finale şarkıyı ben değil siz bırakıyorsunuz o yüzden bu sefer ben koymuyorum.Yağız ve Gökçen'i anlatan bir şarkı bırakmayı unutmayın.
3.1 / Final
"Yağız, hadi ye şunu." derken elimdeki kaşığı ona doğru götürüyordum ki inadına devam etti."Kizum, uşak miyum ben kendum yerum ver."
"Yok," dedim inatla. Gülcan teyzeye söz verdirmiştim kendi elimle yedireceğime dair, ben sözünü tutan bir insandım. Yemezse kendini toplayamazdı, inadı boşunaydı. "yemiyor musun sen şimdi bunu?"
"Bırak kendum yiyeyum."
"Neden benim elimden yediğin zehir mi oluyor?" diye sormamla Yağız suratıma bakmak haricinde bir tepki vermedi. Evet, abartmış olabilirdim ama herkesin sözlendiği gün sözlüsünü gözleri önünde vurmuyorlardı sonuçta. Psikolojim kötüydü kabul ama kendimi Yağız'ın eve çıkmış olması ile avutuyordum. Bazen onun kanlar içindeki görüntüsü beliriyordu birden gözümün önünde ve o an dünyam kararıyordu.
Sabah zaten eve gelen geleneyken şimdi kalablık dağılmış Gülcan teyze de bizi yalnız bırakmak adına işlerim var diyerek mutfağa gitmişti. "Anladım ben anladım." dedim başta oyun olarak başladığım şeye kendimi bile inandırarak."Neyu anladun ?"
"Sen beni sevmiyosun artık, sıkıldın benden."Kaşığı geri tabağa koyup dizlerimin üstünde duran tepsiyi sehpanın üzerinde koydum. Yağız, yatağında oturur haldeydi ben de yarım bir halde yatağın kenarına oturmuştum.
"Nereden çıktı bu şimdi Gökçen!" diye sert bir tonla konuşmasıyla gözlerimden akmaya başlayan yaşlara ben bile inanamazken Yağız görmesin diye oturduğum yerden kalkıyordum ki eli bileğime sarıldı. "Saçmalıyorum ben, boş ver." derken sesimin titrememesi adına kendimi ne kadar zorlasam da engel olamamıştım. Yaralanan oydu, benim bu kadar hassas olmaya hakkım yoktu.
Bileğimden hafifçe çekmesiyle kalkmaya direnmeden yanına oturdum."Yavrum," dedi içli bir sesle. "ne oldu şimdi sana ?"
Ne olduğunu ben de bilmiyordum, sanırım kendimi sıkmaktan kaynaklanan bir duygu boşalması yaşıyordum. Gözyaşlarım hızla akarken Yağız'ın içi giden bakışlarına dayanamayarak yarasına dikkat ederek yüzümü omzuna yasladım. Boştaki elim ile sıkıca kolunu sardım, sol bileğimdeki eli yavaşça elime inip yüzük parmağımdaki yüzüğümüzü bir tur yerinde çevirdi. "Anlat bakayım," Baş parmağı ile elimin tersini okşuyordu.
"Çok korktum," dedim ağlamaktan boğuklaşan sesimle. "Yağız ya sana bir şey olsaydı? Düşüncesi bile nefesimin kesilmesine yetiyor."
"Gökçen'im, ben ölsem bile bu dünyaya rabbime binlerce şükürle giderim diğer dünyada seni beklemeye çünkü bu dünyada bir kere seni bana verdi, eminim orada bir daha karşılaştırır rabbim."
"Demesene öyle!"
"Hayatın gerçeği bunlar yavrum, birimiz diğerinden önce gidecek ama dilerim ki rabbim sıralı ölüm verir de bana senin yokluğunu göstermez."
"Bencilsin," dedim dayanamayarak. O bensiz kalmak istemiyordu ama ben onsuz kalabilirim diye düşünüyordu. "bir daha ölüm demeyelim."
"Demeyelum da demeyelum! Hem ben daha düğünümde horon tepemeden, karima istediği hasır seti takamadan, onunla karadeniz turu yapamadan, torunlarımızı kucağımıza almadan ölmem."
"Ha şöyle," dedikten sonra omzundaki başımı kaldırıp yüzüne baktım, o da bana bakıyordu. "düğünü okul bittikten bir hafta sonra yapalım."
Dudakları yana kıvrıldı."Kizum bu kadar kiymetumu bileceğinu bilseydum ilk gun vurdurtirdum kendumu da!"
- [zaman atlaması ]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağız Yerin Gökçeni
General FictionMahalle hikayesi. Tamamlandı. "Gökçen," dedi içli içli. "yanıyorum görmüyor musun da." Sıcak nefesi eğildiği için dudaklarıma vurmaya devam ederken siyah olan gözlerinin yoğunluk ile daha da karardığının farkına vardım. Uzaklaşmam gerekiyordu, uzakl...