2. BÖLÜM

426 69 136
                                    

Merhaba kıymetli okurlarım bölüme başlamadan evvel buraya kalplerimizi atalım mı?

Her bölümü diğerinden daha aksiyonlu ve buram buram aşk kokan enfes bölümler yazdım. Benim için harika bir süreç oldu ama Geçen bölüm bana keyif verecek bir yorum süreci olmadı, açıkçası şu anda hazırda bekleyen ON bölümü bu süreç sekteye uğrattı. Bu bölümden sonra sürecin aşikar mı yoksa gizli mi olacağına siz karar vereceksiniz.

Saygılar;

 hepinizi çok seviyorum ve hatırlatmak istiyorum, bir bölümü yazmak bazen günlerce bazen aylarca zaman alıyor ama okumak beş dakika sürüyor unutmayın... Yazarın bir sayfalık emeğini ne para ne de iki söz karşılamaz bunu yazarak öğrendim, Depremde Hayatını kaybeden tüm yazarlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Ömürlerinden verdikleri mirasları bizlere emanet...  Dua ile anacağımıza inanıyorum.

BÖLÜM

Yaşanması gerektiği için yaşandı ve bitti.

Jessica hızlı adımlarla odasına gittiği sıralarda, ablasının bir şeyler karıştırdığından şüphelenen Barbara hızla kapıya atıldı. Arayabileceği her yerde onu aradı ancak ablasından ne bir iz ne de bir ses yoktu. En son babasının odasına gideceğini düşündü, buna ihtimal vermek zordu ama son çare olarak kendisi gibi ona yalvarmaya kalmış olabilirdi. Babasının vicdana geleceğini sanıyor olamazdı. Odasının kapısına geldiği bir an duraladı. Şimdi babası bir süre azarlayacak sonra da ablasını kışkırttığını beyan eden suçlamalarıyla hırçınlaşacaktı. İçeri girmek için biraz cesaret toparladı. Kapısını çalacakken duyduklarıyla donup kalmıştı. Babası hain planına kız kardeşleri Lizzie'yi de eklemişti, onu da kurban vermeyi planlıyordu. Bunu nasıl yapardı? Bir baba evlatlarına güç ve nam için nasıl kıyar bu kadar kolay nasıl gözden çıkarırdı. Lizzia daha on beş yaşındaydı. Artık iyice zıvanadan çıkan babasına hiçbir konuşmanın tesir etmeyeceğinin bilincindeydi. Gözyaşları içerisinde bahçeye çıktığında, neden orada olduğunu bilmiyordu ancak ileride sohbet eden adamları görünce durmak zorunda kaldı.

"Her şeyi duyduğuna göre evliliğin suya düşmüş olmalı," Gölgelerin arasından yürürken duymuştu bu sesi, kime ait olduğunu bilmiyordu ama şu anda gündemde olan tek bir evlilik vardı o da kendisininkisi, o zaman dinlemeye değerdi.

"Ondan vazgeçmeye niyetim yok, bir şekilde gönlünü alırım."

Tanıdığı bu sesi duyduğu an ayakları yere çivilenip kaldı. Bunu söyleyen kişi aylardır balolarda dans kartını boş bırakmayan centilmen Histcat olmalıydı. Heyecanlanarak adımlarını hızlandırdı. Onun da burada olacağını bilmiyordu. Evlilik diyordu, yoksa onu kaçırmaya mı gelmişti. Öyle olmasa bile buraya gelmesinin bir sebebi olmalıydı, belki ona yardım ederdi. Belki de onu alıp sonsuza kadar buralardan götürürdü. Hayır tek başına gidemezdi, ablası ve kardeşini de yanına almanın bir yolunu bulması gerekecekti. Artık onları arkasından bırakamazdı.

"O fahişe sana bir beden büyüktü. Kardeşi gibi iki tatlı söze tav olacağını düşünmen aptallıktı, çuvalladın kabul et, artık ayaklarına kapansan seninle evlenmez."

"Jessica da en az kardeşi kadar güzel sözlere tav olan aptalın teki, kendimi affettirmenin yolunu bulurum ben."

Barbara olduğu yerde durunca ayağının altındaki çakıllar kaydı ve yere sert şekilde düştü. Dizlerinin mi yoksa kalbinin mi daha fazla acıdığını bilmiyordu. Onca zaman kur yapmış, kendisinden etkilendiğine inandırmıştı ve şimdi de evleneceğini duyduğu için ablasının peşine mi düştü? Bu nasıl bir karakterdi, hiç mi gururu yoktu.

ÇİRKİNİN AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin