9. ÖZGÜRLÜĞE SÜZÜLÜRKEN RUHUN KIRILMASI

5.1K 298 45
                                    

Merhaba. 💜

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar, cansınız! ♟🤍

Ensem ve boynumda hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi kırpıştırdım. Yatak sıcacıktı. Gözlerim beynimle verdiği savaşı kazanmış, açılmışlardı.

Gözlerimin kadrajına giren ilk şey, sakallı bir çene oldu. Kaşlarım hafifçe çatılırken doğrulmaya çalıştım. Akın' ın büyük elleri belimi sıkıca sarmış, bırakmıyordu.

Başım beyaz göğsündeydi, kalkamıyordum. Gözlerim yukarıya gözlerine çevirmeye çalıştığımda, gördüğüm tek şey kavisli burnu oldu.

El mahkum uyanmasını bekleyecektim, evet kesinlikle yalnızca bu sebeptendi. Gözlerimi tekrar aşağıya çevirdiğimde sol göğsünde olan üç tane ben dikkatimi çekti.

Aradan dakikalar geçmesine rağmen uyanmıyordu. Dudaklarımı ben' e bastırdım.
Huzur dolu yüzü, hafif kırıştı. Tekrarladım. Tekrar öptüm onu. Kaşları artık çatılıydı.

Kıkırdadım. Elim göğüs ucunu kavradı, sıkacağım sıra da kendimi onun altında buldum. Ağzım şaşkınlıkla hafif açılırken, uyanmanın verdiği havayla kısılmış gözlerini gözlerime doğrulttu. Gözlerinin derinliklerini görmemle kaşlarım havalandı.

Bunu nasıl yapıyordu? Gözlerime bakmıyordu sanki, zihnimi, düşüncelerimi okuyordu. Onun karşısında çırılçıplakmışım gibi utanıyordum.
Sezen Aksu' nun şarkısında dediği gibi; "yalnızca ve yalnızca duygularıyla soydu."

"Asya." Eli belimdeki durumunu sürdürürken diğer eli sırtıma çıktı, sırtımı belimi okşadı.
"Akın Barlas." Gözlerimi merakla gözlerine çevirdim.

"Ben ne aldım biliyor musun?" Dudaklarıma bakarken söylediği cümle, gözlerimi dudaklarına düşürdü.

"Bilmem, ne aldın?" Gözlerimi yeşillerine çevirdim.

"Bugün kargo gelicek, görürsün." Gözlerindeki muzipliği gördüm.

"Ya. Madem söylemiyeceksin, niye meraklandırıyorsun?" Omzuna hafifçe yumruğumu geçirdim.

                                   • • • •

                                     
"Hayır bu uğraştırıcı, bu daha sade, bu olsun." Akın' ın bana seçtiği kahverengi hırkayı ve mavi pantolonu giyindim.

Merdivenleri inerken Akın' ında siyah hırka ve mavi pantolon giyindiğini gördüm. Yanına yaklaştığımda gülümsedi. Beyaz düz taban ayakkabılarımı giyerken kapıyı açtı. Dışarıya attım adımlarımı, kapının önündeyken derin bir nefes doldurdum ciğerlerime. Gözlerim soluk vermemle doğru orantılıydı.

"Gel bakalım." Ellerimiz birleşti. Kaldırımda yürümeye başladığımızda evden giderek uzaklaşıyorduk. Daha önceden çiseleyen yağmur, yerini sağanağa bırakmıştı. Birisi insanların günahlarını silmek istiyordu, ondandı bu yağmur. 

"Bir yerde yağmurun hafiflemesini bekleyelim Akın. Hasta olacağız." Burnumun ucuna kayan yağmur tanesini işaret parmağımla sildim.

"Yağmur kaçınılmazsa ıslanmayı bilmek gerekir." Benden santimlerce uzun olan boyuyla, yukarıdan bakıyordu bana. Yeşillerinin içinde anlam veremediğim duygular gizliydi.

Ayrılmış olan ellerimiz birleşti. O koşarken mecburen peşinden koşmaya başladım. Yüzümü, kollarımı döven yağmur kısa sürede saçlarımı duştan çıkmıştan farksız kılmıştı.
Anlıma yanaklarıma perçemlerim yapışmıştı.

RASTLANTI +18 (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin