"Nasıl?" Dedi şokla yüzüme bakarak.
"Nasıl bu kadar güçlü olabilirsin?"
Ona alayla baktım.
"Ben Evrenin ve Doğanın Prensesi, Prenses Asel Gonzales'im. Öfkem ve intikamım senden bile büyük Kor! Şimdi hesaplaşma vakti. Şimdi intikam vakti!" Dedim bağ...
@BelinayDuygu bu bölüm kitabımın merakla yeni bölümlerini beklediğin ve yorum yaparak düşüncelerini paylaştığın için sana gelsin. Teşekkür ederim(:
Doğduğumda ben gözlerimi açarken annem gözlerini yummuştu. Benim doğum günüm, annemin öldüğü gündü. Bu yüzden hiç istemedim doğum günümü kutlamayı. Hiç istemedim saçma sapan hediyeler almayı. Bende isterdim annem ve babamla güzel bir doğum günü geçirmek. Ama olmamıştı... Onları tek tek almışlardı benden. Bu yüzden çıkmıştım bu yola. Benden aldıklarını misliyle onlardan almak için... İntikam için. Bugün benim doğum günüm. Bugün 21 Mart. Hayatımın en güzel geçmesi gereken gün.
Yatağımdan hafifçe doğrulduktan sonra başımı acıyla tutarak oturur pozisyona geçtim. Gözlerimi odada gezdirdiğimde nerede olduğumu sorguluyordum. Beynime hücum eden görüntülerle sinirle nefes aldım. Krallığımın anahtarını Kral Bora'dan almak için ona gittiğimde Kraliçe Alev durdurmuştu beni. Herkesin dinlenmesi gerektiğini sonra konuşmamız gerektiğini söylemişti. Sinirle bana karışmamasını söylediğimde de boynumda bir acı hissetmiştim. Sonra her şey karanlık...
Bayıltmışlardı beni. Öfkeyle yatağımdan kalktığımda gözüm üzerimdeki gecelikte takılı kaldı. Harika, neden ben her bayıldığımda biri tarafından giydiriliyordum. Sinirle üzerimdeki elbiseleri çıkardığımda karşımda duran dolabı açtım. İçinde bana göre çeşitli kıyafetler vardı. İyi ki de vardı. Yoksa bu gecelikle kıyafetlerim olmadan kala kalırdım burada. Kıyafetleri karıştırdığımda elime siyah, kare yaka yırtmaçlı bir elbise aldım. Çekmeceleri karıştırdığımda ise bir sürü eldiven vardı. Hemen siyah parmaklarımı açıkta bırakan bir eldiven alıp az önce gördüğüm diz kapağımın altında biten deri botlarla birlikte giydim. Ardından arkamda ki aynaya baktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Güçlü gözüküyordum. Günlerin uykusuzluğundan göz altlarımın morarmasını ve yüzümdeki bir kaç çiziği saymazsak tabi. Elim makyaj masasında ki takılara gittiğinde elime sade, siyah bir taşı olan kolyeyi alarak boynuma taktım. Sanki her şey benim için hazırlanmıştı. Hazır olduğumu düşündüğümde kapıyı açarak merdivenlere yöneldim. Büyük ihtimal Ateş Krallığına, Ateş sarayındaydım.
Merdivenleri hızla indiğimde bir yardımcı karşıladı beni, onu sorgulamadan beni yönlendirmesine izin verdim. Bir kaç koridorun ardından büyük bir kapı karşılamıştı bizi. Yardımcı önümde referans yaparak gittiğinde kapılar ardına kadar açıldı. Kapıdan içeri girdiğimde tahmin ettiğim gibi Ateş Kral ve Kraliçesi karşımda kahvaltı yapıyorlardı. Kocaman dikdörtgen ateş desenleriyle kaplanmış bir masanın üzerinde resmen tüm krallığa yetecek 1 aylık kahvaltı vardı. Gözlerim masada oturan diğer insanlara ulaştığında kaşlarım çatıldı. Arya, Deniz, Usta, Ayaz, Prens Miran(Hava prensi), Prens Yağız(Ruh prensi), Prenses Defne(Toprak prensesi), Prenses Nehir(Su prensesi), Prens Sarp ve Kral Bora'da dahil tüm Krallar, Kraliçeler, Kral, Prensler ve Prensesler vardı.