Güç kimin için, ne için gerekiyorsa düşünce onu güçlü kılardı.
Kocasının kollarında odaya çıktığında bir put kadar kaskatıydı. Yatağı iki adet mum ışığının aydınlattığı odanın geri kalanı tamamen karanlıktı, açık pencereden dolan ayın parlaklığı ve havanın sıcaklığından sonra, odanın içi adeta kutsanmış kadar soğuk, karanlık ve özeldi. Tıpkı kocası gibi. Ayakları üzerine basan kadın titreyen bacaklarını sağlamlaştırıp destek için adama yapıştı, bacakları pelte gibiydi ve beyni adeta pekmez gibi sıvılaşmıştı. Adam, başını saçlarına daldırarak kokusunu derin derin içine çekti, karısını boynundan ve köprücük kemiğinden aşağı öpücükle uyardı. Dudakları omzunda hareket ederken çıkardığı o alçak sesle, "Duşu hazırlatmamı ister misin?" diye sordu.
"İyi olur," diye cevap verdi kekeleyen kadın, arzu ve korku karışımı sert bir dalgayla bedeni çalkalandı. Hayatta kalmaya çalıştığı yıllarda insanların kendisini bir süs bebeği gibi kırılgan, bir fahişe kadar bencil ve fazlasıyla budala, kısacası tehlikesiz görmeleri için büyük çaba göstermişti. Onların kendisini hafife almaları için yoğun çaba harcamış, aptal kadın rolüyle çok büyük bir avantaj sağlamıştı ve az evvel gerçekten aptal olduğunu anlamıştı. Onun dokunuşlarına yenilmiş, tecrübesizliğinin kurbanı olmuştu.
"Sen nasıl bu kadar..."
Adam sözlerini yarıda bırakarak geriye çekildi ve başını kaldırarak nemlenen gözlerini içeride dolaştırırken, "Yalnız kalabilir miyim Lordum,"
Adam yerinden hiç kıpırdamadı.
"Bu konuyu konuşunca izin vereceğim."
"Görevimi yerine getirdim," dedi sanki bu görevi isteyerek ve planlayarak yerine getirmiş, bu eylemin olması için çaba harcamış gibi kendinden emin ve sefil bir ses tonu kullanmıştı. Eğer o, davranışlarının ardında yatan düşüncelerini görebiliyor olsaydı bunu yapmazdı, o zaman diğerleri de tahmin edemezdi. Aynı zamanda, adamın, böyle önemli bir konudaki sorusunun cevabını bildiğini kolayca tahmin etmesi, kendisinin varlığını bilmediği bir ihtiyacı tetiklemişti. Daha evvel, eşit veya belli bir seviyede biri gibi davranılmak için duyduğu açlığı gidermişti.
"Sen evliydin?"
Bu sorunun cevabını vermek zorunda değildi. Ne olursa olsun, şimdi budala gibi davranmak için çok geçti. Çekinmeden ekledi, "Aynı zamanda Fahişeyim, bana öyle sesleniyordunuz."
Kocası acımasızdı ve sokak zekâsına sahipti. Bir işçi kadar çalışkan bir kral kadar otoriterdi. Yıllardır kendisinin de böyle meziyetlerinin olduğunu düşünüyordu. İlk defa hata yapmıştı, kollarının arasına alıp tutkuyla tuttuğu an, özenle inşa ettiği palavraların altına saklı olanı görmüş, koruyucu kalkanlarını indirmiş ve tek bir dokunuşla kimsenin ihlal edemediği sınırlarını teslim almıştı.
"Bana başka bir şey düşüneceğim bir şey vermedin."
"Sen kendini anlatmak için ne kadar çabalarsan çabala, herkes kendi düşüncesine inanır." Başını çevirerek onun kısılmış gözlerine baktı.
"Koca olayı..."
"Duş almak istiyorum."
Geleceği onunla güvende miydi, yoksa stratejik açıdan fayda getireceği zaman bu gerçeği kullanacağı bir poker kartı gibi mi görüyordu? Sanki evlilikleri, ilişkileri hatta kendileri normal insanlarmış gibi az evvel bir fahişe gibi arkadan becerdiği karısından kendisinden eski kocası hakkında bilgi vermesini istiyordu. O ne düşünmek isterse istesin, bunu yapmak zorunda değildi, artık hiçbir şey zorunda değildi. Bu aslında en başından beri verilmesi kolay bir karardı, çünkü kocası hayatı üzerine bahis koyacak diğer adamlardan farklı değildi. Ondan, sıcaklığından ve üzerine düşürdüğü sert gözlerinden, bir açıklama bekleyen sabırlı duruşundan kurtulmak istedi. Düşünceleri yüzünden, fazla yoğunlaşan hislerinin kontrolünü kaybetmişti ve onursuz girişiminin içinde açtığı yaranın acısını geri kazandığında paniğin soğuk elini yakasında hissetti. Kocası günlerde onu görmezden gelmiş, hakaret etmiş, konuşmadan yargılamış, dinlemeden kurgulamış ve en sonunda yapacağı en kötü şeyi yaparak aşağılamıştı ve daha kendisiyle işini bitirmemişti. Şimdiye dek kendisine zarar vermemişti, hiç düşünmemişti ama bu karmaşık duygulardan sonra iradesinin güvende olmadığını fark etti. Zihni yine kendisiyle oyun oynuyordu, kalkanlarını düşürmesini, rahatlamasını sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİNİN AY IŞIĞI
Historical Fiction"O... O karanlıklar Lordu denilen adam hakkında anlatılanlar..." dedi genç kız bayılacak gibi duran bedenini dik tutmaya çalışarak. "Bir canavarla evlenmeme izin mi vereceksiniz efendim?" "Bunu yapmak durumundayım..." "Ben sizin kızınızım!" "O zaman...