Profesör(+18)

2.Bölüm

Aynadaki yansımama bakıp sırıttım. Sonununda bir haftadır beklediğim an gelmişti bugün onunla dersimiz vardı. Ve yaptığım kombin bir haftadır aklımdan çıkmak bilmeyen profesör Alp Gök'ün aklını başından alıcaktı bence. Kırmızı ruj sürdüğüm dudağımı ısırıp onun pırıl pırıl parıldayan gözlerini düşündüm nedense onu ilk gördüğüm günden beri bir an olsun aklımdan çıkmamıştı.

Evet kabul ediyorum beni ciddi ciddi etkilemişti

Evli olması gram umrumda değildi tek isteğim o nasıl beni etkilediyse benim de onu öyle etkilemekti. Ve de haftada sadece bir kez dersimiz vardı dersten sonra adam kayıplara karışıyordu ne yazık ki onu sadece pazartesileri görebiliyordum neyse ki dersi 3 kredilikti buyüzden 1 buçuk saat yüzünü görebilirdim. Bu da hiç yoktan iyiydi değil mi?

Komodinin üzerine bıraktığım telefonumun titremesiyle bakışlarımı aynadaki yansımamdan çektim. Ela mesaj atmıştı Ela ilk hafta tanıştığım ve şu anlık iyi anlaştığım tek arkadaşımdı. Tanıştığımız günden beri onun arabasıyla okula gidiyordum. Bu yüzden kapıda olduğuna dair bir mesaj atmıştı.

Yatağın üzerine rastgele attığım çantamı alıp son kez üstüme baktıktan sonra odadan çıktım. Çok heyecanlıydım o siyah gözleri aklıma geldikçe içim kıpır kıpır oluyordu. Umarım bugün yapacağım haraketle onu etkilerdim tıpkı onun beni etkilediği gibi bu arada kaç gündür hangi sosyal medya uygulamasından aratıysamda onun adında hiç bir hesap bulamadım. Bu kadar teknoloji cahili birine de benzemiyordu oysaki.

🍓

Ela arabasını okulun önünde uygun bir yere park edince arabadan indi ama derse daha 10 dakika vardı bu yüzden inmek hiç içimden gelmiyordu. Kara kara düşünüp inmediğimi gören ela cama vurup hadi manasında elini salladı oflay puflaya arbadan indim.
Ela sarıya boyanmış saçlarını havalı bir şekilde savurup "kızım hadisene ne bakıyorsun mal mal geç kalıcaz derse" dedi ve daha tek kelime etmemi beklemeden fakülteye doğru yürümeye başladı

"Ela sen git benim işim var iki dakikaya gelirim" diye bağırdım arkasından şaşkınca arkasına dönüp yüzünü buruşturarak ne var ne oldu dercesine baktı yüzüme konuşmadığımı görünce tek omzunu kaldırıp indirdi ve umursamaz bir edayla gitti. Elaya Alpten etkilendiğimi diyememiştim çünkü daha bu aptal şeyin ne olduğunu bende bilmiyordum iyice emin olmadıktan sonra kimseye demeyide düşünmüyordum.

Elaya yalan söylemek beni üzmüştü ama Alp için ya da bu aptal hislerim için önüme çıkanın kim olduğunu görmeden harcayabilecek bir kişiliğe bürünmüştüm. Konu o adam olunca dünya bir yana o bir yana oluyordu hemde şuan sadece bir kere görmemle bu aptal duyguları hissediyordum. Kim bilir biraz daha tanısam ne olucaktı.

Saate baktım son 2 dakika kalmıştı sırf onun aklında kalmak için geç giricektim derse sırf beni görsün diye. Son bir dakika kaldığını görünce fakülteye girdim üst kata çıktım 2 dakika geçmişti biraz sınıfın kapısında bekledim. Siktir kalbim yerinden çıkıcakmış gibi çarpıyor adeta çırpınıyordu

Kapıyı hafif çaldım yavaşça açıp içeri girdim kürsünün başındaydı siktir siktir ve siktir çok ama çok güzeldi bugün daha bir güzel gelmişti gözüme koyu kahve kıvırcık saçlarını arkaya doğru taramıştı sahi jöle mi sürmüştü o?
Yüzü bugün bir başka güzeldi sanki oysaki basit siyah bir kazak ve pantolon giymişti neden benim gözümde bu kadar kusursuzdu ki?

(Adamımız bu arakaşlar😁aslında aklımdaki hali bu olmasada buna benzer gözlerini siyah düşünsek daha iyi ve de elindeki alyans🙃 can yakıcı🙂sakallarını daha kısa hayal edin😍)

Ben nasıl onu inceliyorsam o da aynı itinayla beni baştan aşağıya süzdü yutkundu evet arkadaşlar başarmıştım sanırım adem elması hareket etmişti yutkununca bi şey demesini beklemeden arkaya doğru gitmek için dönmüştüm ki "hey hey nereye sana gir diyen oldu mu?"dedi. Tabiki sert ve sinirli bir ses tonuyla işte başarmıştım dikkatini çekmeyi başarmıştım yüzümdeki sırıtmayı silip hemen üzgün bir yüz ifadesine büründüm kedi bakışlarımla parlayan siyah güzel gözlerine baktım.

"Affedersiniz hocam dalgınlığıma geldi"dedim. Sesim oldukça masum çıkmıştı ve engel olamadığım heyecanımdan dolayı titremişti.

Kaşlarını havalandırıp düşünür gibi yaptı sonra sinirle gülümseyip kelimelerin üstüne bastırarak "bir daha olmasın yoksa derse giremezsin! Şimdi oturabilirsin" dedi.
Gülümsedim. Ona minnetardım dimi sonuçta beni derse almıştı. Gülümsememe afallayarak parlayan gözleriyle baktı sonra saçma bir şekilde karşılık verdi.

Evet bayım sanırım şu dudağınızın kenarındaki çukurda hayatımın sonuna kadar yaşayabilirim

Gözlerinin kenarında oluşan çizgileri saymak istedim bir an sonra bir kız soru surunca irkilip arkaya herzaman oturduğum yere geçip oturdum. Şimdi bir haftanın acısını çıkarıp adamımın bütün hatlarını ezberlemek kalmıştı geriye arada uzun uzun bakışıyorduk o belki ders anlattığı için bakıyordu ama inanın bu hiç ama hiç umrumda değildi ve tabi uzun biçimli parmaklarında parlayan alyansı tam hülyalara dalmışken parlaması da hiç ama hiç umrumda değildi sadece ama sadece bu adam anlatmaya kelimelerin yetemiyeceği güzellikte olan bu adam umrumdaydı. Ders anlatırken gözlerimizin buluştuğu bir an en sevdiğim kitaptan olan bu alıntı geldi aklıma.

"Bir başkasının onu nasıl sevebileceğini, sevmeye nasıl hakkı olduğunu bazen anlamıyorum, çünkü onu yanlızca ben o kadar yürekten ve o kadar fazla seviyorum ki,ondan başka ne bir şey tanıyor, ne bir şey biliyorum;ondan başka da bir şeyim yok zaten!"

Sahi benim şuanki halim ne kadarda zavallı Werther'e benziyordu kim bilir belki sonumuzda aynı olur...

Merhabalar yürekten seven arkadaşlarımmm umarım bu bölüm hoşunuza gitmiştir❤️diğer bölümde görüşmek üzere hoşçakalın, sevgiyle kalın🥰💞💕💜