7

94 15 7
                                    

~Sen menekşe kokulu bir melek ve ben bir aptal~

"ne diye bu kadar içtin ki" sadece onu dinliyor ve bana kahve hazırlamasını izliyordum. "Jimin kahveyi boşver uyuyalım."ayağa kalkıp kolunu tuttum. 50 defa dememin ardından pes edip bana yardım etti. Odama gelince beni yatırdı. Dönüp gidecekken kolunu tuttum. "gitme" onu kendime çekip kucağıma düşmesini sağladım. "hyung napıyorsun?" onun sorusunu es geçip dudaklarına kapattım kendimi. Karşılık bekledim. Bir karşılık gelmeyince tam çekilecektim ki kollarını boynuma doladı. Gerisi bende yok.. Buraya kadar da hayal meyal hatırlıyorum.

Gözlerimi kollarım arasındaki beden ile açtım. Çok masum uyuyordu. Ona gülümsedim. Ama aklımdaki sorunun cevabını tahmin edince gülmem solmuştu. 'neden çıplaktık biz?' yok ya yapmamışızdır. "günaydın Yoongi" deyip bana gülümseyen yüze dikkatle baktım. "günaydın Jimin dün gece ne oldu?" sorum karşısında gözleri dolmuştu. "hatırlamıyor musun?" başımı iki yana sallayarak onu reddettim. "en son seni kendime çekip kucağıma oturttum sonra öpüştük gerisi bende yok" derin bir nefes alıp benden uzaklaştı. "gece bana ne kadar sarhoş da olsan bu geceyi unutmayacağını söylemiştin." yatakta dikleşip ona baktım. "seviştik mi?" beni başı ile onaylayınca sinirlenmiştim. Bu sinirim ona değil kendimeydi tabi ama büyük bir aptallık ettim..

"Jimin delirdin mi sen!? Ne diye durduramadın!?" kendime olan sinirimi ondan çıkarmış daha çok kırmıştım. "ne yani ben mi suçluyum şimdi!? Kusura bakma ama olan bana oldu Min Yoongi! Sen kendin yaptın bunu! Beni kucağına çekip birden öpen de bu hale gelmemizi sağlayan da sensin ne kadar durmamızı sarhoş olduğunu sabah hatırlamayacağını söylesem de sen bana bu geceyi unutamam ben dedin!" beline çarşafı sarıp kapıya yöneldi. Ben sadece onu izliyordum. "özür dilerim Min Yoongi sana güvendiğim için"

Holding'e gelince elini tutmaya çalıştım ama elini hızla çekip masasına geçti. Bende kendi odama geçtim. Kendimi nasıl affettireceğimi düşünüyordum. Aklıma gelen fikirle asistanımı çağırdım.

Odama elinde çiçekler ile giren Jimin'e baktım. Mutluydu. Ona gülümseyip ayağa kalktım. "çiçekler için teşekkür ederim" kaşlarımı çattım. "ne çiçeği?" elindeki çiçeği yüzüme tuttu. "notun da çok güzeldi." çiçeği elinden alıp masaya koydum. Elimi beline yerleştirdim. "ne notu ne çiçeği Jimin noluyor?" elini boynuma çıkardı. "hadi ama Yoon oyun oynama benimle" ondan ayrılıp çiçekteki notu elime aldım. "sen menekşe kokulu bir melek ve ben bir aptal. Bebeğim sana iki şey söyleyeceğim. Birincisi bana en değerlimi unutturan ve artık onunla ortak olarak en değerlilerim olansınız. İkincisi bana aşkın ne olduğunu gösteren ilk kişisin" notu masaya attım. "Kim bu Jimin?" sesimi sinirli tutmaya çalıştım. "o sen değil misin?" başımı iki yana salladım. "ben sana çiçek göndermedim." eline çiçeği ve notu alıp odadan çıkacakken "ben sana yeni bir başlangıç gönderdim Jimin." demem ile bana döndü. "Ne demek bu şimdi." ona gülümseyip yanına adımladım. Elindeki çiçeğin izin verdiği kadarıyla elini tuttum. "sen şimdi çık nere gidiyorsun bilmem ama git akşam 5 da seni almaya geleceğim. Hem bavul hazırla hem de kendin hazırlan." dudağına kısa bir öpücük kondurdum. "bavul mu?" sorusu ile onu başımla onayladım. "Bana da hazırlarsan sevinirim"

5 Minutes Please Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin