Merabalar
Nasılsınız?
Keyifli okumalar
****************************************************************
Robin kapıyı açıp içeriye girdi, sanki evde kimse yokmuş gibi sessizdi. Sessizce yukarı kata çıktı, ne olacağını bilemezdi, hazırlanıp yukarıda gezmeye başladı. Finney'in odasının kapısını açıp baktığı zaman gördüğü şeyle şok olmuştu, Finney yatağında oturmuş ağlıyordu. "Finn?" Finney onun sesiyle anında kafasını oraya çevirmişti, Robin'e haber vermeyi unutmuştu. R-Robin?" Robin içeriye girip kapıyı kapattı "Neden ağlıyorsun?" Finney elindeki resme dönüp göz yaşlarını sildi Robin resme baktığı zaman genç bir kadının gülümseyerek baktığını fark etti, beyaz tenli, kumral saçlıydı.
Finney burnunu çekip "Bu gün annemin ölüm yıl dönümü." demişti, Robin üzgün bir surat ifadesiyle "Başın sağ olsun." demişti. Finney ise "Teşekkür ederim." demişti sadece, annesini özlüyordu, çok fazla. Robin ne yapacağını bilemeyerek sadece ona bakıyordu, Finney'in gözleri ağlamaktan kızarıp şişmişti. Robin bir şey demeden bekliyordu, gidip gitmemek arasında kalmıştı. Finney kızarmış gözleriyle sadece elindeki fotoğrafa bakıyordu, arada bir burnunu çekiyordu.
Finney gözlerini fotoğraftan çekip Robin'e baktı "Biraz yanımda kalır mısın?" Robin birkaç saniye düşündükten sonra "Tabi." demişti. Finney zaten yanında olan Robin'in omzuna kafasını yasladı, Robin ilk başta şaşırsa da elini hafifçe beline koydu. Finney iç çekmeye devam ediyordu, normaldi, saatlerce ağlamış birisi için olukça normaldi. "Finn, kendini sıkma."Finney masum bir sesle "Hm?" demişti Robin elini belinden saçlarına çıkarıp "Kendini sıkma, ağla." Finney içini çekti tekrar.
Göz yaşları tekrar başlarken Robin onu biraz daha yakınına çekti. Finney yine hıçkırmaya başlamıştı, ağladıkça kendini iyi hissediyordu. Robin ise sadece ağlamasına izin veriyordu, orada olduğunu belli ediyordu ama sadece manevi olarak. Finney ağlarken Robin kendisini çok kötü hissettiğini fark etti, o ağladıkça sanki boğazı düğümleniyordu. Finney dakikalar sonra ağlamayı bırakmıştı, artık o kadar çok ağlamıştı ki, göz yaşlarının kuruduğunu hissediyordu.
"Finn?" "Hm?" "İyi misin?" Finney Robin'in meraklı sesine karşılık "Hm hm." demişti sadece. Robin saçlarını okşamaya devam ederken "Uyumak ister misin?" demişti, Finney kafasını salladı. Robin onu yatağına koyup üstünü örttü, Finney ne ara tuttuğunu bilmediği bileğini tutuyordu, pek bırakacakmış gibi değildi ve çoktan uyumuştu, uyandırırsa uyumak onun için zor olurdu. İç çekerek yorganı araladı, yerde oturmak hiç cazip değildi.
Finney Robin'in yanına yattığını hissetmişti, hatta on saniye içinde olsa görmüştü. Ama kalkmak yerine Robin'in göğsüne çıkmıştı, hadi ama nede olsa uyuyordu, kim onu suçlayabilirdi ki?
Finney halinden oldukça memnun bir şekilde Robin'in göğsünde uyuyordu, yumuşak yastıklardan hiç bir farkı yoktu. Robin ise gözlerini büyütmüştü, pekala burası tekrar sıcaklamaya başlamıştı. Birkaç dakikalık bir tereddütten sonra bir elini sırtına, diğerini saçlarına koydu. Biraz dinlenmekten zarar gelmezdi değil mi?
********************************************************
Bölüm sonu
Ne düşünüyorsunuz bakalım?
Biraz kaos seziyorum, çok kötü fırtınalar var.
Adios.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father's Daughter
FanfictionFinney Blake kızını birisine emanet etmeli, Robin Arellano ise bir iş bulmalıydı.-Rinney. Belki Brance.