2

70 6 18
                                    

Merabalar.

Nasılsınız bakalım?

Keyifli okumalar.

************************************************************

Robin masadan kalkıp kendisine kahve koymaya başladı. Bir yandan da annesini dinliyordu "Sen çocuk bakmayı biliyor musun Robin?" Robin sıkıntılı bir iç çekip "Çocukluğumuzdan beri Vance'e kim bakıyor sanıyorsun?" Maria aldığı cevapla göz devirdi "İkisi aynı şey değil evlat." Robin kupasından bir yudum altıktan sonra "Hayır, bu daha kolayı. O çocuk Vance gibi inatçı değil." "Hey! Bunu duydum!" Robin mutfağa giren Vance baktı sırıtarak "Bu bir sır değil ki Vance, herkes senin inadını biliyor." Vance göz devirdi.

"En azından yemek hazırlamayı biliyorsun, hiç olmazsa aç kalmaz çocuk." Robin elinin yanında duran minik kağıt parçasını Vance'ye fırlattı, Vance son anda eğilerek kaçmıştı. "Sen kendine bak Vance! Sen daha onu bile bilmiyorsun!" Robin tezgaha iyice yaslanıp göz devirerek bir yudum daha aldı kahvesinden "Bilmeme gerek yok, Maria teyze ihtiyacım olan her yemeği bana yapıyor." Vance Maria'ya göz kırpıp konuştuğu zaman Maria gülmüştü.

Onlar konuşurken Mike amca mutfağa girmişti "Maria teyzen sadece sana değil hepimizin ihtiyacı olan şeyleri yapıyor evlat." Mike gülerek konuşup kendi yerini aldı, Robin'in yeni işini biliyordu bu yüzden bu kadar erken kalkmasına şaşırmamıştı. "Ben çıkıyorum." Robin elindeki kupayı kirliye bırakıp kapıya yürüdü, deri ceketini ve ev anahtarını alıp evden çıktı. Finney'in evine doğru yürürken düşündüğü tek şey bu günü sorunsuz atlatabilmekti, hayır aslında arası çocuklarla gayet iyiydi, sadece, bilirsiniz işte.

Eve yaklaşınca ellerini cebinden çıkarıp bahçe kapısından içeriye girdi, evin kapısını çalıp bekleye başladı, birkaç saniye sonra kapı açılmıştı. Finney yeni kalktığını belli eden gözlerle ona bakıp gülümsedi "Günaydın bay Arellano." Robin sıcak bir tebessüm ederek "Günaydın, sadece Robin derseniz memnun olurum." Finney gülümseyip onu içeriye aldı, Robin içeriye girip ceketini askılığa astı.

Ceketini daha yeni asmıştı ki, Ginny'nin sesi bütün evde yankılanmıştı "Robin!"  Robin gülümseyip kendisine doğru koşan kızı kucağına aldı, Ginney ellerini omuzlarına koyarak ona baktı "Nasılsınız bakalım küçük hanım?" Ginny hala gülümserken "İyi!" dedi. Robin gülerek "İşte buna sevindim." dedi. "Ben çıkıyorum, akşam gelince iş saatlerini konuşuruz." Robin Finney'in yukarı çıkıp indiğini anlamamıştı. Sadece kafasını sallayarak onaylamıştı onu, Finney küçük kızına el sallayıp ev ve araba anahtarlarını alarak evden çıkmıştı.

Robin Ginny'yi indirip yüzüne baktı "Söyleyin bakalım küçük hanım, ne yapmak istersiniz?" Ginny kıkırdayarak bir süre düşündü, daha sonra "Bilmiyorum." dedi. Robin gülüp "İlk önce saçlarını toplamaktan başlayalım mı?" diye sormuştu, Ginny hevesle kafasını salladı "O zaman, hadi bir toka bulalım." Ginny paytak adımlarla yukarı kata çıkıp birkaç dakikaya geri dönmüştü, elinde siyah bir toka ve tarak vardı. Robin saçlarını ilk önce tarayıp daha sonra toplamıştı, Ginny saç stilinden olukça memnun gibi görünüyordu.

Saçları bitince Ginny koltuktan zıplayıp ilk bulduğu aynadan kendisine baktı, saçları şimdi daha da hoşuna gitmişti. "Beğendiniz mi küçük hanım?" Ginny hevesle kafasını salladı, büyük tavşan dişleri ortaya çıkmıştı. "Şimdi ne yapalım bakalım?" Ginny omuz silkti, genelde köpeği ile oynardı ama şimdi Robin ile oynama fikri daha cazipti.

"Köpeğimle oynaya bilir miyiz?" Robin kaşlarını kaldırdı "Köpeğin mi var?" Ginny kafasını evet anlamında salladı "Tabi oynayabiliriz." Ginny attığı masum bakışların yerine gülerek "Joseph!" diye seslenmişti, üst kattan sarımsı tüyleri olan bir köpek inmişti, tatlı görünüyordu. Ginny'nin Joseph dediği köpek gidip tam yanında durmuştu, Robin'i fark edince hırlamaya başlamıştı. Ginny köpeğin tüylerinden tutarak "Hayır Joseph, o Robin, onu ısıramazsın." demişti, köpek anında dururken geri çekilmişti, Robin ise sabahtan beridir gösterdiği sakin ifadeyle tüylerini sevmişti.

"Çok iyi bir köpeğin var Ginn." Ginny Joseph'in tüyleriyle oynadıktan sonra yanına çökmüştü, Joseph çoktan yerde yuvarlanmaya başlamıştı bile. 

Robin Ginny için anlattığı masalı yarıda bırakmıştı, Ginny uyumuştu bile. Yataktan kalkıp üstünü çiçekli olan yorganıyla örterek joseph'e basmamaya özen göstererek odadan çıkıp kapıyı kapattı. Gerçekten yorucu ama eğlenceli bir gün olmuştu, bütün gün oyun oynamış, yemek hazırlamış, birkaç kez Joseph ile oynamak için bahçeye çıkmışlardı. Gerçekten çok eğlenmişti Robin.

Aşağı kata inip mutfaktan bir bardak su içti, abajurlar hariç hiç bir ışık açık değildi. Kapıdan gelen tıkırtılarla oraya bakmak için mutfaktan çıkmıştı, kapı açılınca ardından görünen Finney ile belli etmeden derin bir nefes alıp iyice kendini göstermişti. Finney yorgun adımlarla anahtarını bırakıp ceketini astı, Robin ile göz göze gelince bir süre duraksasa bile gülümsemişti.

"Gününüz nasıldı?" Robin Finney'in sorusuyla omuz silkerek "Oldukça eğlenceli." diye yanıt vermitşi, Finney anladığını belirten bir şekilde kafasını salladı. "İstersen iş saatlerini konuşabiliriz?" Robin kafasını fark etmez der gibi sallarken "Sen bilirsin." demişti, Finney koltuğa yürürken Robin onu takip etmişti. Koltuğa oturup boynunu rahatlatmak için biraz oynattı Finney. "Evet, gelelim iş saatlerine." Finny yorgun olmasına rağmen gülümseyip devam etti "Hafta içi ve sadece cumartesi çalışırsın, ayına iki bin dolar veririm, yada istersen daha fazla." Robin kafasını hayır anlamında salladı "Hayır, iki bin yeterli." Finney kafasını salladıktan sonra "Cumartesi işim yok ama Ginny seni çok sevmiş, bir süre devam etsin, sonra sadece hafta içi çalışırsın." demişti.

Robin düz bir sesle "Sorun değil, onunla vakit geçirmeyi sevdim." demişti, Finney gülümseyip elini uzattı "O zaman anlaştık?" Robin elini tuttu "Anlaştık."

**************************************************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Finney sizce ne olarak çalışıyor?

Adios.

Father's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin