5

47 6 12
                                    

Merabalar.

Nasılsınız?

Keyifli okumalar.

*****************************************************************

Robin dün Finney'in ona verdiği anahtarla kapıyı açarak içeriye girdi, bu gün biraz geç kalmıştı ve muhtemelen Finney işteydi. Ceketini asarken mutfaktan çıkan Finney ile göz göze gelmişlerdi, Robin meraklı bir tonda "Senin işte olman gerekmiyor mu?" diye sormuştu. Finney dünkü gibi bir ifadeyle "Birkaç günlük izin aldım, gitmeyeceğim." dedi. Robin anlayışla kafasını salladı, "O zaman gelmeyi bırakmalı mıyım?" diye sordu. "Hayır, gel lütfen. Ginny seninle daha mutlu." Finney hemen konuşup kollarını bağlamıştı, Ginny mutlu olacaksa her şeyi yapardı.

Onların garip bakışmasını merdivenlerden hızla inen Ginny bozmuştu, hemen Robin'in kucağına atlamıştı. "Nasılsın bakalım küçük hanım?" Ginny büyük tavşan dişlerini göstererek güldü "İyi." Robin gülümseyip yüzüne düşen birkaç kahve rengi teli çekti "Buna sevindim işte." Ginny Robin'in uzun siyah saçlarını parmakları arasına doladı, onları seviyordu. "Ne dersiniz küçük hanım? Biraz oyun oynayalım mı?" Ginny hevesle kafasını salladı, Finney onun hiç bu kadar enerjik ve mutlu olduğunu hatırlamıyordu.

"Hadi sen oyuncaklarını getir." Robin Ginny'yi kucağından indirip konuştuğu zaman Ginny hızla odasına doğru koşmuştu. Robin kafasını çevirip Finney'e baktı,Ginny'nin arkasından gülümseyerek bakıyordu. Robin birkaç saniye baktıktan sonra bakışlarını çekti, Finney'in neden bu kadar güzel bir gülümsemesi vardı?

Ginny birkaç oyuncağıyla aşağıya inmişti, babasının elinden tutup kendisiyle beraber götürdü "Sende bizimle oyna baba!" Finney Ginny'nin onu götürmesine izin verdi, onunla oynamayalı uzun zaman olmuştu. Finney Ginny'nin onları unutup başka şeylerle ilgilenmesini büyük bir keyifle izliyordu, Ginny bazen unutgan bir çocuk olabiliyordu. Robin de onun gibi gülerek onu izliyordu, Ginny ise onlara göz ucuyla bile bakmıyordu. 

Finney kafasını çevirip Robin'e baktı, Robin hala Ginny'yi izliyordu. Bir süre onu süzdü. Uzun boyluydu, oldukça uzun boylu. Esmer bir teni vardı, ona yakışır siyah saçları ve gözleri, aksanı amerikalı olmadığını açıkça gösteriyordu, giyim tarzı oldukça hoştu. Sıfır kollu, altına pantolon ve bandana takardı, kesinlikle ona yakışıyordu. Spor ile ilgilendiği kıyafetlerinden bile belli olan vücudundan belliydi, Ginny'den ve kendisi gördüğü kadarıyla nazik ve eğlenceli bir karakteri vardı.

Finney önüne döndü, evet Robin hoş birisiydi, peki bundan ona neydi ki?

Akşam olmuştu, Finney ve Robin Ginny'yi yatırmışlardı. Şimdi aşağılardalardı. Finney Robin'e baktı "Biraz konuşabilir miyiz?" Robin yanına oturup nazik bir şekilde "Tabi ki." demişti. Finney yutkunup "Bunu ne zaman fark ettin,yani şüphelerin başladı?" Robin bir süre düşündükten sonra "İşe başladıktan bir hafta sonra, yani bir hafta önce. İlk önce utangaçlıktır diye düşündüm ama zamanla daha fazlası olduğunu anladım." Finney sonuna kadar dinleyip en sonunda ellerini yüzüne çıkararak sıvazlarken "Anlamalıydım..." dedi. 

Robin kendini suçlamaya başladığını anladığında "Hey, senin hatan değil. Hem nereden bilebilirdin ki?" demişti. Ama Finney üzgün bir surat ifadesiyle "Ben onun babasıyım Robin, en başta benim anlamam gerekirdi. Annesi bizi bıraktığı zaman ona çok iyi bakacağım demiştim, ama elime yüzüme bulaştırdım." Finey ağlamaklı bir ses tonuyla konuşup yine yüzünü sıvazladı. Robin anladığını belli eden bir yüz ifadesiyle sırtına dokunup okşadı "İstersen bana anlatabilirsin?" 

Finney gerçekten anlatacak birisine ihtiyaç duyuyordu, kafasını salladı. Robin ona biraz daha  yaklaştı "O zaman daha yirmi bir yaşındaydım, işe yeni başlamıştım. Bu günkü gibi değildi her şey." diye başlamıştı Finney "O zamanlar bir kızla tanışmıştım, Donna. Bir süre beraber olduk. Bir zaman sonra ortadan kayboldu. Ne aramalarıma ne bana geri döndü." Finey derin bir nefes aldı "Bir kaç ay sonra hastaneden aradılar, apar topar gittim." Finney yutkundu "Hastane odasına gittik, oda boştu, sadece bir yatak ve üstünde bir bebek vardı, Ginny vardı." Finney dolmuş gözlerini sildi.

"Yanında bir not. 'Yapamam Finney. Üzgünüm.' O zaman anladım kızımla baş başa kaldığımı." Finney'in ağzından bir hıçkırık kaçmıştı "O zaman söz vermiştim ona çok iyi bakacaktım." Finney güldü "Ama işte görüyorsun, daha hasta olduğunu bile fark edemiyorum. Korkunç bir babayım." Robin ne yapacağını şaşırarak biraz daha yaklaşarak elini tuttu "Saçmalama Finn. Sen mükemmel bir babasın." Finney ona döndü yaşlı gözleriyle "Öyle mi?" Robin onayladı "Hm hm,Ona bir baksana, dürüst, nazik kibar, güzel ve aynı zamanda terbiyeli bir kız. Söylesene hangi kötü babanın kızı bu denli terbiyeli olur?" 

Finney gülümsedi, şimdi rahatlamış hissediyordu. Robin'e bakıp gülümsedi, o daha ne olduğunu bile anlamdan kolları arasına aldı "Teşekkür ederim Robin..." Robin ellerini yavaşça beline koyup "Rica ederim...Finn." demişti.

*******************************************************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Adios.

Father's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin