~Seninle olmak, evimde olmak gibi. Onca kalabalığın arasında yerini bildiğim tek şeysin~
Diğerlerinin yanından hızla ayrılıp arabama bindim. Onları atlattıktan sonra Yoongi'nin evine doğru giderken duran bir arabaya arkadan vurmuştum.
"Kör müsün lan!? Koskocaman kırmızı yanıyor!" arabadan inip bana bağıran adamı umursamadan arabaya baktım. "özür dilerim" tabiri caizse sesim götüme kaçmıştı. Bunu anlayan adam daha da üstüme gelmeye başlamıştı.
"Noluyor lan! Sen kime bağırdığını sanıyorsun!?"
Arkamdan gelen sesle şok olmuştum.
Yoongi'den
Gidememiştim. Kalbim ne kadar saçma olduğunu belli eden acı okları saplarken beynim de bu kez kalbim ile bir olmuş dönmem gerektiğini söylüyordu. Hem Jimin'i bir kez daha kaybetmeyi göze alamazdım. Bu kez dayamazdımda. Hem tek Jimin değil arkadaşlarımı da kaybedecektim. Buna cesaret edemeyip uçak kalkmadan 5 dakika önce inmiştim. Evime giderken yolda kaza olduğunu gördüm. Ufak bir şeye benziyordu o yüzden karışmayı düşünmüyordum ama arabadan inen bedeni görünce hemen sağa çekmiştim.
"Noluyor lan! Sen kime bağırdığını sanıyorsun!?" adam biran affalmıştı. "Beyefendi siz işinize bakın bu bizim aramızda olan bir mesele" sinirle gülmüştüm. "sevgilime kimse bağıramaz. Özür dile!" Jimin transa geçmiş bir şekilde bana bakarken onu kontrol edip elimi yüzüne koydum. "iyi misin bebeğim?" yüzüme yediğim tokat ile yüzüm sola kaymıştı. "aptal! Öylece gidicek miydin!? Haber bile vermeden!" onu kendime çekip sarıldım. "Git arabama otur hadi konuşuruz bunları" beni itip sinirle arabama bindi. Adama dönüp kartımı verdim. "masrafları raporlayıp gönderirsin" deyip Jimin'in arabasından telefon cüzdan ve anahtarı alıp arabama geçtim.
Eve gidene kadar sadece sinirli solumasını duyuyordum. Holly de sessizce arkada bize bakıyordu. Eve girdiğimizde bağırmaya başladı. "Beni öylece bırakıp gidecek miydin!? Tamam aptalım bir hata yaptım ama bir kere beni dinledin mi!? Hayır! Bir kere dinlesen bana hak verebilirdin! O kadar lafına rağmen ben gururumu çiğneyip yanına geldim! Ama sen gidiyordun! Niye gitmedin gitseydin ya!" evet haklıydı. Suçluydum ama sonuç olarak gitmedim.
"Jimin sonuç olarak buradayım gitmedim." gözlerime baktı. Ardından bir tokat daha. "Beni hiç mi düşünmedin? Neden dün söylemedin?" sesi kısılmıştı. "söylersem gitme diyecektin. Ve ben kalacaktım" gözünden akan yaşları sildim. "yani gidicek misin?" onu reddettim. "gidemem, gidemiyorum da." onu kendime çekip sarıldım. Yüzünü boynuma gömüp ağlamaya başladı. "kalbimin yarısı burdayken nere gidebilirim ben" saçını koklayıp öptüm. Sakinleştiğinde onu kendimden ayırdım. "bugün farkettim ki ben seni tamamiyle affetmişim." elini tuttum. "Jimin ben baştan başlamaya hazırım." yutkundu. Gözlerime baktı. "tekrar gitmek istemeyeceğini nereden bilebilirim?" ona gülümsedim. "bir gün gidicem." tam elini çekicekken sıkıca tuttum. "ama yanımda Holly, kocam, çocuklarım, arkadaşlarım da gelicek." daha fazla beklemeyip birbirine hasret kalan dudaklarımızı birleştirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Minutes Please
FanfictionMin Yoongi sakince toplantı için elindeki dosyayı incelerken masasına oturan Park Jimin'in bir yardım istemesi ile hayatının nasıl değişeceğini bilemezdi.. Başlangıç: 03.02.2023 Bitiş: 19.03.2023 #5 - yoonminforever