Bölüm 6. Turnuva Dansı

1.1K 134 374
                                    

Yaşayanlar
Yaşamayanlar
Yaşayamayanlar

YaşayanlarYaşamayanlarYaşayamayanlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.















♟️Bölüm 6 ♟️

Turnuva Dansı

Koruyucu: korumak eylemini yapan, koruyan. Esirgeyen, gözeten, gözetici.

Şah ellerini kaldırıp önce yaşamayanlar halkını selamladı. Şahbanu da dizlerini hafifçe kırarak ona eşlik etti.

"Turnuvamıza hoş geldiniz. Adaletli ve zekice bir maç diliyorum. Aramıza yeni katılanlar size şans getirsin." dediği an gözlerinin o kadar insan arasında şak diye beni bulmasını beklemiyordum. Aralarına benden başka kimse katılmamıştı. Yani direkt bana söylüyordu. Herkesi böyle tek tek takip edip etmediklerine şaşırarak bakmıştım.

Şahbanu ise "İyi geceler sevgili yaşamayanlar. Bu gece şans hepinizden yana olacak. Başarılar, turnuva başlasın." diyerek şans dediği kelimeden sonrasında baka bakıp göz kırpmıştı.

Neler olduğunu anlamadım ama benden bir beklentileri olduğu kesindi.


♟️

Gecenin kalanında elimdeki büyüteçle masalara baktım. Önce kimlerin oynadığına göz gezdirmek istedim. Büyüteci gökyüzüne tuttuğum ân her şey ihtişamlı bir netlik kazandı. Öyle ki havada uçuşan tozları, gökyüzünde parlayan yıldızları bile görebiliyordum. Etrafa kısaca göz attıktan sonra direkt şah taşlarına bakıyordum çünkü oyuncular onun şekline bürünüp oynuyordu.

Masa üç sadece on beş dakika sonra oyunu bitirince gökyüzünde beş masa kaldı. Kazanan kız kendi formuna dönüşüp gökyüzündeki diğer masada oturmaya başladı. Çocukluk hayallerimi gerçekleştiriyordu şu an?

Işıl'a doğru eğilip "Biz de bulutlara çıkabiliyor muyuz?" diye fısıldadım.
"Balım bulutlarda değiller, bu özel bir büyü. Masanın altındaki yolu biz göremiyoruz sadece bu yüzden havada asılı gibi duruyorlar bir nevi aldatmaca, turnuvalara özel böyle şeyler yapılıyor." dediğinde üzüldüm. Keşke çıksaydık çocukluk hayalimi gerçekleştirmiş olurdum...

Ufak bir moral bozukluğuyla diğer masaları yeniden incelemeye koyuldum. Çocuğun tekinin kulakları o kadar sivriydi ki taşın kenarlarından fırlamış gibi duruyordu. Büyütecimi masa dörde getirdiğimde ilk geldiğim gün arabanın içinde gördüğüm gözleri gördüğüme emindim. Heyecanla yerimde kıpırdandım. Her gece rüyalarıma giren o gözler buradaydı. Satranç taşı sanki onu izlediğimi anlamış gibi kafasına hafif eğim verip bana baktığında elektrik akımına kapılıp büyüteci yere fırlattım.

YAŞAMAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin