Feda

186 26 56
                                    

Selamm

Başlamadan yıldızlar mısın?

İyi okumalar


Tarih, hep yüzyılların tekrarını yaşattı bize. Yüzyıllar önce yapılan hatalar yüzyıllar sonra tekrar unutuldu.. Unutuldu ve aynı hatalar yapıldı. Çünkü hep bir umut vardı insanın içinde. Umut ve güven.

Ben bugün umudumla birlikte güvenimi de kaybettim. Ben bugün kendimi kaybettim. Ben bugün kendime olan güvenimi kaybettim.

Annesiz ve babasız büyüyen küçük bir çocuktum ben. İntikam ateşiyle tutuşmuş küçük bir çocuk... Zamanla o küçük çocuk büyüdü, genç bir kız oldu. Büyürken sandım ki bir kişiden intikamımı alacağım. Öyle değilmiş işte, meğer benim o kadar çok düşmanım varmış ki dost sandıklarım düşmanım çıktı. Bana, öldürene kadar işkence yapanlarla bir oldu. Ailemin katilleriyle dost oldu. Benim dostum düşmanım oldu. Ateş Krallığının varisi Ayaz Ateş, bugün benim düşmanım oldu. Bir sebebi var mıydı? Bilmiyorum ama ihanetin bir sebebi olamazdı, Olmazdı!

Gözlerim ihanetin ağırlığıyla kararırken sağ tarafımdan gelen araba gözlerimin kapanmasına neden oldu. Arabayla aramızda 1 metreden az mesafe kalmışken bir beden önüme siper oldu. Beni kollarına çekerek sımsıkı sarıldı bana.

Arabanın bize çarpmasını beklerken hiçbir şey olmadı. Gözlerim aralanırken Aral'ın merhamet dolu gözleriyle birleşti gözlerim. Kucağında öylece beklerken bize çarpması gereken arabaya kaydı bakışlarım. Arabanın plakasının bulunduğu ön kısmı içe çökmüştü. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken gözlerim tekrardan Aral'a kaydı. O yapmıştı, eliyle arabayı durdurmuştu. Başımıza birkaç insan toplanırken hala Aral'ın kucağındaydım.

"İyi misin?"

Aral'ın sorusuyla başımı aşağı yukarı salladım. Konuşamıyordum, yaşadığım şoku hala atlatamamıştım. Aral'ın eli alnıma gittiğinde hafifçe okşadı. Eline bulaşan kanla kaşlarımı çattım. Yaralanmış mıydım?

"Ay yavrum iyi misiniz?"

"Görmedim, bir anda önüme atladılar."

"Ambulansı arıyorum."

"Bu arabaya ne olmuş böyle!"

Aral, başımıza üşüşen insanları umursamayıp beni kucağına alarak ayağa kalktı. Herkesin arasından kolayca geçerken kısa sürede kimsenin olmadığı ara sokağa gelmiştik. Aral beni bir taşın üzerine bıraktı.

"Birazdan geliyorum" Diyerek uzaklaştı

Bir kaç dakikanın ardından elinde bir eczane poşetiyle göründü. Hızlı adımlarla yanıma gelirken eczane poşedinin içinden tentüriyot çıkararak elindeki pamuğun içine döktü. İri elleri çenemi kavrayarak yavaşça kaldırdı. Elinde tuttuğu pamuğu alnıma dokundurduğunda acıyla inledim. Alnıma üfleye üfleye pamuğu sürdüğünde eline aldığı yara bandını yavaş hareketlerle alnıma yapıştırdı.

Bunları yaparken konuşmamıştı, konuşmamıştım. Sessizce alnıma pansuman yapmasına izin vermiştim. Kızmasını da beklemiştim ama kızmamıştı. Gözlerimden bir damla düştüğünde Aral önce davranıp baş parmağıyla göz yaşımı silmişti.

"Neden ağlıyorsun?"

"Canın mı acıyor?"

Aral'ın kaşlarını çatarak söyledikleriyle alayla başımı salladım.

"Canım acıyor" Dedim gözlerimden akan yaşları engelleyemeyerek.

"Tentürdiyot biraz acıtır ama birazdan acısı geçer." Dedi beni rahatlatmak için

İNTİKAM ATEŞİ(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin