Jimin ve Taehyung iyi anlaşamazlardı ta ki on yıl sonraki hayatlarına zaman yolculuğu yapıp otuz yaşındaki hallerinin yerine geçene kadar. İkisi de, evli oldukları bu geleceğe yabancıyken iki de küçük çocukları olduğunu öğrenmişlerdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
2022
Jimin normalin aksine ilk defa sabah dersi olmasına dair söylenmiyordu. Tabi her sabah olduğu gibi yine söylendiği şeyler olmuştu ama bunlar sabah dersi ile ilgili şikayetler değildi. Daha çok üstüne giydikleri, saçının düzgün duramaması ya da gözünün altındaki morluklarla ilgiliydi.
Sarı saçları dalgalı duruyordu, düz durmasını tercih ederdi ama bir türlü hizaya sokamıyordu. Sinirle ellerini saçlarından geçirip tarağı banyo aynasının önüne sertçe bırakmıştı. Bakım ürünlerini de öylece ortada bırakıp banyodan çıkmıştı. Biraz dağınıklığın insana zarar vermeyeceğini düşünenlerdendi.
Saat yedi buçuk olmuştu bile, kahvaltı hazırlayacak vakti yoktu. Neyse ki mutfak için sonunda alışveriş yapmıştı, dolabı doluydu. Bir muz alarak onunla idare etmeye karar vermişti, birkaç saat tok tutardı. Motosikleti ile yirmi dakikada çok rahat fakülteye varıp derse girebilirdi ama onun acele etme sebebi ders başlamadan önce orada olmaktı. İlk dersi, Taehyung ile ortak aldığı dersti. Öncesinde esmer olanla biraz konuşacak vakit bulmayı umuyordu.
Doğum gününde birlikte vakit geçirdikten sonra görüşmemişlerdi. Jimin derslerden çıktıktan sonra dans etmek için stüdyoya gidiyordu akşam da vakti olursa bardan tanıdığı birkaç arkadaşıyla takılıyordu. Taehyung'la aynı ortamda bulunabileceği tek an bu ortak dersleriydi.
Fakülteye vardığında saatini kontrol etmişti, hızlı gelmişti ve derse daha on beş dakika vardı. Birinci kattaki dersliğe giderken ikinci sınıfta Dans Kondisyonu dersine giren profesörü görmüştü. Jimin'in girişken kişiliğinden dolayı adam onu oldukça iyi tanıyordu. Jimin'i görünce eski öğrencisine gülümsemişti. "Sabah dersine geç kalmamış bir Jimin görmenin beni ne kadar duygulandırdığını bilemezsin, hangi şanslı hocanın dersine gidiyorsun?" diye sormuştu.
Odağı başka bir noktada olan Jimin, profesörün kendisine seslendiğini duyana kadar onu fark etmemişti. Profesörün cümleleriyle birlikte gülümsemesi genişlemişti. Sabah enerjisinin sebebi ne gireceği ders ne de saatlerce slayt okuyacak başka bir profesördü. Tabi ki bunları sesli söylemeyecekti. "Günaydınlar hocam, bugün havanın güzelliği ruh halime de yansıdı sanırım." diyerek dışarıyı işaret etmişti. Dışarıda yoğun yağmur ve ortalığı aydınlatmak için oldukça cılız kalan bir güneş ışığından başka bir şey yoktu.
Profesör de onun bu haline gülerken Jimin'in omzuna vurarak "Sen de bir aşık havası sezdim de bakalım umarım dans pratiklerini azaltmazsın." demişti.
"Aşık olmanın yaptığımız işe tutku katacağını ve dansımızı daha da duygu dolu yapacağını söylemiştiniz diye hatırlıyorum oysa."
Profesör, Jimin'in onu kendi sözleri ile cevaplaması sonucu gülerek omuzunu hafifçe sıkmıştı. "Hadi bakalım git dersine, seni şu anki mutluluk sebebinden uzak tutuyormuş gibi hissettim."
Jimin eski hocasına kısaca veda ederken yüzünde koruduğu gülüşü ile dersliğinin önüne gelmişti. Açık olan kapıdan girerken dersliğin neredeyse dolu olduğunu görmüştü. Bu dersi alan çok öğrenci olduğu için yer kapma umuduyla herkes daha erken gelmiş oluyordu. Jimin'in gözlerinin aradığı ise sadece bir kişiydi. Uzun boyu, biçimli yüz hatları, esmer teni ile dikkat çeken bir kişiye bakıyordu. Daha spesifik olması gerekirse derslikte Kim Taehyung'dan başka dikkatini çeken kimse yoktu.
