8. bölüm

372 73 230
                                    

KUSURA BAKMAYIN GECİKTİ BİRAZ. BURAYA KALP ALABİLİR MİYİM? (ÖZELLİKLE İNSTAGRAM,) SOSYAL MEDYADAN VE BURADAN YENİ BÖLÜMLERİ TAKİP EDİP YORUMLAR İLE DESTEĞİNİZİ GÖSTERMEYİ UNUTMAYIN.

HADİ SİZ OKURKEN BEN DE GECİKTİRDİĞİM NAMAZIMI KILMAYA GİDİYORUM. KEYİFİNİZ DAİM OLDUN.

***

O gün tarlalarda ekim başladığı için tüm gün işçilerin ve köylülerin başında olan Damian, aklını evden uzak tutmak için kasları yırtılana kadar toprakla uğraştı. Bir an boş kalmamak için öyle kendini paralıyordu ki çalışanlar bir şeylerin ters gittiğini fark edip korkudan yanına yaklaşamıyor, soracakları soruları sakinleştiği ana saklayarak ondan en az on adım geride duruyorlardı.

Hiçbir zaman başkasının merhametine kalmamış, kimseden iş ya da aş dilenmemişti. Babasından ve annesinden kalan malları amcası idare ettiğinden beri geçim kaynağı olan bu kale onun için yeterliydi. Kimseye boğun bükmeden, emir altına girmeden kendi hayatını hatta çalışanlarının refahını da sağlamıştı.

Damian kibri bırakıp işine dört elle sarıldığından beri mal varlığı on kat büyümüştü ve konfor içinde yaşamaktan hoşlandığı için bunu yapması gerektiğini biliyordu. Gençliğinde, uzun süreli sefil konforsuz ortamlara katlanmıştı ama şu anda, bunu yapmak zorunda olduğu zamanlardan birinde değildi. Babasından kalan küçük mirası devasa hale getirmenin bir yolunu bulmuş, diğer kontların aksine toprağa değer ve emek verip kendine küçük bir imparatorluk kurmuştu. Bu topraklarını zamanla genişletmesine vesile olmuş, iş yükü arttıkça kasası dolmuştu. Namı da öfkesi gibi büyümüşü ki yıllar içinde çalışkanlığının ünü onu Kraliçe'nin gözünde farklı yere koymuş, defalarca takdir etmeden duramamıştı.

Torağa kök salmış büyük bir çalı parçasını çıplak elleriyle sökerek az evvel bir yığın haline getirdiği tepeye savurdu. Zihnine yine karısı yağmaya başlayınca durdu, hemen arkasında duran yardımcısına döndü.

"Su,"

Tepesinde parlayan güneşi engellemek için terli yüzüne topraklı ellerini siper ederek bardağa uzandı ve tek dikişte suyu tüketti. Resmen tepesinden duman çıkıyordu. Ağzının kenarını elinin tersiyle silerek yeniden doldurması için uzattı. Uşak bardağı doldururken içini çekti. Şapşal kadın şimdi kim bilir neyin peşindeydi? Aklı sıra onu parmağında oynatacağını düşünüyordu. Ona bu gecelik izin vermiş olması tekrar olacağını göstermiyordu. Zihninde yüzü belirince içini garip bir huzur ve aynı anda hüzün kapladı. Son bakışındaki soğukluk zihnine akınca içtiği su boğazına dizildi.

Her hali bir diğerinden farklıydı. Ona dair bildiği tüm yanlışlar doğru, doğruları yanmış gibi deliyordu. Şaşkın halleri, patavatsız sözleri, sakarlıkları, boşboğazlık edişleri ve onunla konuşurken beliren içtenliği zihninden kovmaya çalıştı. Dobra sözlerini çekinmeden sıralayan gözü pek halleri keyiflenmesini sağlıyordu. Bir anı bir anını tutmayan adam bir ateş saçan gözlerini göğe, bir garip söylemlerini yere fısıldıyordu.

Garip bir şekilde gülümseyince yardımcısı şaşkınlıkla baktı. Damian gülümsediğinin farkında bile değildi. Yüzündeki maskenin altında terden ıslanan teni kaşınınca elindeki bardakla yüzünü ıslattı.

"Küçük sersem," diye fısıldadı, onunla uğraşmak eğlendiriyordu.

"Lordum sizi kızdıracak bir şey mi yaptım?"

Adam uşağına baktığında, Luk'un renginin aniden solduğunu gördü. Resmen bayılacak gibiydi. Olumsuz anlamda başını salladı. Sonra dün gece odadan çıkmak için arkasını döndüğünde yüzünde oluşan hüznü geldi aklına, elindeki bardak parmaklarının arasında sıklaştı.

ÇİRKİNİN AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin