Eğer bir nebze olsun umutsuzluğu, yorgunluğu, hüznü ve kaybı unutturabiliyorsam ne mutlu bana. Yeni bölümü ben bile inanamadığım hızla yazdım, yorumlarınız için teşekkür ederim. Okurken keyifli bir süre geçirdim, bu da yeni bölümü yazmamı hızlandırdı. Bu hızla gidersem bir aya kalmadan yazar finalini vererek siteden kaldırırım.
İyi ki varsınız...
KAPLER SİZE GELSİN <3
2. Bölüm
Kucağına bayılan kadını ne yapacağını bilemez halde rahibin karşısında kaldığı anı aklından çıkaramıyordu. Kadının bayılmadan evvel gözlerinde gördüğü son şeyin vazgeçiş olduğuna emindi çünkü kendisi de defalarca böyle hissetmişti.
Amcasına lanet ediyordu. Onu parmağında oynatmaya nasıl cüret edebilirdi. Cehenneme kadar yolu vardı. Öfkeyle derin bir küfür savurdu. Kadının dudağına dokunduğu an hissettiği gözyaşları hala tenindeymiş gibi, tiksinerek elinin tersiyle dudağını sildi. Ondan iğrenen, onu görmeye tahammülü olmayan bir bencili daha hayatında istemiyordu! Odaya gittiğinde, öfkesinden deliriyordu. Gelini hizmetçiler eşliğinde onu beklerken, kim bilir aklından neler geçiriyordu. Onu bir kukla gibi parmağında oynatabileceğini ve eskiden olduğu gibi asilik ederek küçük düşürebileceğini düşünüyorsa yanılıyordu. Burası Damian'ın kalesiydi, sahip olduğu tek sığınağı, eviydi. Burada olan herkes ona saygıyla hizmet ediyordu. Tamam kabul ediyordu çok zaman korkularından seslerini çıkaramıyorlardı ama en azından burada huzurluydu ve bir sürtüğün sırf kendi rahatı için huzurunu bozmasına izin vermeyecekti. Huzurunu bozan her şeye ve herkese lanet etti.
Damian kapıda bekleyen muhafıza sert bir bakış atarak tek bir işaretiyle yok olmasını belirtirken, kapının girişindeki hizmetçi ürkek bir duruşla yüzünü yere eğmişti.
"Kontes hazır kontum."
Kontesmiş! Kapıya uzandığı anlarda henüz kendine gelmeye çalışan kadın kırpıştırdığı gözlerini etrafta dolaştırdı ama karanlıktan başka hiçbir şey görmüyordu. Odanın içinde garip bir koku vardı, sırtı yumuşak bir yere yaslanmıştı ama ne yazık ki elleri ve ayakları hareket edemeyeceği şekilde yumuşak bir kumaşla bağlanmıştı. Yastıktan kaldırdığı başını küfrederek yerine koydu.
"Lanet olsun, yine mi?"
Ve kalın kumaştan perdeler ürkütesi bir sesle açıldığında, dört direkli yatağın içine ay ışığı sızdı. Gözlerinin karanlığa alışmasından canı acıyan Jessica başını kaldırdı, korkuyla camın önüne baktığında kabusunun yeniden başladığını fark etti. Yutkunma sesi öyle gürültülü oldu ki bunu duyan adam ona döndü.
Damian ellerini cebine koydu. Duruşu intikam kokuyordu ve kadın mesajı almıştı. Onu bir kurbanı gibi masaya bağladığında amcasının bir şekilde istediğini yaptıracağını biliyordu. Başarmıştı da. Şimdi de yatağa bağlamıştı ki istediği erkek torunu ona versin, bu haysiyet kırıcı olaya ne zaman bir son verecekti. Elleri ve ayakları bağlı bir kadına isteği dışında dokunabileceğini nasıl düşünürdü. Onu istemediği sürece koynuna almayacaktı. Ama amcası onun karanlık ruhunun derinliklerine girmiş ve isteğini okumuştu. Defalarca hayalini süsleyen şeyin ne olduğunu keşfetmişti. Jessica bugün bu yatakta bağlıysa, bunun tek suçlusu amcası değildi, ne yazık ki amcasının gözleri o ilk bakışı yakalamıştı. Bu hayalden zevkli bir dünya kurmuş, karanlığına vuran ay ışığı ve kabustan oluşan bir ömür yaratmıştı. Onu istemeyen, hiçbir zaman istemeyecek bir kadınla baş başa bırakmıştı. Otuz bir yıldır işkence eden bütün yalnız hayallere uyan o kadın, şu anda elleri ve ayakları bağlı halde yatağını süslüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİNİN AY IŞIĞI
Tarihi Kurgu"O... O karanlıklar Lordu denilen adam hakkında anlatılanlar..." dedi genç kız bayılacak gibi duran bedenini dik tutmaya çalışarak. "Bir canavarla evlenmeme izin mi vereceksiniz efendim?" "Bunu yapmak durumundayım..." "Ben sizin kızınızım!" "O zaman...