhan betonuna, bende güvercinimle yaşadığım sevişmeye geri dönüyordum. Onlarda açıkçası pek sikliyor gibi durmuyorlardı. Tek yaptıkları birbirlerine bakıp sırıtmaktı. İşte şeytan tam o anlarda bana fısıldıyordu, al şu güvercini diyordu, tut ağızlarına, güvercin içindeki kötülükleri party hard müziği eşliğinde salarken, bu geri zekalılarda ağzına sıçılmak küfrünün gerçek manasını öğrensinler. Ama işte üşeniyordum, yoksaaa...


O değilde bu işte benim suçum yoktu aslında. Chanyeolle sevgili değildik. Evet, üç kere öpüşmüş, azıcık oynaşmış, birazda elleşmiş olabilirdik ama ortada herhangi resmi bir teklif olmamıştı. Olsaydı da kabul etmezdim zaten. Chanyeol'e karşı platonik duygularım hala yerli yerinde olmasına karşın o dandik kitaplardaki dandik başkahramanların yaptığı gibi hormonlarıma yenilmemekte kararlıydım; Chanyeol tehlikeliydi ve beni kıracaktı. Ve ben kırılmak istemiyordum, kırılırsam bir daha toparlanamamaktan, bir daha sevememekten korkuyordum. 


Derin bir nefes aldım. Günün sonuna kadar böyle devam edemezdik, kimsede ilk konuşan olmaya pek heves atmıyor gibiydi. Suçsuz olduğum için, ilk konuşmayı ben başlatmalıydım. 


"Ehe-ehe... Imm... Ne kadar güzel bir gün değil mi? Güneş falan.."


Çok mütiş bir konuşmacıyım. Teşekkürler teşekkürler, beni sizler yarattınız.. *selam verme emjojisi*


Kai yüzünü buruşturarak, "Güneş mi?" dedi. "Güneşin tek yaptığı sıcaklığıyla bizi sikmek."


Kyungsoo eğilip bacağını cimcikledi Kai'nin. "Az sonra göreceksin asıl sikilmeyi."


"Niye cimcikledin şimdi yaa?!!"


"Sus Kai, konuşma Kai, terlikle girişicem sana Kai!" dedi Kyungsoo. Gözlerinden alev fışkırıyordu sanki, bir an gözlerinin yansımasında kaşlarını iki kere kaldırıp sırıtan bir ejderha gördüğüme yemin edebilirim. "O bahçede yaptığınız şey neydi öyle? Bizim nasıl hissedeceğimizi düşündünüz mü hiç hayvan herifler!"


"Nasıl hissedeceğinizi düşündüğümüz için öyle bir şey yaptık zaten." Sehun gururla gülümsedi. "Sevindiniz, değil mi?"

Ball//baekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin