ÇARESİZLİK

41 8 22
                                    

Mahra'da dahil üçümüz oturmuştuk. Asır'ın oturduğu yerde lastik vardı. Lastiği alıp saçımı bağladım. Mahra yavaş adımlarla olduğu yerden kalkıp odasına girdi.  Asır konuşmaya başladı. "Bu kim Aden?"

"Kuzenim." Dedi Aden yere bakarken."O çok bahsettiğin Mahra Saye mi?" Dedi dolgun dudaklarını oynatarak. "Evet o."

"Yollarımızın kesişmesi tesadüf mü?" Dedi Asır. "Kim bilir Ezel?" Dedi Mahra tekrar yerine otururken. Elinde siyah bir zarf vardı. "Onun adı Asır. Ezel değil. Saygılı ol!" Diye bağırdım. "Sus ve otur zaten saygıdan soyadı ile sesleniyorum. 26 yaşında bir adamım. Bunları senden daha iyi biliyorum." Her boka da yaşını katmazsın be kardeşim!

"Adamlığını siktiğimin pezevengi." Dedim kısık sesle. Asır duymuş ki yüzünde tebessüm oluştu. "Al bunu." Dedi Mahra. "Bu nedir beyefendi?"

"Telefonunuz bizim yüzümüzden zarar gördü. Bu da onun karşılığı Ezel. Lütfen alın." Dedi Mahra. Ona ters bakmaya başlayınca Asır elinden parayı almıştı. Asır ve para. Şaşkınlık ile Asır' ı n yüzüne döndüm. Asır parayı zarfın içinden çekip aldı. Parayı masaya koydu ve siyah zarfı yırtmaya başladı. En küçük parçasına kadar yırttı ve eli paraya gitti. Şaşkın bakışlarım yavaş yavaş öfkeye dönmeye başladı. Asır bir demet parayı aldı ve yavaşça mutfağa giden koridordan geçişinden nereye ve ne için gittiğini anladığımda gülümsedim sadece. Mahra, Asır'ın arkasından gideceği sırada ben Mahra'nın ensesini tutarak;

"Kendine gel, bir daha hiç bir arkadaşıma rüşvet teklif etme. Sakın!" Dedim o otururken kulağına. "Sen kimsin Aden? Kapımdaki on yaşında çocuk mu? Yoksa nankör bir kedi mi?" Dedi benimle konuşurken.  Gözlerim yavaş yavaş doluyordu.Yüzümü yana çevirdim, ağlamamak için yüz çevirmiştim. Çenemi tutup kendine çekti. "Bana bak cennet bahçesi, hiç bir zaman bana emir verme, asla. Bu zamana kadar seni koruyan bendim. Beni kaybetme." Ne sanıyordu bu aptal kendini!

"Kaybedeyim seni Mahra, git. Hiç umurumda olmazsın. Git, hayatımdan çık git. Kimse yok yanımda zaten, gitsen de koymaz artık." Dedim alaycı bir bakış ile. Gözleri öfke ile bakarken çenemi daha sıkı kavradı, sonrasında kolumu tutup sıkmaya başlayınca elimi kaldırıp yüzüne tokat attım. " Sen ne hakla, ne hakla dokunursun bana, bu ne cürret!"

"Aden!" Bağıran sese arkamı döndüğümde Asır' ı n siyah gözleri ile karşılaştım. Elleri kan, gözleri yaş içindeydi.

Asır, yapma. Acı çektirme. Bu yaşadıklarım artık o kadar ağır geliyordu ki yapamaz oluyor ve yaşayamaz oluyordum.

Acılara gebe kalmıştım ama o acı içimden çıkmak için süre sayıyordu, acı doğduğunda Aden değil, Luzber* ortaya çıkacaktı...

Asır yanımıza gelip Mahra'nın yüzüne  yumruk attı. Mahra sendeleyerek düştüğünde, Asır bunu avantaj bilip Mahra 'nın üzerine çıkıp tekme atmaya başladı. Mahra, Asır'ı çekip kafasından tutmaya başladı. Tutup kafasını duvara çarpmaya hazırlanınca, çantamdan biber gazımı alıp Mahra 'nın  yüzüne doğrultup sıktım. Sıkmam ile Mahra yere yığıldı. Dudaklarından acı bir haykırış döküldü. Asır ayağa kalkıp Mahra' ya vuracağı sırada ona engel olup geriye çektim. Çekmemle birlikte Asır beni belimden tuttu. "Benimle geliyorsun. Hemen!" Dedi. "Ne oluyor amına koyayım ya? Siz beni kendinize kuyruk mu bellediniz?" Dedim Mahra'yı kaldırırken. "Aden biber gazını nerenden çıkardın?"

"Tövbe. Neremden çıkardığımı düşünüyorsun?" Acı bir gülümseme ile karşıladı beni. "Bilmem." Dedi. "Ben şimdi Asır'la gidiyorum. Senin için ambulansı çağırdım.On Dakika içerisinde gelirler."

Aden (SEZON ARASI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin