18

58 10 0
                                    

~Bu şehri terkediceksem eğer o otogarda son sarıldığım kişi olmanı isterdim~

Her şey hazırdı. Burdaki işlerimi 2 hafta içinde toparlamıştım. Arkadaşlarımla çokca vakit geçirmiştim ve Jimin'i bol bol izlemiştim. Yeni gelen işleri ben almayıp Jimin'e yönlendiriyor olmam çocukları şüpheye sokmuştu. Onların gidiceğimi bilmesi lazımdı. Sabah uçağım vardı ve onları böyle bırakıp demezdim. Yemek yerken çubuklarımı bırakıp şarabımdan bir yudum aldım. "beyler size bir şey söylemem lazım." üçü de bana dikkatle bakarken yutkundum. "Ben sabah gidiyorum" üçü de birbirine baktı. Ardından gülmeye başladılar. "Bak bu Jin hyungun esprilerinden daha kötüydü ama güldürdü." deyip başını sağa sola sallayan Hoseok'a baktım. "şaka değil"

Çok büyük bir tepki vermişlerdi doğal olarak. Bunun sonucunda da konu tartışmaya gitmiş en sonunda masada bir başıma kalmıştım. Tıpkı yarından sonra olacağım gibi. Eve gidip kalan birkaç parça eşyamı da toplayıp kendimi koltuğa attım. Holly ağzına tasmasını alıp yanıma gelmişti. "Jimin'e mi gidelim?" oturup kuyruğunu sallamıştı. Onu onaylayıp tasmasını takıp çıktık.

"Hyung noldu?" onu aramış evinin oradaki parka gelmesini söylemiştim. "Holly seni görmek istedi." dediğim şeyle gülümseyip Holly'i kucağına alıp sevmeye başladı. Gideceğimi onun da bilmesi lazımdı ama bana gitme derse kalırdım. Bunu çok iyi biliyordum. Saatlerdir yürüyorduk. "hyung sen iyi misin?" onu başımla onayladım. Üşüdüğünü düşünüp üstümdeki ceketi ona verdim. Teşekkür edip giyindi. Jimin'in evine kadar yürümüştük. "güzel bir geceydi Yoongi. Teşekkür ederim" ona gülümsedim. Son bir sarılma bir şey kaybettirmezdi diye düşünüp ona sıkı sıkı sarılıp kokusunu çaktırmadan içime çektim. "iyi geceler Park Jimin" deyip ona buruk bir gülümseme sundum. "iyi geceler Min Yoongi"
o apartmana girince biz de arabaya doğru yürüdük.

Son kez arkadaşlarımın yanına gitmek istesem de sadece mesaj ile havaalanına gideceğimi bildirdim. Bir umut gelirler son kez görmek için diye düşündüm. Ama bana kızgınlardı gelmezlerdi.

Jimin'den

Sabah Hoseok hyungun telefonu ile uyanmıştım. "efendim hyung" deyip gözlerimi kapattım. Dün geceyi düşündükçe Tae ve Kook ile dans etmiş eğlenmiştik. Ve bu yüzden de geç yatmıştık. "Yoongi hyung gidiyor" duyduğum şeyle gözlerim açılmış hemen doğrulmuştum. "Ne? Nere gidiyor?" gözlerimin dolmasını engelleyememiştim. "Londra'ya gidiyor şuan havaalanına gidiyor Jimin onu bir tek sen durdurabilirsin" hemen yataktan kalkıp arkadaşlarımın yanına adımladım. "Biz şimdi yanına gidiyoruz sende gel" onu onaylayıp telefonu kapattım. Hemen arkadaşlarımı uyandırıp hazırlanırken de onlara olayı ağlıyarak anlatmıştım. Aşağı inince onları beklemeden kendi arabama binmiştim. Onlar da kendi arabalarına binip beni takip ettiler.

Gittiğimizde içeri girmek üzere olan Jin hyung, Namjoon hyung ve Hoseok hyunga seslendim. Taehyung ve Jungkook ile koşarak yanlarına gittik. "Bildiğim kadarıyla özel uçakla değil normal uçakla gidicekmiş. Hızlı olmalıyız" diyen Namjoon hyungu onaylayıp içeri girdik. Hepimiz bir yere dağılmış onu arıyorduk. Artık gücüm kalmamıştı. Tekrar buluştuğumuzda duyduğum anons ile yıkılmıştım. "Londra uçağımız kalkmıştır." o gitmişti. Durduramamıştım onu. Bitti her şey..

Set me free pt. 2 çok iyiiii delirdim resmen açıkcası slow bir şey bekliyordum asla bunu beklemiyordum

5 Minutes Please Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin