Çığlık

170 21 67
                                    

Geçmeden oylar mısın?


"Ne demek istiyorsunuz?"

"Krallıkları kurtarmanın yolunu gösteriyorum sana. Eğer bu bedeli ödemek istiyorsan..." Demişti ki sözünü sertçe kestim.

"Kendinden vazgeçemezsin diyorsunuz! Kimden vazgeçmem gerek? Düzgünce anlatın!"

"Bak çocuk, kaldıramayacağın bir bedel var ortada. Duymaya hazır mısın? Kendini feda etmeye hazırsın ama bu bedele hazır mısın?" Dedi Ulu Kahin bastonunu yere vurarak. Oda da kısa bir sessizlik oldu. Bir şey söyleyemiyordum. Boğazımda bir yumru vardı ve konuşmamı engelliyordu.

"Hazırım" Dedim hazır olmadığımı bildiğim halde. Kahin alayla yüzüme baktı. Sonra önümdeki koltuğa ağır adımlarla oturdu.

"Dünya, çok eşsiz bir gezegen. Büyük bir güce sahip." Dedi yüzüme bakarak

Kafamı kaldırıp aval aval yüzüne baktım.

"Konumuzun Dünya'yla ne ilgisi var?" Dedim kekelememe engel olamayarak

Kahin derin bir nefesi içine çekti. Söylemek onun içinde çok zor görünüyordu.

"Güç gerek çocuk, büyük bir güç gerek. Tanrı güce karşılık güç istiyor. Sen Dünya'ya sadece beni bulmak için gelmedin!" Dedi ve sustu.

"Neden geldim?"

"Sen...Dünya'yı yok etmek için geldin."

Kulaklarım duyma yetisini kaybederken bir süre Kahinin yüzüne baktım. Gözlerimden akan yaşlar durdurak bilmezken elim koltuğu sıkmaya başlamıştı. Durdum. Kahinin sözlerini tane tane zihnimde tekrarladım. "Sen... Dünya'yı yok etmek için geldin" demişti. Dünya'yı, masumları yok etmek için... Tanrı güce karşılık güç istiyordu. Kendi dünyama karşılık başkalarının dünyasını...

"Başka yolu yok mu?" Dedim sesim titreyerek. Duyacağım şeyden ölesiye korkuyordum ki. Kahin ayağa kalktı, başını ağırca salladı. Bu hareketi kısa bir an heyecanlanmama sebep olurken hızla ayağa kalktım. Kahin bastonunu yere bir kez daha vurdu ve sözleri kalbimi paramparça etti.

"Aral Hernandez!... Tanrı güce güç istiyor. Ve sana şart koşuyor. Ya Aral Hernandez'i yok edeceksin ya da Dünya'yı..." Dedi sertçe

Tüm vücudum titrerken gözüm kararmaya başladı ama dik duruşumu bozmadım. Şimdi değildi!

"Neden?" Dedim tükenmişlikle. Kahin yüzünü bana döndü. Elini sanki çok yüküm yokmuş gibi omzuma koydu.

"Tanrı adaletinden şaşmaz çocuk. Emin ol vardır bir sebebi, vardır bir intikamı."

İntikam, ne korkunç şeydi. Asla bitmiyordu, aksine katlandıkça katlanıyordu. Belki de beni bu duygu mahvetmişti. Ben intikamımı öldürmek isterken yavaş yavaş içimdeki masum kadını öldürmüştüm. Arya'nın saflığını, Deniz'in aşkını öldürmüştüm. Onları bu lanetin içine çekmiştim. Umursamadan... Oysa çok seviyordum. Canımdan bile çok...

Aral benim sol yanımdı. O beni anlayan tek kişiydi. Bugüne kadar kimse beni anlamadı. Çünkü bende ki güç kimsede yoktu. Bu gücün getirdiği zorlukları kimse bilemezdi. Aral evrenin gücüne sahipti. Bu yüzden bir tek o anlıyordu beni. Ona koşulsuz güveniyordum. Ama kim bilebilirdi ki sol yanımı yok etmek zorunda olduğumu?

Dünya'yı yok etme düşüncesi korkunçtu! Yüz milyonlarca masum insanı katletmek... Yapamazdım ki, yapmazdım. Ya Aral, onu nasıl öldürecektim? Nasıl yapacaktım bunu? Beni Kor'un elinden alan, 1 ay boyunca beni iyileştirmek için çabalayan o adamı nasıl öldürecektim? Yapamazdım ki ama yapmazdım diyemiyordum. 1 kişiye karşılık milyonlarca can...

İNTİKAM ATEŞİ(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin