16.2

28 4 0
                                    

Bölüm 16. Part 2.

Dediklerini düşününce toprağa daha çok bağlanıyordum. Beni yatıştıran tek şey olmuştu. Halk dilinde buna elektriğini atmak derlerdi, benim dilimde ise Yaşamayanlar'a ait olmak. Sanki yıllardır buradaymış gibi hissetmenin nedeni bu muydu? Buraya ait olmak...

Yuvarlak ve sivri taşlarla dolu küçük su birikintisinden geçmek oldukça zordu. Kayıp düşmem an meselesiydi. Buranın sonunda bana göstereceği şeye değerdi tabii ki ama ufak bir hile yapmaktan zarar gelmezdi.

"Tamam, neden bir şey denemiyoruz?"

"Ne denememizi istersin?"

Gözlerimi kapatıp odaklanmaya başladım. Onlara ihtiyacım vardı. Gelmeliydiler.

İ vestra libertate.

İ vestra libertate.

İ vestra libertate.

İ VESTRA LİBERTATE.

En son bağırarak içimdeki tüm hırçınlığı dışarıya kusmaya çalıştım. Doğum yapan bir annenin son kez ıkınması gibi yeniden kanatlarımı doğurduğumda sırtımda oluşan yarıkları hissettim. Çıkarken sancılı olan bu süreç belki sonsuza dek, belki de alışana kadar devam edecekti.

Saçlarımın tezatlığına karşı olarak bir tarafımdan siyah diğer tarafımdan beyaz kanatlar yükseldi. Onları kendine getirmek için hafifçe silkeledim. Kolların dışında, sırtında hareket ettirebildiğin bir uzvunun olması garip bir şeydi.

Bana hayranlıkla bakan Arat'a doğru yürüdüm. "Üç kilo bir şeysin bence seni taşırım," dediğimde iç gıcıklayıcı bir gülümseme sundu.

"Kanatların oluştuğunda bedeninde başka bir değişim hissediyor musun?"

"Evet ama bunu tam olarak isimlendirmemem."

"Daha güçlü bir görünümün oluyor fiziksel olarak. Aslında bu yeteneği nasıl geliştirebiliriz araştırmamız lazım. Belki farklı evreleri vardır." O kendi kendine konuşurken bir anda kollarımı ona dolayıp kaldırıp kaldıramayacağıma baktım. Ve bingo!

Arat artık kollarımdaydı. Oldukça üç kilo gibiydi. Az önce benimle bu şekilde dalga geçmemeliydi. Kanatlarımla birlikte oluşan fizyolojik gelişimimi elbette hissediyordum. Tıpkı şu an Arat'ın yanaklarında oluşan kızarıklığı hissettiğim gibi.

"Ne oldu kuşum sessizleştin?"

"Bir kuzguna dönüştüğünde çenen açılıyor sanki senin. Ayrıca şuraya bir bak. Hangi erkeklik kanununda eşi tarafından kucaklanıp taşınan bir adam var?"

"Peki hangi kanunda bir adamın, kanatları olan bir eşi var? Bu kadar taş kesilmene anlam veremiyorum. Rahatla. Hem gelirken de sen beni taşımıştın? Ödeşmiş olduk."

"Onunla bu bir mi Yargı?" Ses tonu bu işten hiç memnun olmadığını gösteriyordu. Onu biraz rahatlatmak için yanağını öptüm. Daha çok kızarışını ise zevkle izliyordum. Ama o sırada hafif bir yalpalama oldu. Kanatlarımı yeniden çırpıp daha yükseğe süzüldüm.

"Lütfen görev başında beni öpme. Hakimiyetini kaybediyorsun!" dediğinde yaptığım tek şey kahkaha atmak oldu. Ve sonra dayanamayıp yanağını ısırdım.

"Yaşam Yargı Yargıcı!" Otoriter bir ses tonu kullandığında oldukça çekici oluyordu. Şu an kendini tüm karizması çizilmiş gibi hissediyor olabilirdi ama benim gözümde bu mümkün değildi. Neyse, bunu söyleyip daha çok utandırmaya gerek yoktu.

Dar kanyonu kanatlarımla arşınladığımda yusyuvarlak olan bir bölüme doğru uçtum. Evet uçtum. Kelimenin büyüleyici özelliği beni heyecanlandırıyordu.

YAŞAMAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin