5 Minutes Please

2

Haftada 2 bölüm olarak düşünüyorum şimdilik yani belki sonra değiştirip bölüm sayısını arttırırım...

Iyi okumalar😊

.
.
.
.
.
.

~ Her şey küçük bir cinnete bakar ~

Sabah rutin işlerimden olan sporumu yapıp duşumu alıp kahvaltımı ettim. Ardından arabama binip holdinge gittim.

Kapının önünde Jimin ve bir adamı gördüm. Jimin'in kolunu tutmuş bir şeyler diyordu. "Jimin" yanına adımlarken seslendim. "Yoon" ıy yoon mu o ne be "bu arkadaş kim?" deyip Jimin'in kolunu adamdan kurtardım. "eski bir arkadaş sevgilim" deyince dün beni zor duruma sokmasına sebep olan olay geldi aklıma.

Elimi Jimin'in beline koydum. "o zaman odama gidelim gel" tam adım atacakken adam kolumu tuttu. "Jimin ile konuşacaklarımız var sen git odana" dudağım yana kayarken kolumu çektim. "konuşacak bir şeyiniz mi var Jimin" deyip Jimin'in gözlerine baktım. Onun cevap vermesine izin vermeden "bende öyle düşünmüştüm" deyip holdinge doğru adımlarken arkadan gelen sesle durdum.

"ne yani aşka inanmayan Min Yoongi birden aşık olmuş öyle mi?" ona döndüm. "sana bir şey mi kanıtlamamız lazım?" bize doğru adımladı. "bak şuan sevgilimin belini tutuyorsun ve ben bu yalana hiç inanmadım güzel denemeydi Jimin"

Ona sinirle baktım. Jimin kolumu sıkınca ona döndüm. Ardından hiç düşünmeden dudağımı dudağına yasladım. Hafif hareketlerle alt dudağını emmeye başladım.

Aklıma gelen şeyle ben ne yapıyorum deyip ayrıldım. "şimdi siktir git bir daha da Jimin'i rahatsız etme" Jimin'in elini tutup odama getirdim. O sırada bütün gözler bizdeydi. "ne hakla beni öpersin" diyen Jimin'e sinirle döndüm. "bunun sorumlusu sensin dün gelip masama oturmasaydın seni öpmezdim ve birazdan da haberlere çıkmak zorunda kalmazdık! Bir gecede hayatımı mahvettin be!" beni itip o da bağırmaya başladı. "ben sana sadece 5 dakika yardım et dedim! Gel öp demedim! Sessizce onu duymadan içeri girsek bitecekti ama sen beni öptün! Hemde izinsiz!" ona doğru adımlayınca geri geri gitmeye başladı.

Masaya yaslanıp yutkundu. Ellerimi yanına koydum. "bana bir daha bağırma. Sana yapmaman gerekenleri anlatıcam proje bittiğinde de hayatımdan defolup gideceksin" ellerini göğsüme koyup beni itmeye çalıştı. "çekil şuradan" ona daha çok yaklaştım. "sakın dediklerimin aksini yapma Park şimdiden uyarıyorum seni"

Ondan uzaklaştığımda aynı şekilde duruyordu. Hızla odaya dalan Hoseok'a baktım. "Sen naptın hyung! Tüm haberlerde sen ve!- bu kimse o var" sonradan sesini kısmıştı. Ardından yanıma gelip elindeki telefonu gösterdi. "Hoseok Namjoon'u da al toplantı odasına geçin." gözlerini devirip odadan çıktı.

Jimin'e kurallarımı saymaya başladım. "Bir benim sözümden çıkmayacaksın. İki itiraz etmeyeceksin. Üç hiçbir arkadaşın ya da akraban bu oyunu bilmeyecek" kollarını göğsünde birleştirdi. "en yakın arkadaşlarım bilecek sadece iki kişi" gözlerimi devirdim. "sadece iki kişi neyse dört giyimine, oturuşuna, konuşmana dikkat et başka biri varsa ortamda dibimden ayrılma beş bana bağırmayacaksın" beni başı ile onayladı. "bitti mi?" onu elinden tutup çekiştirmeye başladım.

"bana taşınacakasın" odadan çıktığımızda söylediğim şey ile durmuştu. "olmaz!" çalışanlara göz gezdirince bizi izliyorlardı. Onlara baktığımı görünce hemen işlerine döndüler. "kural iki itiraz yok kural beş bağırma yok"