2.3

26.9K 1.3K 150
                                    


Emir Can İğrek - Bıçaklandım

2.3




Yağız'dan

Sevdanın sınav olduğunu ilk babamdan duymuştum. Sevda kavuşasıya kadar hayal kavuştuktan sonra sınavdır, demişti bir keresinde. Neye demişti, neden demişti bunu ona hiç soramadım çünkü düştüğüm sevdayı babamla konuşmadan o bu dünyadan gitti.

İyi adamdı babam ve anneme sırılsıklam aşıktı. Yattığı yerde huzur bulması için çabalıyordum çünkü eğer ailenin en büyük çocuğu iseniz evden eksilen birinin ardından onun yerini doldurmak size kalıyordu. Ailemde babamın yerini hiçbir zaman dolduramayacağımı bilmeme rağmen çabalıyordum tıpkı Gökçen'in beni sevip sevmeyeceğini bilmememe rağmen onu sevmem gibi.

Gökçen'i ne zaman sevdiğimi bilmiyordum. O benim için hep bir köşede dururdu, ona büyüyesiye kadar ne kardeş gözü ile bakmayı düşünmüştüm ne de bana yar olabileceğini ama hep hayatımızdaydı. Bir zamanlar Gökçen vardı ama neredeydi onu bilmeyen ben gibi şimdi o da benim ne olduğumu bilmiyordu. Çabalıyordu biliyordum ama sevda çaba ile olur muydu, onu da bilmiyordum ki. Tek bildiğim şey ona duyduğum aşktı.

Sabahın güneşi üzerimize doğarken o göğsümde yatıyordu, ağlarken uyuya kalmıştı. Boynumun hafiften ağrımaya başladığını hissetsem de onun göğsümde yatıyor olduğunu bilmek her şeye karşı dururmuşum gibi hissettiriyordu. Sevmeyi öğret, demişti bana ama ben onu nasıl sevmeye başladığımı bilmiyordum ki birden göğsümde hissettiğim bir şeyi ona nasıl anlatır ve öğretirdim ki ?

"Ah Gökçen," diye fısıldadım bana ah olmamasını dileyerek. " yâr Gökçen." diye de ekledim bana yar olmasını dileyerek. Elim ile yüzünün üzerinden dağılmış ve beyaz gömleğime dökülmüş saçlarını hafifçe kenara çektim.

Onu seviyordum ama onsuzluktan ölmezdim çünkü sevda bu değildi. Sevda sahibine diz de çöktürürdü ama sevdaya değeni hiçbir şeye zorlamazdı. Gökçen ileyken kendimi sürekli onu zorluyormuş gibi hissediyordum hâlbuki tek amacım kendimi ona sevdirmekti. Gerçekten beni istemediğini bilsem bırakırdım, hayatından çıkardım. Sokağından geçmem diyemezdim geçerdim de kafamı kaldırıp penceresine bakmazdım bir kere.

Gökçen'in annesi de babası da çok iyi insanlardı, o kadar iyilerdi ki bu yüzden kızları kendinden çok onlar için yaşamayı seçmişti. Bir birey olmayı bilmiyordu ve ailesi ömrünün sonuna kadar onunla kalacak sanıyordu ama öyle değildi. İnsan bir aileye doğardı başka birine aile olmak için. Onun ailesine karşı gelmesini istemiyordum ama onsuz da olmak istemiyordum. Beni sevdiğinden emin olsam ailesini incitmeden onların desteğini almak için her şeyi yapardım ama ben onun bana karşı ne hissettiğini bile bilmiyordum ki.

Onun sevdası benim elimde büyüyen kardeşime olan güvenimden bile büyüktü, düşündükçe kahrolduğum bir fikre kapılmıştım her şeyi yanlış anlayarak ama o zaman bile bir defa onu suçlayamamıştım. Allah'a her gün şükretmem gerekiyordu aklıma getirdiğini bana yaşatmadığı için.

Göğsümde yatan kadın beni ailesine ihanet olan olarak görüyordu.

İhanet olacak kadar kötü biri miydim? Bir hata olarak mı nitelendirilecektim onun için?

Bu zamana kadar onlarca binanın inşaatını izledim yeri geldi çalışan ustalara yardım ettim ama onun göğsünde kendi sevdamın inşası için tek tuğla oynatamadım.

Beni sevmesindi, ona da tamamdım. İçim yana yana Gökçen'in beni sevmeyeceğini kabul edebilirdim onun kendi kararlarını verebileceğini bilsem. Kendi iradesi ile beni sevmese, onun için sevilmeye değer olmasam yine başım gözüm üstüneydi ama bilmiyordu ki hayattan ne istediğini.

Yağız Yerin GökçeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin