"Sana kim bayılabileceğini söyledi? Hım?"
Daniel altında uzanan adamın gözlerinin geriye kaydığını fark ettiğinde sonunda vücudunun sıcaklığı normale dönmüştü. Daha düzgün düşünebiliyordu ama hala az önceki kavganın oldukça heyecan verici olduğunu hissediyordu. Hudson son zamanlarda karşılaşmak zorunda kaldığı en güçlü rakipti.
"Benden bu kadar kolay kurtulabileceğini sanma." Hudson güldü ve ona kendine gelmesi için zaman verildiği için daha iyi hissetti. Yavaş yavaş görüşü netleşti ve önündeki siyah benekler kayboldu.
"Buraya ne için geldiğimi bilmek istiyor musun, Hudson Ahn?"
Hudson onun samimi bir şekilde adını söylemesini görmezden geldi. "Eğer buraya gelme sebebin beni baştan çıkarmak değilse neden önce üstümden kalkmıyorsun, Park? Bu pozisyondayken odaklanmak benim için oldukça zor."
Başından beri belirsiz olan pozisyonları Hudson doğrulmak istediğinde iyice yolunu kaybetmişti.
Daniel ancak Hudson söylediğinde içinde bulundukları durumu anladı. Yeni düşen vücut sıcaklığı tekrar yükselmeye başladı, "Hala bunları düşünecek enerjin var." Daniel ayağa kalkarken devam etti, "Ne yazık ki çok fazla düşünüyorsun. Koridorun ortasındayız."
Hudson az önce bilincini kaybetmek üzereydi bu yüzden ayağa kalkerken zorlandı ama Daniel'dan yardım istemedi. Bunun yerine saniyeler önce ölümüne dövüştüğü genç adamın ani değişimine şaşırken duvara yaslandı, "O zaman neden daha sakin bir yere geçmiyoruz?"
Daniel kollarını kavuştururken ona baktı, "Saçmalık," derken biraz sinirliydi, "Beni tekrar kandıramazsınız."
"...Az önce sadece şaka yapıyordum. Sana karşı herhangi bir niyetim yok."
Daniel kaşlarını kaldırırken ona inanmayarak baktı. Hudson sakin olmaya çalışarak onun bakışlarının yönünü takip etti ve görmeyi hiç istemediği bir manzarayla karşılaştı, "Bu... bu sadece fizyolojik bir tepki."
Hudson, Daniel'dan gerçekten etkilenmişti ama o bile bu seviyede olduğunu fark etmemişti. Az önceki çılgın halinde onu kendine çeken şey gücüydü, şimdi ise, birkaç dialogdan oluşan sohbetlerinin sonunda, onu tanımak istediğinden emin olmuştu. Neden barına geldiğini de öğrenmek istiyordu ama daha çok burada daha fazla kalmasını sağlamak için bir bahane arıyordu.
Daniel bir süreliğine durumu değerlendiriyormuş gibi duraksadı. Bu sırada bakışlarını hala belirli bir noktadan çekmemişti. Hudson utanarak ellerini önünde birleştirirken bir an önce konuşmasını diledi.
Bunu gören Daniel küçümseyici bir ses çıkardı. "Her neyse, zaten denemeye cesaret edemezsin. Konuşmalıyız."
Başlangıçta işleri gizlice halletmeye niyetlenmişti, tam olarak hangi noktada hata yaptığını bilmiyordu ama, işler istediği gibi gitmemişti. O zaman elindeki imkanları en iyi şekilde değerlendirmeliydi.
Darius ile karşılaştığında tek yapmak istediği bütün barı ateşe vermek ve bu korkunç yeri dünya üzerinden silmekti. Hudson ile tanıştığında ise, özellikle de deneyimledikleri dövüşten sonra, artık o kadar da olumsuz düşüncelere sahip değildi. Hudson ortaya çıktığından beri davranışlarıyla çok kötü bir izlenim bırakmış olsa da Daniel bir nedenle onun bu izlenimini düzeltmek için istekli olduğunu düşünüyordu.
Sarışın adamı VİP localardan birine kadar takip etti. Arkasından yürürken kırmızı bir ceket giyen adamı incelemekten kendini alamadı. Sağlam bir sırtı ve geniş omuzları vardı. Kolları bir boğanın gücüne sahip olduğu iddiasını destekler nitelikteydi. Patlayıcı bir güçle doluydu. Daniel tarafından neredeyse bayılana kadar dövülmüş olmasına rağmen sanki bütün bu yaşanlar bir şakadan ibaretmiş gibi sağlam adımlarla yürüyordu. Daniel bunu takdir etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
desise -- lookism •alldaniel
FanfictionAslen ao3te İngilizce yayınlanan kitabın Türkçe (orijinal) versiyonu. ~Daniel polis olmasıyla sonuçlanan trajik bir geçmişe sahiptir. Son görevi J lisesine sızmaktır. Park Hyungseok = Daniel Park Tek beden +18 ve tetikleyici unsurlar içerir! bxb