5 Minutes Please

3

Sırf yaptığım editi paylaşabilmek için bu bölümü de atayım bari...

Dayanamadıkça istisna yapıp atarım ben böyle
İnstagram: yoonmin_ask
Tiktok: yoonmin_ask13
Editlerimi buradan izliyebilirsiniz
.
.
.
.
.
.
.

~Bana en değerlimi unutturan neydi?~

"hyung buna kim inanır?" tüm durumu anlatınca Hoseok itiraz etmişti. "sen inandıysan herkes inanır" gözünü devirip kollarını göğsünde birleştirdi. "hyung Hoseok haberleri bir şekilde halleder ama ailen inanacak mı?" Jimin Namjoon'un dediğine parmağını şıklattı.

"tek o değil benim ailem de inanmayacak" sandalyemden kalkıp ellerimi ceplerime koydum. "inanmaları için bana taşınacakasın zaten Jimin" Hoseok ve Namjoon aynı anda "Ne" diye bağırınca yüzümü buruşturdum. "hyung sen evine kimseyi almazken Jimin sana mı taşınacak?"

Namjoon'un dediğine ikisi de gülerken Jimin şaşkınca bakıyordu. "başka bir eve Namjoon. Neyse hadi Jimin işimiz var" deyip toplantı odasından çıkarken Jimin de peşimden geliyordu.

"Ya hayır kırmızı olacak!" sinirle gözlerimi kapattım. "Jimin siyah olacak!" ellerine beline yerleştirip kaşlarını çatıp gözlerime- sinirden ateş çıkan gözlerime baktı. "buraya siyah değil kırmızı olur! Tanrı aşkına aşk konseptli bir mekan" ayağa kalkıp elimdeki kalemi masaya hızlıca koydum. "ben siyah diyorsam siyah olacak!" yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "kırmızı!", "siyah!", "kırmızı!", "siyah!"...

O kırmızı dedikçe ben siyah diyordum. Birden açılan kapı ile ikimiz de o tarafa döndük. "hyung siz napıyonuz ne bu kırmızı siyah davası o kadar bağırıyorsunuz ki sesinizi tüm holding duyuyor" Jimin'den uzaklaşıp Hoseok'a baktım. "Hoseok hyung aşk temalı bir kafede büfe kısmı kırmızı mı olmalı siyah mı?" Hoseok düşünüyor gibi sesler çıkardı. "kırmızı olur" Hoseok ile göz göze gelince kafasını 'ne?' der gibi salladı. "siyah olacak dedim" Hoseok ellerini teslim oluyor gibi kaldırdı. "bana değil Jimin'e söyle hyung" Jimin'e döndüm. "Kırmızı olacak" deyip gülümsedi. "siyah olacak" deyip sandalyeme tekrar oturunca Jimin ofladı.

"hazırım ben" elindeki valizlere baktım. "6 valiz mi?" kafasını salladı. "hepsi de önemli şeyler daha tüm eşyalarımı almadım." onu başımla onaylayıp valizlerini arabaya yerleştirdim. "beni şurda kafe var ya oraya bıraksana" kafamı hızla ona dönderdim. "eşyalarına elimi bile sürmem arabadan sen alırsın sonra haberin olsun" beni başı ile onayladı. "öyle bir şey istemiyorum zaten." onu kafeye bırakıp eve geçtim.

Önce yemeğimi hazırlayıp ardından duşa girdim. Tüm yorgunluğumu ve sinirimi almıştı. Bornozuma sarılıp banyodan çıkınca aşağıdan sesler geldiğini duydum. "sana yardım ettiğim günün sabahına ışınlansam" üstümü giyinip aşağı indim. "Taehyung onu bırak" sesin geldiği yöne adımladım. "Jungkook o çizimi bana ver" içeri girdiğimde bugün üstüne tam tamına 5 saat çalıştığım bir de 2 saat Jimin ile kırmızı siyah kavgası ettiğimiz çizim ortadan ikiye ayrılmıştı.

Yarısı Jimin'in yarısı da tanımadığım bir gencin elindeydi. "Siz naptığınızı sanıyorsunuz!" ikisine de öldürücü bakışlarımı atıyordum. "Hyung öz-" elimi havaya kaldırıp susmasını işaret ettim. Çizimimi ellerinden hızla aldım. "Bu proje az kaldı diye ben müşterileri aradım" dişlerimi sıkarak konuşuyordum. "ama siz bunu yırttınız!" artık dayanamayıp bağırmaya başlamıştım. "hyung bilerek olmadı" üçüne de baktım. "kim bunlar?" Jimin arkadaşlarına bakıp "Jungkook ve Taehyung" dedi göstererek. Başımı olumlu anlamda sallayıp üçünün de gözüne baktım. "üçünüz de güzel bir ceza hakettiniz" onlara sırıtarak bakmaya başladım. "yarın şirkete gelin"