Mabel Matiz - Mendilimde Kırmızım Var1.0
Hani hayat hep en olmadık yerlerde olmadık insanları çıkarır ya karşınıza; öylesine bir eşofman altı ile bakkala gidecekseniz o yolda herkesle denk gelirsiniz, dolaptaki pastadan gizlice bir dilim alırken son anda annenize yakalanırdınız ya kendimi tam olarak öyle bir durum içerisinde görüyordum.
Gülcan teyzenin sesini duymamla kendimi Yağız abinin göğsüne mi saklasam durumun yanlışlığını ki yanlış anladığı bir şey var mıydı ondan da emin değildim ama açıklama mı yapsaydım birkaç saniye düşündüğümde. "Ben bir şey görmedim çocuklar." diyen Gülcan teyze haylaz bir sırıtmayla bize bakıyordu, oğlunun halı sahada attığı ilk golü gören gururlu bir anne gibiydi.
Yağız abinin göğsüne ellerimi koyup hızla onu ittiğimde aynı zamanda da gitmek için adım atan Gülcan teyzeye "Gülcan teyze valla yanlış anladın, ben düşüyordum Yağız abi de beni tuttu." dememle öksürmeye başlayan Yağız abiye bakmadım, mümkünse de uzun bir süre bakmayacaktım.
"Mustafa'm da beni tutardı böyle." dediğinde Yağız abi sonunda konuşmaya karar vermiş olacak ki "Anne," dedi.
"Bana bir açıklama yapmanıza gerek yok çocuklar," dedi Gülcan teyze bu sefer dalga geçmeyi bırakarak ama açıklama yapmamıza gerek vardı. Oğlu ile aramda hiçbir şey yoktu, kendimi anın büyüsüne kaptırıp böyle bir şey yaşamıştık. "Var." dedim hızla ama Gülcan teyze de oğlu kadar inatçı olduğu içi beni dinlemeden sabit fikri ile konuşmasına devam etti. "Ben görmedim sayarım siz hazır olduğunuzda ailelere duyurursunuz."
"Gülcan teyze valla yok öyle bir şey ." desem de o bizi öylece arkasında bırakmış gidiyordu. İçeriye girip Gülcan teyze ile konuşmakla arkamdaki oğluna neden böyle davrandığı hakkında bir konuşma yapmaya karar verirken bir adım arkamda hissettiğim bedeni ile göğsüm aldığım nefesler yetersizmişçesine kabarmıştı.
"Sen düşünme annemi," derken nefesi enseme vuruyordu. İki araba arasındaydık, kafeden çıkan herhangi biri bizi böyle görebilirdi. "ben konuşurum onunla."
Yağız abi ile de bir konuşma yapmamın farkında olarak "Benimle de konuşman gereken bir şeyler var." derken eli belimi bulduğunda bu sefer onun kıskacına bu kadar çabuk girmemek adına bir adım ileriye doğru atıp ona döndüm. Havanın soğukluğuna rağmen bakışları sayesinde ısınıyor gibiydim.
"Var Gökçen," diye yine içli içli konuştu. Adımı çok sık söylemezdi, genelde çilli derdi ama bugün söyleyeceği tutmuş bir halde adımın geçmediği cümle kurmuyordu. "benim seninle yıllardan beri konuşacak o kadar çok şeyim var ki."
"Ne ?" dedim anın şaşkınlığı ile. Bir rüyanın ya da kabusun içerisine sıkışmış gibi hissediyordum kendimi.
"Abi," diye bağıran Selim'in sesi ile aramızdaki mesafeyi tekrar kontrol ettim, bir yanlış anlaşıma da ona çıkarmak istemiyordum. "annem arabadan altın çantasını al demiş ya Gökçen ablaya bulamadınız mı ?"
"Bulduk," diye bağırdı Yağız abi hızla. "gir sen içeri geliyoruz." Sanırım Gülcan teyzenin buraya gelme nedeni de çantaydı ama bizi öyle görünce çantayı bırakıp gitmişti.
"Ben çantayı alayım, girelim içeri." derken gözleri de rahatsız etmeyecek bir şekilde bedenimde dolaştı. "üşüdün zaten." diye de ekledi.
Yağız abi arabanın arka kapısını açıp eğilip arabadan bir kuyumcu çantası çıkardı ardından da çantayı bana uzattığında el mecbur aldım. Hala onu neden burada beklediğimi anlamayınca kendime kızarak kafeye doğru yürümeye başladım. Adımlarının sesi ile beni takip ettiğini anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağız Yerin Gökçeni
General FictionMahalle hikayesi. Tamamlandı. "Gökçen," dedi içli içli. "yanıyorum görmüyor musun da." Sıcak nefesi eğildiği için dudaklarıma vurmaya devam ederken siyah olan gözlerinin yoğunluk ile daha da karardığının farkına vardım. Uzaklaşmam gerekiyordu, uzakl...