17

71 11 4
                                    

~Haklı haksız boşver de sen beni avutulmamış çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlattın~

"Yoon iyi misin? Noldu?" içimdeki sinir yerini ağlama isteğine bırakmıştı. Ondan sonra çok değişmiştim. Duygular karmaşası içinde delirmiştim resmen. Gülerken birden ağlar, sinirliyken birden sakinleşir içimde bir ağrı olurdu. Her duyguda anında başkasına geçerdim. "hayatımdan siktir olup gitmen için ne kadar vermem lazım! Hayatımın içine sıçtın! Tam eski halime dönmek üzereyken tekrardan girdin hayatıma! Daha benden alamadıkların mı var!? Al onları da al işimi arkadaşlarımı dostları hepsini de al! Sonra da siktir ol git hayatımdan!" bana dolu gözlerle bakıyordu. Şuan bütün herkesin bizi duyduğuna emindim.

"Sen beni öldürdün Park Jimin. İçimdeki çocuğu, içimdeki duyguları hepsini öldürdün. Bir bedenim kaldı. Al onu da benden. Çok yoruldum anlıyor musun? Tam toplandım dedim. Geçti hepsi dedim tekrar çıktın karşıma. Karşıdan herkes için çok güçlü görünüyorum değil mi? Bir gecede sevdiğimi, ailemi, güvenimi, inancımı her şeyimi kaybettim ben. Delirdim ben Jimin. 13 yaşında bıraktım ağlamayı. O günden beri bir kez bile ağlamadım. Sen hayatıma girdin ve beni dağıttın. Senden sonra o kadar yılın acısını çıkarmak ister gibi gözyaşlarım firar etti." az öncenin aksine çok sessiz konuşmuştum. Gözümden akan yaşları Jimin silene kadar farketmemiştim bile.

"Yoongi. Lütfen ağlama. Söz veriyorum hepsini unutturucam sana. Biticek hepsi. Ben çok pişmanım. Gel bir yere gidelim. Her şeyi anlatayım. Neden böyle bir şey yaptım anlatayım sana." akan gözyaşlarını sildim. "Jimin ben bir daha aynı şeyleri yaşıyamam" başını iki yana sallayıp beni reddetti. "yaşamayacaksın" gülümsedim. "seni bir daha kaybedemem bunu kaldıramam anlıyor musun?" beni yine başı ile reddetti. "kaybetmeyeceksin" ondan bir adım uzaklaştım. Tam bir şey diyecekken Namjoon ve Hoseok içeri girdi. Herhalde Jimin'i öldürdüğümü düşünmüşlerdi uzun bir süre ses gelmeyince.

"Hyung iyi misiniz?" üçüne de göz gezdirdim. Onları başımla onayladım. "Ben bugün evde çalışsam iyi olur" hızla eşyalarımı toplayıp çıktım. Eve gidince bir bardak ile viskimi alıp bahçeye çıktım. Jimin gittikten sonra yıldızlar benim dert ortağım olmuştu. "Ne yapmalıyım? Jimin gidecek gibi değil. Ben mi gitsem?" gökyüzünde gözümü gezdirdim. Ardından evime çevirdim. Ve bahçeye. Yanıma gelen Holly'i sevdim. "Ne dersin oğlum gidelim mi?" sinirle havlamış tişörtümü ısırmıştı. "gitmeyelim mi?" yanıma oturdu. Bir yıldızlara bir de Holly'e baktım. "Gel bir anlaşma yapalım. 5 dakika içinde bir yıldız kaymazsa kalıyoruz ama kayarsa gidicez tamam mı?" beni anlamış gibi yıldızlara baktı. Dördüncü dakikada bir yıldız kaymıştı. "gidiyoruz oğlum"

5 Minutes Please Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin