Bir elinde sapını tuttuğu valiz, diğer elinde de taşıdığı poşetler varken Daniel evin kapısını zorlanarak açtı.
Yeni evi, zengin bir semtte yer alan, büyük bir villaydı. Daniel tek yaşadığı için kendi parasını böyle büyük evler için harcamayı sevmezdi. Kendini yalnız hissettirmekten başka bir şeye hizmet etmediklerini düşünürdü.
Ancak bu sefer, yaşayacağı yeri seçmek ona bağlı değildi. Bunun öyle çok özel bir sebebi yoktu. Sadece ona bir ev sağlama konusunda ısrar etmişlerdi ve o da kabul etmişti.
İçeri girdi ve gün ortasında olmasına rağmen karanlık olan evi aydınlatmak için ışık düğmelerini aradı. Nihayet bulduğunda, nasıl bir yer olduğunu görmek için fırsat yakaladı.
Kesinlikle dışardan göründüğünden daha büyüktü. Eve girer girmez sizi salon ve Amerikan tarzı bir mutfak karşılıyordu. Bar taburelerini andıran uzun sandalyeler, yemek masası olduğunu tahmin ettiği tezgahın bir yanına dizilmişlerdi. Renkler genel olarak siyah ve grinin tonları arasında gidip geliyordu. Oldukça modern görünüyordu ve iyi bir göz tarafından dizayn edildiği belli oluyordu.
Salon, oldukça konforlu görünen bir koltuğun karşısına konuşlandırılmış orta sehpa ve biraz ilerisinde yer alan büyük ekran televizyonla, o kadar da büyük değildi. Üstelik, samimi bir ortam yaratan bir şömineye sahipti. Daniel evin en sevdiği köşesini çoktan bulmuştu.
Valizini sonra ilgilenmek üzere kenara bıraktı. Paltosunu çıkarıp kendini yumuşak koltuğun üzerine attı.
İç çekti ve tavandaki led ışıklarla bakışmaya başladı.
Yeni bir ev onun için yeni bir başlangıcı temsil etmeliydi. Beraberinde getireceği sonsuz sıkıntıları değil.
Hayatı hiçbir zaman kolay olmamıştı. Küçüklüğünde şişman, çevresi tarafından dışlanmış bir çocuktu. Bu onu oldukça özgüvensiz hâle getirmişti. Ortaokula geçip zayıfladığında bile, başkaları tarafından 'ezik' olarak adlandırılan kişi olmaya devam etmişti.
Onu kendini feci bir şekilde aşağılamasıyla sonuçlanan pek çok duruma sokmuşlardı. Daniel olayları net bir şekilde hatırlamasa da, yaşadığı yoğun utanç duygusu hala tazeydi.
Bunlar, güçlü bir insanın altından kalkamayacağı şeyler değildi. Daniel öyle görünmese bile, bütün bu zorluklara göğüs germeye hazırdı. Hepsi annesi içindi.
Küçük bir çocukken bile, annesinin onun için ne kadar çok çabaladığının farkındaydı. Bu yüzden, okulda ne kadar zorbalığa uğrarsa uğrasın, fakirlik yüzünden ne kadar çok imkansızlıkla başa çıkması gerekirse gereksin, elinden geleni yapmıştı.
Üstün başarı göstermişti ve öğretmenlerinin gözdesi haline gelmişti. Durum böyle olunca, o 13 yaşındayken gördüğü zorbalıklar durmuştu. Ancak yine de herkes ondan vebalıymış gibi uzak durmaya devam etmişti.
Toplumdan bu kadar soyutlanmak tek bir işe yarıyordu. Lise sınavına çok daha hırsla çalışabiliyordu. Sürekli yeni bir hayatın hayalini kuruyordu. Ve herkes biliyordu ki, bu sınavdan gerçekten iyi bir sonuç alacaktı.
Tabi sınava girebilseydi.
Her şey o 14 yaşındayken olmuştu.
Bulduğu her işe tutunan annesi, küçük bir restoranda bulaşıkçı olmayı başarmıştı. Sonunda istikrarlı bir iş bulduğuna sevinemeden patronunun acımasız tacizlerine maruz kalmaya başlamıştı. Oğluna sevdiği bir tatlıyı alabilmenin ve ay sonunu düşünmesine gerek kalmamasının verdiği hazdan vazgeçememiş, bütün bu istismara katlanmaya karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
desise -- lookism •alldaniel
FanfictionAslen ao3te İngilizce yayınlanan kitabın Türkçe (orijinal) versiyonu. ~Daniel polis olmasıyla sonuçlanan trajik bir geçmişe sahiptir. Son görevi J lisesine sızmaktır. Park Hyungseok = Daniel Park Tek beden +18 ve tetikleyici unsurlar içerir! bxb