10.05.2032
Yağmur durmuş ıslak caddeyi ayın ışığı aydınlatıyordu. Su birikintilerinin üzeri ışıkla parlıyordu. Cadde neredeyse boş sayılırdı. Evlerden gelen ışıklar ve yoldan geçen birkaç arabanın farları duvarlara vuruyordu. Havanın karardığı saatlerdeydiler. Vakit yemek saatine denk geldiği için muhtemelen etraf bu kadar sessizdi. Ara sıra ayın önünü kapatan bulutlar daha dağılmamış, yağmurun tekrar yağabileceğini gösteriyordu.
Yaklaşık yarım saattir bulundukları sokağın kaldırımına çökmüş ikili durgundu. Biraz rüya hissi veren biraz da beyinlerini bunaltan durumu anlamaya çalışıyorlardı. Her şeyin gereksiz bir şekilde bu kadar gerçek olması onları rahatsız eden şeydi.
Taehyung bir rüyada olmadığını kabul etmişti; her şeyi hissedebiliyordu. İçinde bulunduğu gerçekliği henüz kabul etmemiş olsa da bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordu. Jimin ise daha az dehşete düşmüş gibi görünse de onun ne düşündüğünü kestirmek zordu.
Doğaüstü olaylara inanma yaşını çoktan arkada bırakmışlardı. Ama içinde bulundukları durumu, inandıkları gerçeklik algısı içinde açıklamak imkansızdı.
Bir şeyler olmuş ve bir anda hayat on yıl ileri sarmıştı. Bu gerçeklikte onlara imkansız gelen şey gerçekleşmiş ve birlikte olmuşlardı. Taehyung telefon ekranında gördüğü şeyi açıklayacak kelimelere sahip değildi. Hayatında kimseye nefret boyutuna ulaşacak kadar derin bir kin beslemese de Jimin'den hoşlanmadığını gayet iyi biliyordu. Jimin ona göre biri değildi. Olayın bu kısmını erteleyip nasıl buraya geldiğine odaklanmak istiyordu.
Yine de yaklaşık on dakika önce fark ettiği parmağındaki yüzüğü -Jimin'in parmağındaki ile eşleşen yüzüğü- ve ekran resminde gördüğü iki küçük çocuğu düşünmeden edemiyordu. Farklı bir evrene sıkışmış olmak kabul edilemez olsa da Jimin'le evli ve iki çocuğa sahip olmak bambaşka bir boyuttu.
Jimin'in cebinden bir şey çıkarması ile esmer olan göz ucuyla ona baktı. Artık sarı saçlı olmaması garipti, resmini çizerken saatlerce baktığı bedenin farklı görünmesi de garipti. Jimin cebinden iki telefon çıkarmıştı biri Taehyung'un kafede kendinin sandığı ama muhtemelen içinde bulundukları bu farklı zamana ait Taehyung'un telefonuydu. Diğeri de Jimin'indi. Onun telefonu da artık eskiden sahip olduğu telefon değildi. Telefonlardan birini Taehyung'a uzattı, esmer telefona bakmak istemediği için sadece elleri arasında tuttu ve ekranı açmaya cesaret edemedi.
Jimin ise kendi elindeki telefonu açtı bir şeyleri açıklığa kavuşturması gerekiyordu. Eli kolu bağlı oturmak ona göre değildi. Taehyung'da hafifçe eğilmiş diğerinin açtığı ekrana bakıyordu. Jimin ekranı hızlıca kaydırıp telefonun rehber kısmına girmişti kimi arayacağından emin değildi. Sık aramalara bakınca yanında bolca kalp bulunan Taehyun'un ismini gördüler, esmer olan neşe barındırmayan bir kahkaha atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Future || vmin ★
FanficJimin ve Taehyung iyi anlaşamazlardı ta ki on yıl sonraki hayatlarına zaman yolculuğu yapıp otuz yaşındaki hallerinin yerine geçene kadar. İkisi de, evli oldukları bu geleceğe yabancıyken iki de küçük çocukları olduğunu öğrenmişlerdi.