~Yokuşların sonunda yok olmuşlar varmış, bilseydim nefes nefese koşmazdım~
Gerçekten aklım nerdeydi? Ceketimi restauranta bıraktım üstüne bir de anahtarım cebimdeydi. Tüm kapıları da sıkı sıkı kapatmıştım. Bu saatte çilingir de gelmez.
Cebimden telefonu çıkarıp Hoseok'u aradım. "efendim hyung" ilk çalışta açmıştı. "Hobi benim ceketim restaurantta kalmış ordaysan getirebilir misin?"
"getiriri- ah ben çıktım çoktan hyug eve bile geldim. Namjoon oradaydı Jin hyungu bekleyecekti." gözlerimi devirdim. "tamam Hobi iyi geceler" telefonu kapatıp Namjoon'u aradım. "efendim hyung" hemen kısaca ona da istediğimi söyledim. "hyung Jin bana ceza verdi biraz sinirlendirmiş olabilirim de ben burdan biri ile gönderirim şimdi olur mu?" kabul etmekden başka bir şansım yoktu. "tamam olur" telefonu kapatıp bahçeye çimenlerin üstüne oturdum.
Ne kadar oturdum bilmiyorum. Öylece yıldız kaymasını bekledim. En sonunda bir yıldız kayınca gözlerimi kapayıp "bir daha hiç gitmesin. Gitmesin ki onu affedeyim" dedim. Gözlerimi açtığımda karşımda bana bakıyordu. "senin ne işin var burda?" şaşkınlıkla sorduğum soru üzerine kıkırdadı. Oturduğum yerden kalktım. "ceketini unutmuşsun bende getireyim dedim iyi yapmış mıyım?" hayır Yoongi gülme, sırıtma, ciddi dur. "Namjoon birini yollardı zahmet etmişsin buraya kadar" omuz silkti. "e bi kahveni içelim o zaman" benim onu eve davet etmem gerekirken o beni evime davet etmiş gibi bir şey olmuştu..
Jin hyung, Namjoon ve Hoseok'dan başka kimseyi almadığım eve onu almıştım. Yine bana bir şey yaptırmıştı. Önceden onlar da evime gelmezdi. Gelse de girmezlerdi. Jimin'den sonra evimde bile kaldıkları oluyordu. "Holly beni unutmuş sanırım sadece bakıyor uzaktan." kahveyi önüne koyarken Holly'e baktım. "hayır unutmadı. O da küs sana." gözlerime baktı. "neden küs?" kahvemden bir yudum aldım. "biz ayrıldık. O da senden uzak kaldı." ayağa kalkıp Holly'nin yanına gitti. Korkusunu yenmişti anlaşılan. "oğlum ben seni bırakmadım ki." önüne bağdaş kurup oturdu. "baban ile küstük. Aslında o bana küstü. Ben seni bırakmadım." onu sevmeye başlayınca da Holly affetmişti sanırım onu. "beni çokca özle ve babana söyle tamam mı eskisi gibi dolaşırız üçümüz" ne kadar fısıldıyarak dese de duymuştum ben.
"kuzenin zaten şirketi sana devredecekti değil mi?" sorduğum soru ile Holly'i sevmeyi bırakmış bana bakmıştı. "aslında şirket başından beri benimdi. Sadece kuzenim yönetiyormuş gibi görünüyordu." tekrardan yanıma oturdu. "neden araştırdığımız zaman kuzen olduğunuz çıkmadı?" gözlerini gözlerime dikti. "çünkü öz kuzenim değil biz kuzen gibi büyüdük. Ama sadece soyadlarımız aynıydı. Amcam himayesine almadan büyüttü onu." onu başım ile onayladım.
"Yoongi bizim gerçekten de geri dönüşümüz yok mu?" var Jimin var.. Olmaz olur mu? "kalbim Jimin. Kalbim seni affetsede ben affedemiyorum. Beynim, zihnim, düşüncelerim ya da bedenim affedemiyor. Bu yüzden olmaz. Unut beni. Benim seni unuttuğum gibi unut beni." gözünden süzülen bir damla yaşı silmek istedim. Ama yapamazdım. Şuan beynim ve kalbim büyük bir savaşın içindeydi. "hani beni seviyordun hani hep sevecektin. Daha 2 saat önce dedin bunu bana Yoongi. Şimdi gelip bana unut beni nasıl dersin! Unutan bir insan sevmez Yoongi." onu başım ile onayladım. "Ben seni unuttum Jimin seni unutamayan kalbim ve beynim kalbimi susturuyor. Lütfen artık gider misin?" bir şey demeden hızla kapıyı çarpıp çıktı.
Onun çıkması ile kalbim büyük bir isyan etmiş gözyaşlarımı özgür bırakmıştı. Kafamı koltuk başlığına yasladım. Bir süre tavanı izledikten sonra kalkıp duş alıp yattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Minutes Please
FanfictionMin Yoongi sakince toplantı için elindeki dosyayı incelerken masasına oturan Park Jimin'in bir yardım istemesi ile hayatının nasıl değişeceğini bilemezdi.. Başlangıç: 03.02.2023 Bitiş: 19.03.2023 #5 - yoonminforever