17.Bölüm

4.6K 128 17
                                    

Solumda sinirden renkten renge giren Alpe, son derece sinirli bir ifadeyle bakarken o beni umursamadan kafası arkaya doğru düşmüş ve eliyle burnunda tutmuş ne olduğunu algılamaya çalışan Egeye doğru yürüyüp bir kez daha öfkeyle sert bir yumruk attı.

Ege'nin tüm bu yumruklara sırf onu şikayet ettiği için karşılık vermediğini düşünüyordum. Aksi taktirde kolay kolay yumruk yiyecek birine benzemiyordu.

Alp, dengesini kaybedip yere düşen Ege'nin yakasından tutarak ard arda yumruklamaya başladı. Geçirdiğim şokun etkisi geçince olduğum yerden hızla Alpe doğru atılıp "yapma bırak adamı!" Diye avazım çıktığınca bağırdım. Şu an tüm apartmanın başıma toplanması umrumda bile değildi. Tek derdim öfkeden gözü dönen Alpi, kendisine getirmekti. Ama Alp beni umursamadan yumruklarına devam ediyordu. Ve aynı zamanda "nasıl bana böyle ihanet edersin lan puşt" diye bağırıyordu.

Artık tüm bunlara dayanamayacağımı anlayınca göz yaşlarıma engel olamadım. Gözyaşlarım yanklarımdan akarken elimi yorgunca Alpin omzuna koyup "Alp lütfen dur artık!"diye inledim Alp elimi omzunda hissedince irkilip gerildi. Sonra nedense öfkeli gözlerini gözlerime çevirdi. Ağladığımı görünce gözlerindeki öfke anlık da olsa dağıldı ve yerini hüzne bıraktı.

Sertçe yutkunup havada tuttuğu yumruğunu indirdi. Gözlerini benden çekip Egeye çevirdi. Yerde yüzü gözü dağılmış Ege'nin yakasını kaldırıp sinirle "Bir daha benden de benim olandan da uzak duracaksın! Aksi taktirde seni böyle bırakmayacağımdan emin olabilirsin." deyip sinirle Ege'nin yakasıni silkip yere düşmesini sağladı üstünde kalkarken "şimdi siktir ol git bir daha seni kızımın etrafında görmiycem yeminle belanı sikerim."

Ben onun söyledikleriyle afallarken o benim yanıma gelip kolumdan tutarak apartmana doğru sürüklemeye başladı.
Şu an kendime engel olamadığım için ağlamamı durduramıyordum.

Ama o sanırım ağlamamı yanlışa yormuştu. Apartmana girerken "o it için ağlamayı kes Sedef " dedi.

Bu düşüncesi beni çileden çıkarmıştı. Dairemin önünde durunca kolumu ondan kurtarıp öfkeli gözlerle ona baktım. O da aynı şekilde gözlerini kısmış bana bakıyordu.

"Asıl sen Saçmalamayı kes Alp. Sence ben bugün bana söylediğin şeylerden sonra buna mı hiç tanımadığım adam için mi ağlıyacağım?"

Bana öfkelisi dinmeyen gözlerle bakıp

"O hiç tanımadığın adamın arabasına biniyorsun, ona gülüyorsun ama" diye haykırdı

Ona inanmayan gözlerle bakıp, titreyen elimle hızla çantamdan anahtarımı çıkarıp zorda olsa ikinci denememde kapıyı açtım.

O kadar sinirli ve öfkeliydim ki aynı zamanda bir o kadarda üzgündüm hayatımın bu kadar dengesiz olması ruh halimide iyice bozmuştu.

İçeri girip salona geçtim. O da ardımızdan kapıyı kapatıp beni takip etti.

O kadar hızlı ilerliyordum ki...

Salona geçtiğimizde kolumu tutup aniden beni kendisine çevirdi. Affallayan gözlerle ona baktım siyah hareleri pişmanlıkla doluydu. Elini kolumdan nazikçe çekip "özür dilerim" diye fısıldadı.

Ona kaşlarımı çatıp "kalbimi kırıp kırıp özür dileyerek iyleştiremezsin Alp! Beni parçalara ayırıp hiç bir şey olmamış gibi aptal bir özürle birleştiremezsin" diye yüzüne bağırdım.

Arkamı dönüp titreyen ellerimi saçlarımdan geçirip saçlarımı çekiştirdim. Bir yandan da hıçkırark ağlıyordum.

Salonumda sadece iki kişilik bir koltuk ve bir sehpa vardı. Bu yüzden hıçkırık sesim boş salonda yankılanıyordu.

Profesör(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin