Daniel sabah tanıdık olmayan bir odada uyandı. Başı çatlayacakmış gibi ağrıyordu ve çok susamıştı. İçeçek bir bardak su bulana kadar neden burada olduğunu veya başka hiçbir şeyi düşünmedi. Nihayet birkaç yudum su içtikten ve başağrısı hafifledikten sonra az önce kalktığı yatağa ve üstünde yatan genç adama bakmak için arkasına döndü. Ve tam da o anda geceye ait çoğu utanç verici olan anıları hatırladı.
Avucunu yüzüne dayadı ve bir daha alkol içmemek de dahil olmak üzere pek çok şey üzerine kendine yemin etti. Yüzü kızarmıştı ve kısa bir süre önce kapattığı gözlerini açmaya bile utanıyordu.
Hayatının büyük bir kısmını sadece karşı cinsten hoşlandığını düşünerek geçirmişti. Sonrasında ergenliğe girdiğinde aslında erkeklerden de hoşlandığını fark etmişti. Bu gerçeği kabul etmekte zorlanmamıştı. Toplum tarafından çoğunlukla ayrımcılığa maruz kalan bu kimliğiyle bile rahatça yaşayabilirdi.
Tabi hayatını kabusa çeviren bütün o olayları yaşamasaydı durum böyle olurdu.
Daniel uğradığı tacizlerden dolayı bir erkekle ilişkisini sağlıklı bir şekilde ilerletebileceğine dair güvenini kaybetmişti. İşler cinsel boyuta ulaştığında devam edebileceğinden emin değildi. Çünkü doğal savunma mekanizması, geçmişin karanlığında kaybolmuş kötü anılarını hatırlatacak tetikleyici olaylardan kaçınması için onu zorluyordu.
Görev için J lisesine geldiğinden beri pek çok kişiyle flörtleşmiş olsa da hiçbir zaman bunun devamını getirmeyi düşünmemişti. Hudson ile zaman geçirirken tehlike sinyallerinin çaldığını duyamamıştı. Onun kendisine karşı olan hislerini, hatta kendi hislerini bile ciddiye almamıştı. İşlerin böyle sonuçlanması tamamen onun hatasıydı. Sadece ufak bir sarhoşluk anı henüz yeni kapanmış yaralarının açılmasına sebep olmuştu.
Geceden kalma olduğu veya kim bilir belki de bu tarz düşünceler yüzünden, uyandığından beri bulanan midesi katlanılmaz bir hale geldi. Daniel kendini lavabo olduğunu düşündüğü kapıya doğru güçlükle attı ve çoğunlukla boş olan midesini boşalttı.
Bütün süreci oldukça kısa tuttu. Hızlıca etrafa dağılmış kıyafetlerini topladı ve yataktaki adama son bir bakış atmadan oradan kaçarcasına uzaklaştı.
İstemediğim hiçbir şey yaşanmadı, diye düşündü.
Bunu ben istedim.
O halde sorun ne?
.
.
.
.
.
.
Daniel'ın hayatı birçok açıdan karışmışken son düşüneceği şey haftalar önce katılacağı hakkında söz verdiği okul gezisi olurdu.Okuldan uzaklaşmak istemiyordu. Zorunda kalmadıkça 'eğlenmek' İstemiyordu. O ne zaman anın tadını çıkarmaya karar verse bundan çok pişman oluyordu.
Ne yazık ki kimse onun isteklerini ciddiye almıyordu. Daniel arkadaşları tarafından bir valize tıkılarak zorla trene bindirilmek istemediği için nihayetinde kaderini kabullenmek zorunda kaldı.
Yolculuğa çıktıklarında hava güneşliydi. Birlikte kısa gibi hissettiren birkaç saatlik yolculuğun ardından ilk duraklarında indiler. Burası bir hayvanat bahçesiydi. Daniel hayatında ilk defa gördüğü hayvanları incelerken arkadaşlarıyla sohbet etti. Bir kuyruk gibi peşinde dolaşan Jay'le hediyelik eşya satan bir tezgahtan sevimli hayvan taçları satın aldılar. Daniel kaplan kulaklarını kendine takarken beyaz kedi kulaklarını ise Jay'in saçına taktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
desise -- lookism •alldaniel
FanfictionAslen ao3te İngilizce yayınlanan kitabın Türkçe (orijinal) versiyonu. ~Daniel polis olmasıyla sonuçlanan trajik bir geçmişe sahiptir. Son görevi J lisesine sızmaktır. Park Hyungseok = Daniel Park Tek beden +18 ve tetikleyici unsurlar içerir! bxb