2032
Taehyung araladığı balkon kapısıyla içeri girmişti. Jimin koltukta kıvrılmış uyuyordu. Elindeki bardağı mutfağa bıraktıktan sonra yatak odasından çarşaf alıp beyaz ince pikeyi sevgilisinin üstüne örtmüştü. Koltuğun yanına çöküp Jimin'in yüzünü izledi. Parmak uçlarını diğerini rahatsız etmeyecek hassaslıkla saçına götürmüştü. Oradan aşağı inerek eli yüzünde gezinmişti. Göz kapakları, kirpikleri, elmacık kemiği, dudakları hepsi kusursuz görünüyordu.
Başını oturduğu yerden koltuğa yaslamış diğerinin yüzünü seyretmek için rahat bir açı oluşturmuştu. Jimin onun için elmas gibiydi. Nazikçe dokunup çizilmemesi için mutlak özeni hak ediyordu. Daha önce bu güzel yüzü resimlerine aktarmıştı ve bunu hayatının sonuna kadar yapmak istiyordu. Hayatının sonuna kadar kiraz dudaklarını öpmek, narin parmaklarını tutmak, yumuşak saçlarını okşamak istiyordu.
Önceki gün gelen telefondan sonra öğle vakti hastaneye gitmişlerdi. Öğrendikleri şeylerin etkisi büyüktü. Tüm gün Jimin'den bir sürü test istemiş, kan almış, bitkin düşürmüşlerdi.
Doktor iki ay öncesine göre Jimin'in hastalığının neredeyse geçtiğini söylemişti.
Normalde Jimin'in sahip olduğu hastalık ilerlediği zaman tedavi işe yaramıyordu ama doktorların anlamlandıramadığı bir şekilde Jimin hastalığı neredeyse vücudundan atmıştı, arada tutan baş ağrılarını tetikleyen bazı küçük sorunlar devam etse de Jimin sağlıklıydı.
Doktor kariyeri boyunca böyle bir şey görmediğini söylemişti. Taehyung, Jimin iyi olduğu için çok mutluydu ama olayın bu kadar olağanüstü durması onu korkutuyordu.
Ellerini yüzünün altına koyup kıvrılarak uyumuş olan Jimin, yavaş yavaş gözünü açarak uyanmıştı. Uzandığı yerde gerinirken esmerin yanında olduğunu fark etmişti. Taehyung onu uyandırmış olmaktan korkarak geri çekildi. "Özür dilerim uyandırmak istememiştim."
"Sen uyandırmadın, fark etmemiştim seni." Jimin yanında duran esmerin elini tutmuş uzanmaya devam etmişti. "Neredeyse tüm gün uyumuşum, hava kararmış."
"O kadar kanı benden alsalar bayılırdım herhalde." Jimin'in kolundaki iğne izinin etrafında parmaklarını gezdirmişti. "Acıyor mu?"
Taehyung üzgün bakan gözleri ve kendi canı yanıyormuş gibi büzdüğü dudakları ile diğerine endişeli bakışlarını dikmişti. Jimin ona yaklaşıp yüzüne küçük öpücükler kondurmuştu.
"Hayır acımıyor, vücudumu gördün mü sen hiç, iki üç iğne ile acı mı çekerim ben?" Ortamın atmosferini değiştirerek gülmüştü.
Taehyung da ona uyum sağlayıp gülünce Jimin ona takılarak "Vücudumdan bahsedince keyfin yerine geldi bakıyorum." demişti. Taehyung bu tür sözler üzerine kızaracak bir insandı. İnatçı ve çatışmacı kişiliğinin altındaki utangaçlığı Jimin'in hoşuna gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Future || vmin ★
FanficJimin ve Taehyung iyi anlaşamazlardı ta ki on yıl sonraki hayatlarına zaman yolculuğu yapıp otuz yaşındaki hallerinin yerine geçene kadar. İkisi de, evli oldukları bu geleceğe yabancıyken iki de küçük çocukları olduğunu öğrenmişlerdi.