26 KASIM 2016
"Görüşürüz Aden. Sakın ağlama. Eğer annem seni böyle görürse daha çok üzülür." Dedi Mahra. Peki ya o. Annesi gitmişti. Aden, küçüğü de gitmişti. Herkesi gitmişti. Biliyordu. Alacaktı onu buradan. Gözleri dolmuştu Mahra'nın. Kimsesizlik, çaresizlik gözyaşlarıydı bunlar.
Kimse olmasa da bir evi; cennet bahçesi vardı. "Peki sen Mahra? Gözlerin doldu. Bir teyzem vardı. O da, o kadın yüzünden gitti. Ne bekliyordun, zurna çalıp oynamamı mı?" Dedi Aden.
"Aden; ben seni alacağım. İlla ki çıkacaksın buradan." Diyerek arkasını dönüp gitti Mahra. Aden bavulunu alıp yukarı çıktı.
"Çikolatamı kim çaldı? O benim çikolatamdı." Diyerek ağlayan bir ses duydu. Odasının kapısını açınca, içeride ağlayan bir kız gördü.
"Sen kimsin?"
"Aden olmayan kişi işte uzatma." Bunu anlamayan kız ağlamayı kesmedi. Aden bavulunu yavaşça yatağa bırakıp açmaya başladı. Kız yavaşça kendi yatak örtüsünü açıp içine girmeye başladı. Aden beyaz ahşaptan yapılmış dolabı açıp kıyafetlerini içine yerleştirdi. Kız yatağın içinde de ağlıyordu. Aden biraz sonra odadaki işlerini bitirmişti. Telefonuna baktı biraz. Mahra aramıştı.
"Aden aşağıya inme şansın var mı güzelim?" Dedi birden. "Selam mı verseydiniz Mahra Beyciğim?" Dedi sinirle Aden. Hiç sevmezdi selam vermeden konuşan insanları. Bunu da teyzesinden öğrenmişti.
"İn aşağıya Aden."
"İnmeyeceğim Mahra. Ne diyeceksin?" Dedi. "Sürprizim var insene."
"Neredesin?" Daha ayrılalı yarım saat bile olmamıştı.
"Senin balkonda." Mahra, Aden mutlu olsun diye her saniye her şeyi yapardı. İnsan sever ve sevince de mutlu ederdi. Mahra' da böyle düşünüyordu.
Sevmek; o kişiyi sadece sadece kalpte taşımak değildi. Sevmek o kişinin iyisinde değil, kötüsünde de onun ile olmaktı ama maalesef insanoğlu bu düşünceden de mahrum kalmıştı. Aynı zekâdan mahrum kaldıkları gibi...
"Gereksiz bir şey için değil, değil mi?" Dedi Aden.
"Bir inersen görürsün."
"İniyorum inşallah güzel bir şeydir. Aksi takdirde elimde kalırsın!" Diyerek odadan çıktı Aden. Küçük kızın hıçkırıklarını duyuyordu ama umursamamaya çalışıyordu.
Geçmişimiz gibi, geleceğimiz gibi, bugün ki gibi o küçük kızı es geçemiyordu.
Düşüncelerinden sıyrılıp hızla aşağıya inmeye başladı. "Mahra! Neredesin?" Diye bahçede bağırmaya başladı.
"Aden bahçenin biraz dışına çık!"
"Tamam." Aden demir kapının yanına geldiğinde Mahra' n ı n elinde 4 tane büyük poşet olduğunu gördü. "Bunlar ne?" Diye sorunca Mahra o poşetleri eline verdi. "Sana. Bugün çok üzüldün. Baksana hala gözyaşların durmuyor. Sen çikolatasız iki gün bile geçiremezsin. Ağlamayı kes."
"Mahra kendine gel, teyzem öldü benim. Kalkıp kahkaha mı atsaydım."
"Ağlama sen böyle ağladıkça annem daha çok acı çekiyor. Rahat bırak annemin ruhunu."
Annemin ruhu. Peki ya Aden'in küçükken annesinin ellerinde kalan ruhu Mahra, onun ruhunu annesi rahat bırakacak mı? Gelen ses ile ikisi de irkildi. "Yurt 2 dakika sonra kapanacaktır."
"Ben yurda gidiyorum bir daha gelmesen iyi olur. Çok iyi olur. Başka çikolata var mı?" Dedi Aden.
"Yok. Her zaman geleceğim." Mahra bunu demeden Aden koşarak yurda girdi. Odaya gireceği ağlama sesinin geçen saatlere göre daha çok şiddetlendiğini anladı. İçeri girdi. "Selam." Deyip yanına oturdu Aden. "Saatlerdir neden ağlıyorsun? Kaç saat geçti ve son vermedin ağlamana." Dedi Aden. "Yurdun çocukları çikolatamı aldı." Deyip daha çok ağlamaya başladı. Kızın çok güzel bir yüzü vardı. Kömür gibi saçları, yeşil gözleri, dolgun dudakları ve esmer teni vardı. Siyah teni ve koyu saçları gözünü çok ortaya çıkarıyordu ve bakan tekrar bakmak istiyordu. "Adın ne?"
"Buğlem Sena. Senin adın ne güzellik?" Aden söylediği cümleye kahkahalar ile gülüp kızın elini tuttu.
"Aden ama öyle değil. Of çok uzatmayacağım. İsmim Aden" Dedi Aden. İsmini yansıtmadığına inanıyordu.
Kim çok iyi yansıtıyordu ki isminin anlamını?
İnsanoğlu daha kendi karakterini düzgün yansıtamıyordu. İsminin anlamını nasıl yansıtabilirdi ki?
"Bak ne diyeceğim? Şuan elimde gördüklerinin hepsi çikolata. Bunlardan istediğimiz kadar yiyebiliriz. Kuzenim var, hepsini o getiriyor. Küfür ediyorsun, etmiyorsun bu umrumda bile değil. Ben ediyorum. Dilersen kulağını kapatabilirsin kuşum.Benim kuzenim para sıçıyor o yüzden ona her gün bitmese bile çikolata aldırıyorum. Bunları bitirmesek de akşam kuzenimi arayıp çikolata isteyeceğim. Tabii çocuğa bir daha gelme dedim ama o kıyamaz bana." Dedi sırıtarak.
"Bir tane alabilir miyim?"
"İstersen hepsini al." Dedi Aden gülümserken.
"Ben sana anne Turna diyebilir miyim Aden Abla?"
"Neden yavru kuşum?" Dedi Aden. Çok ısınmıştı bu kıza.
"Çünkü bu yurtta hiç kimseyle böyle uzun konuşmadım ve samimi olmadım." Dedi Buğlem.
"Tamam. İstediğini diyebilirsin." Deyip başını öptü Buğlem sandığı kızın.
GÜNÜMÜZ
9 ŞUBAT 2023
ADEN ZERRİN
"İyi misin? Aden bir şey mi oldu?"
Buğlem' in bağırması ile kendime gelmeye başladım.
"Buradayım yavrum. Bir şey mi var?" Dedim.
"İki saattir ne düşünüyorsun?"
"Yok bir şeyİyiyim."
"Aden, Sanrı evleniyormuş. Bugün birlikte gidelim diyecektim. Gidelim mi?"
"Aaa! Çok sevindim. Tamam gidelim. Benim de kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı zaten."
"Tamam o zaman ben alışverişe çıkar." Dedi Buğlem cıvıldayan güzel sesi ile.
Lütfen Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın Adenlerim...:)) Oy sayısı ve yorum sayısı gerçekten acayip az ve bu beni üzüyor ne olur bunlara dikkat edelim. Hepinizi çok seviyorum ve hepinize teşekkür ederim.
Değerlisiniz benim için:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aden (SEZON ARASI)
Ficção AdolescenteBir cennet parçasıydı. O gökyüzünün cennetiydi ama onun yerini almak isteyen vardı. Cennet değişmezdi ya cehennem olurdu ya da hiç. Cennetin sahibi değişmezdi. Bir telefon araması ile hayatı yerle bir olan Aden'in geçmişi hiç bir zaman rahat bırakma...