[7]

61 5 0
                                        

Yeni bir güne başladıklarında her ikisi için de artık birbirlerinin olmadıklarını bilerek uyanmak zor olmuştu.

Hyunjin her gün attığı günaydın mesajlarını artık atamayacağını bilerek telefonunu kapatmıştı, Jeongin ise günaydın mesajı almayacağını bilerek.

Seungmin
Şey
Hyunjin
Günaydın
Uyandın mı??
Bizimle kahvaltı yapmak ister misin?

Hyunjin
Kahvaltı yapmayacağım
Okula gidiyorum.

Seungmin
Jeongin'le konuşabilirsiniz belki :(

Hyunjin
Ne saçmalıyorsun Seungmin?
Dün olanları anlatmadı mı?
Konuşacak bir şeyimiz yok, çoktan bitirmiş belli ki.

Seungmin
Biliyorum ama..
Of sizi böyle görmek istemiyorum.

Hyunjin
Ben de..
Her neyse
Konuşuruz sonra gitmem lazım.

Seungmin
Tamam, görüşürüz!

Telefonunu kapattı ve yatağına fırlattıktan sonra odasının camından dışarıyı izlemeye devam etti Hyunjin. Dün gece uyumamıştı, uykusu da yoktu zaten. Tüm gece olanları arkadaşlarına anlatmış ve ne yapacağı hakkında düşünmüştü.

Jeongin'i rahat bırakıp hayatına devam mı etmeliydi? Yoksa geri kazanmak için çabalamalı mıydı? Kalmanın mı yoksa gitmenin mi daha zor olduğuna karar vermeye çalışıyordu.

Derin bir nefes verdi ve arkasına yaslanırken aklına gelen anılarla gözlerinin dolduğunu hissetti. Baktığı yer ilk kez öpüştükleri, yürüyüşe çıktıkları ve sırılsıklam oldukları yerdi.

"Bana inanman için her şeyi yapacağım Yang Jeongin."

Yatağının üzerinde duran telefonun çalmaya başlamasıyla göz yaşlarını sildi ve telefon ekranına baktı.

"Kim Youngjo (Celine)"

Hiç istemese bile telefonu açtı ve kulağına götürdü.

"Günaydın Hyunjin! Bugünkü programını dün gece mesaj attım fakat hâlâ bir geri dönüş yapmadığın için aramak istedim, her şey yolunda mı?"

Derin bir nefes verdi ve durgun bir şekilde konuşmaya başladı Hyunjin.

"Günaydın Youngjo hyung, merak etme her şey yolunda. Dün gece ders çalışıp erkenden uyuduğum için göremedim mesajını."

Telefonun diğer ucundaki ses sabahın erken saati olmasına rağmen oldukça enerjik çıktığı için telefonu kulağından biraz uzaklaştırdı ve öyle dinlemeye başladı Hyunjin.

"Peki o halde!! Bugünkü programın pek yoğun değil, sabah birkaç çekim yaptıktan sonra okula dönebilirsin. Birazdan seni almaya gelecekler, görüşürüz!!!"

"Görüşürüz."
Telefonunu kökten kapatmamak için zor duruyordu Hyunjin. Tüm bu yaşananlara zaten canı sıkkınken bir de çekim yapmakla uğraşıyordu. "Lanet olsun."

Aldığı nefese bile küfürler savurmaya devam ederken üzerini giyindi ve aşağı inip onun için gelmesi gereken aracı beklemeye başladı.

O sırada yurttan çıkan tanıdık iki kişiyi gördü. Birisi kalbinin hem acımasını, hem de olabildiğince hızlı atmasını sağlamıştı. "Yang Jeongin.."

Göz göze geldikleri anda kafasını çevirdi Jeongin. Seungmin ise gülerek el salladı. "Günaydın!"

Seungmin için hafif bir tebessüm etti ve hiçbir şey söylemeden elini salladı Hyunjin. Seungmin'e el sallarken bile Jeongin'den gözlerini alamıyordu. Daha şimdiden mis kokusunu, yumuşak saçlarını ve tatlı yanaklarını özlemişti.

rewrite the stars, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin