1.4

249 12 29
                                    

selaam nasılsınız umarım iyisinizdir. Bu bölümde bazı tetikleyici unsurlar olduğunu belirtmek istiyorum, Lucius'un Layla'ya uyguladığı fiziksel ve cinsel şiddet gibi. İyi okumalar bebeklerimm oy atın lütfen.

----------------------------------------------------------------------------------

"Nerden, nerden öğrendin?"

Ben kıza odaklanmışken Pansy kızın üzerine doğru bir hamle yaptı.

"SENİ ÇOK PİS YAPARIM!"

Tom, Pansy'yi tutmaya çalışırken ben de çoğu kişi gibi ayağa kalkmıştım.

"Pansy tamam, sakin ol."

Pansy'yi yatıştırmayı başarmış ve oturmaya ikna etmiştik.

"Soruyu cevaplasana Malfoy? Yoksa shot mu atmak istiyorsun?"

Sırıtarak konuşan kişi Mattheo'nun onu öpmesini isteyen kızdı. Sahte bir şekilde gülümsedim.

"Ah, tabii ki de anlatırım."

Tom kolumu tuttu.

"Layla,"

Elimi kaldırarak onu susturdum ve diğerlerine baktım hepsi 'yapma' der gibi bakıyordu, Mattheo hariç. O daha çok ne yapacağım hamleyi bekliyor gibiydi. Sarhoşluğun da verdiği etkiyle mayışmış bir şekilde sırıtmaya başladım.

"Nerden başlamamı istersin?"

Kız kafasını kaldırdı ve anlamsızca baktı.

"Nerden başlayayım diyorum? Sadece tecavüzü mü anlatayım yoksa küçükken yaptığı işkenceleri, attığı dayak ve lanetleri mi?"

Kız şaşırmış ve sorduğu sorudan biraz olsun pişman olmuş gibi görünüyordu, onun da sarhoş olduğu belliydi.

"Tamam, ben en başından başlayayım o zaman. 6 yaşımdan beri onunla toplantılara katılıyorum. Çok korkunç gelirdi orası hep. Babama küçükken Draco'nun bizimle ne zaman geleceğini sorardım, o da hep aynı cevabı verirdi. Draco senin kadar güçlü değil Layla, sen acımasızsın o buraya layık değil, derdi. Ben de hep beni daha çok sevdiğini sanıp mutlu olurdum, çocuktum işte. Hogwarts'a başladıktan sonra Draco, Mattheo'lara ondan hoşlandığımı söylemişti ve. u da babamın kulağına gitmişti. Beni lordun çocukları için hep uyarırdı ve bunu duyunca çok sinirlenmişti. O gün diğer günlere göre daha çok dövmüştü, gözü gönmüştü resmen." 

"Tamam, yeter."

Kız nerdeyse ağlayacak konuma gelmişti, gülerek yüzüne baktım.

"Daha bitmedi ki, soruyu sorduysan dinlemek zorundasın."

Draco oldukça pişmandı, bunu onu tanımayan biri gözlerine baksa bile anlardı.

"Dövdüğü yetmiyormuş gibi bir de lanetler savurdu, bana crucio ile dakikalarca işkence ettiğini bile hatırlıyorum. Soluklanmak için durdu, ben artık gideceğini sanarken birden pantolnunun fermuarını açmaya başladı. Sonrasını çok hatırlamıyorum. Bağırışlarım, yalvarışlarım birbirine karışmıştı. Ama ben acıdan kıvranırken kapıdan çıkadan önce kulağıma eğilip bana söylediği şeyi çok iyi hatırlıyorum. Sen doğduğundan beri seni arzuluyorum küçük Layla, daha hızlı büyümen ve olgunlaşman dileğiyle, demişti. O zamanlar ne kastettiğini anlamamıştım ama şimdi anlıyorum. O günden sonra bir daha bölye bir şeye kalkışmamıştı ama işkenceler devam ediyordu. Biraz daha büyüdüğümde artık dayanamayıp evden kaçtım, başta çok zorlanıp aç kalsam da bir şekilde çalışıp bir ev almayı başarmıştım. Sonra da Harry ile tanıştım ve Weasley ailesiyle kalmaya başladım, şimdi de buradayım. Evet, beğendiniz mi hikayeyi?"

Kimseden çıt çıkmamıştı, soruyu soran kızın bile gözleri dolmuştu. Herkese göz gezdirdiğimde bana acıyarak baktıklarını gördüm.

"Hayır, bana acımayın. Bunun için anlatmadım bunu. Bana soğukta zindanlara kilitlediğiniz zamanki gibi acımayın, bana bütün okula dedikodu yayıp adımı orospuya çıkardığınız zamanki gibi acımayın, bana kızlar tuvaletinde sıkıştırıp dövdüğünüz zamanki gibi acımayın, bana boş koridorlarda sıkıştırıp dokunmaya çalıştığınız zamanki gibi acımayın. Acımayın bana, eskisi gibi davranın. Eskisi gibi davranın ki babamın, annemin, sizin, duygularımın, kendimin ne kadar iğrenç olduğunu unutturmayın."

Yıkılmışlardı, nefretin ve hüznün vücudumda dolaştığını çok net hissediyordum. Kimsenin konuşmaya cesareti ve yüzü yoktu, kimsenin kalkıp gidecek cesareti de yoktu. Sessizliği ardından arkamızdan bir ses geldi.

"Matt?"

Hepimiz sesin geldiği tarafa doğru döndüğümüzde o kızı gördüm. Mattheo ayağa kalkıp kızın yanına gitti.

"Luisa, ne işin var burada?"

"Korktum, uyuyamadım. Bana eski günlerde ki gibi masal okur musun diyecektim?"

"Okurum tabii, gel gidelim."

"Ne?"

sessizce mırıldandım, şimdi ben de yıkılmıştım.

"Ne? Mattheo şaka mı yapıyorsun?"

Draco sinirle Mattheo'ya doğru yürüdüğünde kimse onu tutmaya tenezzül etmemişti.

"Kızı bu halde mi bırakacaksın?"

Mattheo bir süre bana baktı ve baygın gözlerle konuştu.

"O gayet iyi, kız uyuyamamış. Yardım etmem lazım."

Harry sinirle sırıtmaya başladı.

"Draco beni tutun yoksa ben buna dalarım."

Abim kendi de her ne kadar sinirli olsa da Harry'yi kolundan tutup sakin bir yere geçti. Bizimkilerin hepsi Mattheo'nun başında toplanmıştı, ben ise hala yerde ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. Diğer binadakiler yavaş yavaş gitmeye başladıklarında sadece biz ve o kız kalmıştık.

"Mattheo senin ağzını yüzünü dağıtmamam için bir neden söyle!"

Tom çok sinirli duruyordu, Adrian'ı bile ilk defa bu kadar sinirli ve ciddi görmüştüm.

"Layla ile oynayamazsın."

"Çok mu önem veriyorsunuz Layla'ya? Trende onunla eğlenmek için konuşacağımı söylediğimde pek öyle demiyordunuz."

Tom derin bir nefes verdi, ben bunu zaten beklediğim için şaşırmamıştım.

"O zaman farklıydı, şimdi farklı. Ona aşık olduğunu söyleyen de sendin unuttun mu?"

Sonlara doğru bağırmaya başlamıştı, kız korkmuş gibi Mattheo'nun koluna sarılmıştı.

"Belki de yanılmışımdır!"

"Ne?"

Sesim çatallı çıkmıştı ve uzun zamandır konuşmadığım için herkes bana döndü.

"Hepiniz duydunuz."

Pansy hızlı adımlarla Mattheo'nun yanına gidip yüzüne tokat attı ve işaret parmağını kaldırarak konuştu.

"Eğer şimdi gidersen bir daha yanımıza gelemezsin! Ne bizim ne de Layla'nın."

Mattheo bir süre bana baktı ve yutkundu. Sonrasında arkasını dönüp kızla yürümeye başladı. Bir süre kimse ne olduğunu algılayamadan sessizce durmuştu.

"Sikeyim,"

Konuşan Draco ile ona döndük.

"Sikeyim!"

Hızlı adımlarla gitmeye başlayınca hızla ayağa kalkıp önüne geçtim ve ona sarıldım.

"Önemli değil, tamam sorun yok. Lütfen gidelim artık burdan."

Pansy ve Hermione bana sarıldığında artık kendimi daha fazla tutamayıp gözlerimdeki yaşları serbest bırakmıştım. Bir süre öyle kaldıktan sonra gözlerimi silip onları beklemeden hızlı adımlarla yürümeye başladım.




Aşk Değiştirir İnsanı>Mattheo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin