Hayırlı ramazanlar mümin kardeşlerim JNVJNJBN Yine bölüm atmayalı oldu biraz sanırımm. Lütfen oy ve yorum atın okuyupta etkileşim göstermediğinizde yazasım gelmiyor. Öptümm.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Uyandığımda yanımda Mattheo yoktu. Ne olduğunu algılamaya çalışıyordum, birkaç saniye bütün bunların bir kabus olabileceğini düşünmüştüm ki Mattheo ıslak saçları ve altına sarılmış havlusu ile banyodan çıktı.
"Günaydın bebeğim. Bende seni uyandıracaktım, yemeğe geç kalmadan gidelim."
"Günaydın."
Gözlerimi Mattheo'nun kaslarından çekmeye çalışarak konuştum. Mattheo nereye baktığımı anlayınca sırıtmaya başladı ve bana doğru yürüdü.
"Ne yapıyorsun?"
"Sevgilimin yanına gidiyorum?"
"Sevgilin olduğumu kim söyledi?"
Mattheo kaşlarını çattı, yanımda doğru yürürken bir anda yön değiştirdi ve dolabına gitti. Ne yapacağını anladığım için gözlerimi kapadım. Bir süre sonra yatağa biri oturduğunda gözlerimi açtım, üstü hala çıplaktı.
"Ne demek sevgilin değilim?"
"Seni hala affetmedim."
Ayağa kalktım, üstümde Mattheo'nun gece giydirdiği bir tişörtü vardı. Mattheo da ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"Ama-"
"Kıyafetlerimi giymem gerek."
"Sabah senin için onları aldım, masanın üstündeler. Ayrıca konuyu değiştirme."
Cidden sabah uyanıp benim için kıyafetlerimi almıştı.
"Şey, teşekkürler."
"Layla, sana nedenini söyledim."
"Mattheo, sakin. Şaka yapmıştım sadece, bir öpücük affettirir."
Gülümseyerek birbirimize yaklaşırken Adrian birden odaya daldı.
"Merlin, gelmişler!"
"Ad-"
Daha kelimemi bitiremeden hızla uzaklaştı. Mattheo ile ne olduğunu merak etmiştik, ben hemen üstümü değiştirdim ve ortak salona indik. Aşağı indiğimde gördüğüm şeye inanamadım, Harry'ler ve Draco'lar aynı masada oturuyordu! O kadar mutlulardı ki geldiğimizi bile farketmemişlerdi.
"Tamam, biri bana burada ne olduğunu açıklasın."
Hepsi kafasını bize çevirdi ve manyak gibi bana doğru koşmaya başladılar. Şuan Voldemort'un karşısında olduğum andan daha çok korkuyordum. Gerizekalı oldukları için hepsi aynı anda bana sarılmaya çalıştı ve hepimiz yere düştük. Mattheo da bize bakarak kahkaha atıyordu ve salona sonradan gelen Tom da ona katılmıştı.
"Ağzınıza sıçayım, ölüyorum lan kalkın üstümden!"
Salondaki herkes haklı olarak bize deliymişiz gibi bakıyorlardı ve birkaçı gülüyordu. Sonunda hepimiz yerden kalktığımızda soluklandım.
"Bana bir açıklama borçlusunuz."
Yaklaşık 5 dakika sonra oturmuş yemek yiyerek konuşuyorduk ve bütün arkadaşlarım buradaydı.
"Yani 1 haftadır yok muyum?"
"Evet, en kötüsü nerde olduğunu da bilmiyorduk. Onlar, Mattheo'ları çağırınca bir şeylerden şüphelendik. Sahi Tom, Mattheo? Sizi neden çağırmışlar?
İkisi de konuşmayınca yanlarında bende olduğum için ben söylemeye karar verdim.
"Şey, maalesef-"
"Konuşmak için, bir de Layla'yı almamız için tabii. Saçmaladılar işte."
Tom araya girdiğinde bilmelerini istemediğini anlamıştım, bunu doğru bulmasam da onu bozmadım. Mattheo ise hiç konuşmuyordu, sadece yere bakıyordu. Bacağında duran elini tuttum, bana bakınca gülümsedi ve bende gülümsedim.
"Yani, şimdi bizi affettin değil mi?"
"Pansy, sana nasıl küs kalabilirim sence?"
Pansy'yle ikimiz birbirimize gülümserken diğerleri yapmacık öksürükler yaptı.
"Hiçbirinize küsemem, gerçekten. Çok kısa bir süre oldu belki ama hepinize çok bağlandım çocuklar."
"Bizde size hanımefendi."
"Sen sus Adrian, senin yüzünden Layla ile işimiz yarım kaldı."
"Ne yapıyordunuz lan!"
"Mattheo! Hiçbir şey yapmıyorduk Draco, Mattheo beni öpecekti sadece."
"Şey, Layla?"
Bizimle oturduklarına hala inanamadığım Harry seslenince ona döndüm.
"Evet?"
"Biliyorum, seni çok kırdım. Ben özür dilemek istiyorum, gerçekten seni çok seviyorum."
"Sen benim abimsin Harry, olur böyle şeyler bazen."
Kalkıp yanına gittim ve ona sarıldım, onları çok özlemiştim ve gözümden akan yaşları tutamadım.
"Ben yokken Hermione'yi çok sinirlendirmemişsindir umarım Ronald."
"Sen olmadan eğlencesi çıkmıyordu ama artık siz barıştığınıza göre sinirlendirmeye başlayabilirim."
Güldüm, Hermione'ye öpücük attım. O, ben konuşmasam bile beni anlıyordu.
Yemeklerimizi yiyip derslere dağılıyorduk. Bizim Tom ve Mattheo ile ortak dersimiz olduğu için beraber yürümeye başladık.
"Tom?"
Tom bana baktı.
"Niye yalan söyledin?"
"Mutlu bir anı bozmak istemedim."
"Onlar bizim arkadaşımız, saklamamalıyız."
"Sen... Şey.."
"Hayır, daha değil. Mattheo sayesinde."
El ele tutuşmuş ellerimize bakıp elini okşadım, sonra gülümseyerek yüzüne baktım. Mattheo beklediğimden daha sert bir tepki verdi.
"Eğer sen dinlemeden saçma saçma haraketler yapmasaydın ne sana, ne bana, ne de Tom'a bir şey olacaktı."
Kafam karışmış bir şekilde elimi elinden çektim.
"Layla-"
Yanından ayrılıp Tom'un yanına geçtim.
"Mattheo ne saçmalıyorsun? Babamızın planı varmış zaten onu her türlü götüreceklerdi."
"Ben öyle demek istemedim."
"Neyse ne, derse geç kalıyoruz."
Hızla sınıfa girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Değiştirir İnsanı>Mattheo Riddle
Fanfiction"Parfüm mü sıktın?" "Evet." "Sıkma bir daha." "Neden ki? Kötü mü olmuş?" "Sen daha güzel kokuyorsun, bunu parfümle kapama."