11.Bölüm

5.4K 139 58
                                    

Uykusuz ve yorgun bedenimi Elaların karşısın düşen boş masanın yanında duran sandalyeye bırakıp sinirle onların çevrelediği masaya baktım. Ali Ela ve arkadaşları oturmuş kahkahalarla gülüyorlardı.

Ela'nın gözleri bir ara benim yalnız oturduğum masaya kaysada hemen kaçırmıştı. O günün üzerinden yani Elaya yalan söylediğim günün üzerinden tam iki hafta geçmişti. Annemin evi sattığının ertesi günü bütün eşyalarımı toplayıp onun kapısına gitmiştim.

Evet bu grursuzluktu belki de ama başka çarem yoktu.

Annem ilk defa o gün sabahın köründe kalkıp gitmişti. Ve ben uyandığımda bomboş bir evle karşılaşmıştım. Aklıma evinde geçici bir süre kalabileceğim tek kişi olan Eladan başkası gelmemişti.

Tabi Ela kapıyı açınca beni bavullarımla kapısının önünde görünce içeri almak zorunda kalmıştı. Ama asla eski Ela değildi. Ondan ne kadar özür dilesemde beni samimiyetsiz baş sallamasıyle geçiştiriyordu. Ve benim ona tamamen yerleştiğim o günden beri evine gelmemişti. Sanırım Aliyle kalıyordu.

Ve bugünde gördüğüme göre keyfi oldukça yerindeydi. Kim bilir belki de benim bir hatamdan dolayı takındığı bu tavır bir bahaneydi. Zaten Aliyle anlaşmıyorduk belkide benim yalan söylemem sadece bir bahaneden ibretti.

Neyse artık umrumda değildi. Ondan özür dilemeyi bırakmıştım. Yorulmuştum artık aynı kelimeleri tekrarlayıp durmaktan ve onun samimiyetsizliğinden. Tamam ben hatalıyım eyvallah ama özürümü dileyip hatamı kabul etmiştim. Hiç mi şans veremezdi arkadaşlığımıza. Kaç aydır yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Tüm bunları ne çabuk unutmuştu öyle
artık yapıcak bir şeyim kalmamıştı benim. Ondan ve arkadaşlığından vazgeçmiştim. Bir hafta önce bir kafede garson olarak işe başlamıştım ve dün kendime bir ev kiralamıştım.tabikide kiralar çok pahalıydı garson maaşıyla ödeyemezdim. Ama bankada biraz birikmişliğim vardı. Mecburen onu kullanmaya başlamıştım.
İyi ki bu kötü günlerin bir gün geleceğini akıl edip paramı biriktirmiştim.

Tüm bunların yanı sıra iki haftadır özleminden bitip tükendiğim kişi hala kalbimin bütün odacıklarında yerini koruyordu.

Profesör Alp Gök...

Bir bakışıyla beni kendine aşık edip dengesiz tavırlarıyla psikolojimin yerle bir eden ve tapılasıca sevdiğim adam...

O gün acı barındıran kısılmış bir ses tonuyla kurduğu cümleden sonra ne cavap vereceğimi ne diyeceğimi bir türlü kestirememiştim. Böyle bir durumda ona be diyebilirdim ki

En sonunda çok üzgünüm demiştim. Ama telefon kapanmıştı. Onu sonradan tekrar aradığımda telefonuna ulaşamıyordum. Sanırım telefonunu kapatmıştı. İki haftadır okula gemiyordu. Dersleri boştu onun yokluğu kalbime dikenler saplanmasına neden oluyordu. Onun o ders anlatırken başka bir dünyada kaybolduğu ışıl ışıl parıldayan siyah gözlerini görmek huzur veren sesini dinlemek istiyordu her zerrem. Ama o şu an üzgündü çok üzgündü katili olduğunu düşündüğü çocuğunun annesi ölmüştü.

onun için bile kendini suçluyordu. Karısının çocuğu öldüğü için üzüntüden öldüğünü ve dolayısıyla onun da katili olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Tüm bu acı dolu olayların onunda sağlığına zarar vereceğinden o kadar korkuyordum ki...

Ona bir şey olucak diye çok korkuyordum.

Ve tüm bunları o bana söylememişti tamamen benim hisslerimden ortaya çıkan tahminlerden ibretti.

Keşke ona gidebilseydim. Boynuna sarılıp onu sevdiğimi onun suçsuz olduğunu söyleyebilseydim ama artık ona gidemezdim.

Profesör(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin