0.0

85.8K 2K 227
                                    

Fırat Tanış - Yani

0.0

"Gerçekten de gidiyor ya," diye sızlandıktan sonra arabaya binen canım arkadaşıma bir daha baktım. "beni terk ediyor anne."

"Abart kızım abart." diyen annem beni her ne kadar umursamıyor gibi gözükse de Feyza'nın gidişine o da çok üzülüyordu. Biz mahallenin sokaklarında yankılanan o kahkahalardık, birimiz gidince diğerimiz kime gülecekti ki ?

"Ya arabada neden bana da yer yok ?" diye yüksek sesle bağırmamın üzerine sokaktaki herkesin bakışlarının bana dönmesine neden oldu. Arkadaşım ilk başta bana sormuştu onlarla birlikte havalimanına gidip gitmeyeceğimi ama ben gidersem orada çok ağlayacağımı düşündüğüm için teklifini reddetmiştim ama şimdi onunla yarım saat bile olsa vakit geçirmek istiyordum.

Feyza, annesi, babası, küçük kardeşi ve kuzeni Gökhan ile beş kişilerdi arabada; yani bana yer yoktu. "Anne," dedi Feyza da tıpkı benim gibi yaşlı gözlerle "arkayı dörtlesek."

"Benim kalbim dayanmıyor Osman, ben evde sizi bekleyeceğim". diyen Mesude teyze ile arabada bana açılan yer için annemin tüm ayıplamalarına rağmen arkadaşıma doğru koşturdum ve birbirimize sarıldık.

"Hanım valla benim kızımı o asansör kılıklı şeye bindirmeye içim el vermiyor, ben de gitmiyorum ." dedikten sonra Feyza'nın kuzeni Gökhan'a döndü Osman amca. "oğlum sen bırakırsın Feyza'yı." diye de ekledi, Gökhan kafasını sallayıp onay verince çifte kumrular evlerine doğru yönelmişlerdi ki arabanın içerisine herkesten önce oturan Berkecan hızla arabadan inip "Gökhan abi ablam sana odası da bana emanet hadi görüşürüz." diyerek herkesi güldürmeyi başarmıştı.

Benim geleceğimi gören tüm aile arabayı terk edince ben de sarıldığım Feyza'dan ayrılmadan "Gökhan istersen sen boşuna yorulma ben götürüm arkadaşımı." diye kibarlık yapsam da Gökhan "He Gökçen he." diyerek kafasını sağa sola salladıktan sonra bana cevap verme gereği duymadan arabaya bindi. Biraz daha oyalanırsak uçağın kaçacağının bilincinde olduğumuz için ikimiz de arka koltuğa yerleştirdiğimizde Gökhan arabayı çalıştırmış annem ise arkamızdan eski gelenekleri yerine getirerek bir tas su dökmüştü.

Geçen on dakikanın ardından Feyza başını göğsüme koymuş öylece birbirimize sarılıyorduk, Gökhan'ın ters bakışlarını üzerimizde hissetsek de umursamıyorduk o zaten hep bizle uğraşmaya yer arardı.

"Feyza, salsana kızı." diyen Gökhan ile bu sefer ben arkadaşıma hayır dercesine biraz daha sarıldım. Biz yirmi dört senelik hayatımızda bayram tatilleri haricinde doğru dürüst ayrılmamışken onun yüksek lisans için Almanya'ya gitmesi beklentilerim ve isteklerim doğrultusunda bir şey değildi yine de onun için en güzelini dilemekten başka yapabileceğim bir şey de yoktu. Kendi okulumu bitirip Feyza'yı bekleyecektim.

"Kime diyorum ben." diye söylenmeye devam eden Gökhan küçükken de bizim Feyza ile oyunlarımıza karışır bizi huzursuz ederdi; ben sürekli onun yüzünden ağlardım, o da beni ağlattığı için dayak yerdi.

"Ya biz ne zaman yirmi dört olduk." diye söylenen Feyza ile odağım tekrar ona kaydı.

"Olamamış gibisiniz."

"Sus Gökhan." diye ikimizin de sinirle konuşması üzerine ikimiz gülüyor olsak da Gökhan buna gülmemişti aman çok da umurumuzdaydı.

"Sen gidince sizin evin tek prensesi de ben olacağım biliyorsun değil mi ?" dedim yirmi dört yaşını bir kenara koyup mahallede evcilik oynayan o kız çocuğuna dönerek. "Abinin çocuğu olursa ilk bana hala diyecek," dememle karnıma yediğim dirsek bir oldu, Feyza ve halalık sevdası ayrılmaz bir bütündü kuzenleri ve abisi de dahil olmak üzere herkese baskı kursa da henüz amacına ulaşamamıştı.

Yağız Yerin GökçeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin